Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta, İnci Aral’ın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan, Yılmaz Güney’i anlattığı yeni romanı ‘Sevgili’, Fatoş Güney’in, Aral’a yaptığı ‘intihal’ suçlamasıyla gündeme geldi. Aral, Güney’e “Bana özel belgeler vermiş olduğu ve benim bunları Fatoş Güney’e iade etmeyip el koyduğum iddiası tümüyle gerçek dışı, açıkça yalandır” diye karşılık verdi. Davalar açıldı. Sonucu hep birlikte göreceğiz.

Süreç devam ederken Aral’ın ‘Sevgili’ adlı romanını okudum. Romanın arkasında da belirtildiği gibi gerçek kişilere ve edebi kurguya dayalı bir kitap… Romandaki tüm isimler değiştirilmiş, Yılmaz Güney için Yavuz Günay ismi, Fatoş Güney için de Nilüfer tercih edilmiş. Ama evet bir Yılmaz Güney-Fatoş Güney romanı ‘Sevgili’.

Haberin Devamı

Yıl 1969. Daha 17’sinde Nilüfer. Henüz kolejin son sınıfında. Sanayici bir babanın, saygın bir ailenin tek kızı… Kaderi çoktan çizilmiş, yurt dışında eğitimine devam edecek sonra kendi sınıfından biriyle evlenip yuvasını kuracak. Çok da gönüllü değil Nilüfer. Kafası karışık. İşte tam o günlerde karşısına çıkıyor kendisinden 15 yaş büyük Yavuz Günay. Sinemada adı duyulmuş, filmleri çok iş yapan, halkın çok sevdiği bir sanatçı. Yavuz’un ısrarlarıyla görüşmeye başlıyorlar. Tanıdıkça seviyor, onu gördüğü ilk anda kendisine âşık olan ve ‘sevgili’ diye hitap eden adamı. Kısa sürede evlenme teklifi geliyor Yavuz’dan. Nilüfer’in ailesi karşı çıkıyor. İki yılın sonunda Nilüfer kararını verip Yavuz’a kaçıyor. Ailesini kaybetmeyi, bütün geçmişini ve geleceğini geride bırakmayı göze alarak. Bunun adı aşk olduğu kadar hayranlık da… Her ne kadar kendisini silahla tanımlayan bir adamsa da karşısındaki, entelektüel birikimine, insani yanlarına, zarafetine, merhametine, verdiği güven duygusuna hayran oluyor. İhtimal o ki Yavuz da bu pırıl pırıl genç kızda eski aşklarını temize çekmek istiyor.

Evleniyorlar. Mutluluğun resmi çiziliyor en hasından. Ne var ki bu mutluluk uzun sürmüyor. 12 Mart Türkiye’sinin gergin günlerinde siyasi kişiliğini sinemasından ve hayatından ayırmadığı için, gözler hep üzerinde oluyor Yavuz’un. Aranan devrimci arkadaşlarını evinde saklıyor, diğerlerine destek veriyor. İnandığı yolda ne gerekiyorsa yapıyor. Gencecik yaşta, korksa da yanında dimdik duruyor Nilüfer. Sonrasında giderek sertleşen siyasi ortam, işkenceler, dışarıda çocuklarını bekleyen anne babaların çaresizliği, derken Yavuz’un tutuklanması. Yeni doğan bebekleri Mehmet’le Yavuz’un gönderildiği cezaevlerinin bulunduğu şehirlerde evler tutup ona yakın olmanın yollarını arıyor Nilüfer. 10 yıl hapis cezası boyunca. Bu yıllarda kalemi elinden düşmüyor Yavuz’un. Romanlar, senaryolar yazıyor. Edebiyat ve kendini ifade gücü yardımıyla, yönetmenlere sahneleri tek tek anlatıp filmlerinin çekilmesini sağlıyor.

Haberin Devamı

Cezası bitmiş, karısına, çocuğuna kavuşmuşken bu defa da gittiği lokantada bir yargıcın ağır tahrikleriyle karşılaşıyor Yavuz. Çıkan arbedede, sandalyeler havada uçuşurken Yavuz’un silahı patlıyor ve yargıç ölüyor. Sonuç 19 yıl ağır hapis.

Yeniden cezaevi ziyaretleri, babasını görüşlerde görerek büyüyen bir çocuk, fedakârlığın her türünü gösteren genç bir kadın… Sonunda Fransa’ya kaçma kararı alıyorlar. Bu defa orada yeni bir yaşam kurmaya çalışıyor aile. Film çalışmalarını sürdürüyor. Cannes’dan Altın Palmiye kazanıyor Yavuz. Ne var ki bu sefer de yıllardır süren mide rahatsızlığı şiddetleniyor. Geç kalınmış bir kanser vakası ortaya çıkıyor. Ve 47 yaşında, en güzel filmlerini çekmeden, o çok istediği hayat hikâyesini yazamadan, aklı hayatta kalmış şekilde bir hastane odasında ölüyor.

Haberin Devamı

Aslında hepimizin bildiği bir hikâyeyi, romanın olanaklarını ve kaleminin gücünü kullanarak, bir solukta okunacak bir kitap haline getirmiş İnci Aral. Kimilerine göre eli silahlı bir katil kimilerine göre dünyaca ünlü bir yönetmen-oyuncu olan Yılmaz Güney’in ruh halini ustalıkla anlatıyor, onu giydirdiği Yavuz Günay karakteri üzerinden. Yavuz Günay’ı göklere çıkarmıyor bu arada. Merhametiyle, agresifliğiyle, sertliğiyle, sinema dehasıyla, bencillikleriyle her haliyle hakkını veriyor. Fatoş Güney’in 14 yıllık evliliği boyunca sürdürdüğü mücadeleyi, sadakatini, şefkatini ve inanılmaz gücünü de Nilüfer’le kaleme alıyor.

İnci Aral değerli bir kalemdir. Bir edebiyat ustasıdır. Dupduru Türkçesi, matematiği sağlam bir kurgu yeteneği vardır. Doğrusu ‘Sevgili’de de aynı özellikleri gördüm. Dava nasıl sonuçlanır şimdiden bilinmez ama ‘Sevgili’yle Türk edebiyatı iyi bir roman daha kazandı.