Beşiktaş, ligdeki performansını Play - Off serisinde ilk kez yansıttığı maçta İTÜ’yü rahat yenerek Ülker’e rakip oldu. İki maçtır kapasitesinin sınırlarını zorlayan İTÜ, bu kez karşısında taş gibi bir Beşiktaş buldu. Siyah - Beyazlılar’ın gençliği ve fiziksel üstünlüğü, oyununu Orhun ve Levent Topsakal gibi tecrübeli yıldızlar üzerine kuran İTÜ’ye karşı bu kez ağır bastı. İlk çeyrekte İTÜ’nün, "zorunlu" kumarı tuttu. Pota altındaki zaafını içeriye kümelenerek gidermeyi amaçlayan İTÜ’nün rakibine tanıdığı boş şut şanslarını Beşiktaş, değerlendiremeyince birara on bir sayı geriye düştü. İkinci çeyrekten itibaren dengeli savunma ve hızlı hücumlarla İTÜ’nün ağır uzunlarına sahip olmasından faydalanan Beşiktaş üçüncü çeyrekte de maçı bitirdi.
Dünkü maçta ortaya koyduğu oyunla üç büyüklerin en güçlüsü olduğunu bir kez daha gösteren Beşiktaş, gençliğin hırsını, yeteneklerini üst düzeyde ortaya koyduğu taktirde Ülker’i de zorlayacak bir rakip kimliği taşıyor.
Coach Ahmet Kandemir’in de bu takıma yaptığı olumlu katkıyı unutmamak gerekir.
İTÜ de gelecek sezon iyi bir sponsor bulup kaliteli yabancılarla eski günlerinin arayışına girebilir. Takımdaki Levent Bilgin, Kerem, Orbay gibi isimlere takviye yapılırsa bambaşka bir İTÜ’yü izleyebiliriz.
Nisan’ın en güzel cumartesi gününe rastlayan maçta Süleyman Seba Salonu’nda fırına kapatılmış gibiydik. Gözlemci Kadir Özçelik, sıcaktan nefes almanın bile mümkün olmadığı salonun kapılarını güvenlik(!) nedeniyle açtırmayınca salon Fin hamamına döndü. Halbuki zaten küçük olan kapılar açılsa, dışarıda in - cin top oynadığından, herhangi bir olay çıkması söz konusu değildi. Bu atmosferde oturduğumuz yerde sırılsıklam terlerken sahada tur atlamaya çalışan oyuncuları varın siz düşünün...
Futbolda trilyonlar harcayıp hayal kırıklığı yaşayan Beşiktaş Kulübü’nün muhteşem seyircisiyle bütünleştiği şu minik salona bir klima yaptırması bu kadar mı zor?