Gökhan Türe

Gökhan Türe

gture@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milli Takımımız, 2002 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Yugoslavya’ya açık farkla kaybederek çeyrek final şansını yitirirken, son ümitlerimiz de bu maçla birlikte yok oldu.
Turnuvanın başından bu yana aksayan Kerem’deki ısrar, dün de sonumuzu hazırladı. Maça iyi başlamamıza rağmen yine Kerem’in komplike hataları, tempomuzu giderek düşürdü. Şampiyonanın ilk maçından itibaren alarm veren oyun kurucu krizi, Kerem’deki ısrarla dün yeni bir kaybı daha yaşattı. Brezilya maçında bu oyuncunun yerine Harun’u deneyen ve başarılı olan teknik ekibin, Yugoslavya karşısında Kerem - Harun değişikliği için fark açılıp takım ritmini yitirene kadar beklemesi, Yugoslavya’ya galibiyet yolunu açtı. Onlar da bu avantajı çok iyi kullanıp, oyunun kontrolünü ele geçirip maçı da güle oynaya kazandılar.
Yugoslavya, turnuva öncesi ABD ile finali oynaması beklenen ikinci favori ülkeydi. Bunu kimse inkar etmiyor. Ama Avrupa Şampiyonası’nda kazandığımız prestij de bu kadar kolay ayaklar altına alınmamalıydı. Milli Takımı taşıyacak guard yok diye, Hidayet, Mirsad, Mehmet, İbrahim, Harun ve diğer yıldızlarımızın da heba olması gerçekten çok üzücüydü. Ama bunun için de suçlanabilecek pek kimse yok. Bir zamanlar uzun oyuncu sıkıntısı çekerdik, şimdi de oyun kurucu yetiştiremiyoruz. Ne zaman hepsini bir arada ve aynı nesilde yakalayabilirsek, bir Dünya Şampiyonası yarı finali ya da finalinden o zaman bahsedebiliriz. Buraya gelirken hedefimiz yarı finaldi. Ama kimse bu kadar aksaklığın yaşanacağını hesap etmemişti.
İlk kez katıldığımız bu turnuvada birçok şey kaybettik ama kazandığımız tecrübe, ileride çok işimize yarayacak. Tecrübenin iyisi kötüsü yoktur, kaybetmenin de telafisi.