Yazık, hem de çok yazık... Çirkef Brezilya’ya basketbol dersi veriyoruz derken, bir anda kendimizi korku tünelinin içinde bulduk. Ardından da Kerem’in bitime 15 saniye kala kaçırdığı iki faul atışı ve Machado’nun son saniye üçlüğü bize belki de basketbol tarihimizin en büyük üzüntüsünü yaşattı.
İlk üç çeyrekte her şey istediğimiz gibi gitti. Yüksek şut yüzdemizi canlı savunmayla bütünleştirerek henüz ilk çeyrekte farkı 10 sayının üzerine çıkardık. İlk gün yaşanan Porto Riko şokunun ardından oyuncularımızın ve kenar yönetimin hırsı, kazanma isteği bu kez üst düzeydeydi. Farkı açtıktan sonra Milli Takımımız gerçekten de güçlü rakibi karşısında nefis bir oyun sergiliyordu. Kerem’in yorulup, aksamaya başladığı anlarda Harun’a oyun kurucu görevi veren Coach Aydın Örs, oyunu kontrolümüzde tutmamızı sağladı. Bu değişiklikle top çıkarmadaki sıkıntı giderildi, skor gücüne de ekstra destek geldi. Son çeyrekte iyi oyunumuza hiç yakışmayacak üst üste hatalar Brezilya’nın yeniden ümitlenmesini sağladı. Biz hatalardan vazgeçmeyince, doğal olarak onlar da farkı kapamaya devam etti. Son dakika içinde inanılmaz top kayıpları ve Kerem’in kaçırdığı fauller, hiç de ummadığımız bir yenilgiye yol açtı.
İstanbul’daki maçta da yaptıkları çirkefliklerle dikkatleri üzerlerine çeken Brezilyalılar, dün de yine aynı tabloyu dozunu artırarak sergilediler. Tam onlara güzel basketbolla ders vereceğiz derken, son saniye üçlüğüyle kahrolduk. Hakemlerin art niyetli yönetimini de unutmamak gerekir. Akıl almaz hatalar yaparak, farkın kapanmasında rol oynadılar.
Bu yenilgi, hafızalardan kolay kolay silinmeyecek ve sanırım Milli Takım oyuncularının zihinlerinde iyi bir ders olarak kazılı kalacak.