Efes Pilsen, beş yıldır özlemini duyduğu şampiyonluğa dün Abdi İpekçi Salonu’nda on dakikada ulaşıverdi.
İlk dört maçın aksine bu kez müthiş bir motivasyonla oyuna başlayan Lacivert - Beyazlılar, Ülkerspor’u daha ilk çeyrekte çökertti. Efes oyuna o kadar iyi motive olmuştu ki, attığı şutların hepsi potayı buluyor ve Lacivert - Beyazlı oyuncular, savunmada da rakiplerine adeta duvar örüyordu. Birinci periyodda yakaladığı 16 sayılık farkı da maçın sonuna kadar korumayı - bu olağanüstü motivasyonla - sağladı.
Efes’te sahada oynayan beşten, kenardan gelen oyunculara kadar herkes üzerine düşen görevi bu kez fazlasıyla yaptı.
Bunların en başında da Mehmet Okur geliyordu. Mehmet, final serisindeki tutukluğunu dün geceki şovuyla üzerinden atarken, gerek skorda ve gerekse savunmada takımına büyük katkı sağladı, Mehmet Okur gibi oynadığında neler yapabileceğini herkese gösterdi.
Efes öylesine bir ilk yarı yaşadı ki, takımın skor yükünü üstlenen Brown’a sayı atma fırsatı bile doğmadı. Yüzde 67’yi bulan ev sahibi ekibin yıldızı ABD’li oyuncu, 24. dakikaya kadar yağmur gibi sayı yağdıran takım arkadaşlarını izleyerek, onlara asist yaptı. Stombergas’ın aksadığı anlarda devreye giren Alper, oyun kurucu Kerem, yedeği Ender ve pota altında da Kambala, Efes’in dün gece parlayan diğer isimleri oldular.
Ülkerspor ise ilk çeyrekteki şokun ardından oyunu dengelediyse de arayı kapayacak fırsatı ancak son beş dakikada yakaladı. Bu bölümde de Harun, Haluk ve Lollis’in gayreti Turuncu - Yeşilli ekibe yetmedi.
Sonuçta Efes Pilsen, beş yıldır özlemini çektiği ve finalde kaybettiği şampiyonluğa bileğinin hakkıyla kavuştu. Türkiye’nin en çok şampiyon olan takımı (dokuz) unvanını da kazanan Lacivert - Beyazlılar’ı gönülden kutluyorum. Bu iki temsilcimize yakışan, nefesleri kesen seriyi Eurolig finaline de taşımak olacaktır.