Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Rusya-Ukrayna savaşında 6 ay geride kaldı. 24 Şubat’ta başlayan savaş değişik bir dinamikle devam ediyor. Savaşın sonu, tünelin ucu henüz görünmüyor. Savaşa yönelik zaman algısı da cephedeki zaviyeye göre değişiyor. Ukrayna açısından bakıldığında bu savaş artık bir ölüm kalım meselesi. Her saniyesi önemli. Zira 1991 yılında bağımsızlığını elde eden ülke 2014 yılından bu yana toprak kaybediyor. Ülke toprak bütünlüğünü yitiriyor. Bu yüzden savaşın hızlı bir şekilde sonuçlanması son derece önemli. Savaş ne kadar kısa sürerse aslında o kadar az toprak kaybetmiş olacak. Rusya cephesinden bakınca, Moskova ufak adımlarla da olsa hedefine parça parça ulaşmaya devam ediyor. 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettikten sonra 24 Şubat 2022’de başlattığı “özel harekat” ‘sayesinde’ Rusya Federasyonu, Ukrayna’da 125 bin km2’lik bir alanı ele geçirmiş durumda. Ülkenin %20’sini kontrol ediyor.

Haberin Devamı

Ukrayna toprak bütünlüğünü muhafaza edebilmek için şiddetle mühimmata ihtiyaç duyuyor. Ülkenin askerleri Rusya’ya karşı, kimilerine göre ‘beklenmedik’, kimilerine göre de olağanüstü bir direnç sergiliyorlar. Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinin ardından NATO ve önde gelen üye ülkeleri Ukrayna ordusunu tamamen yeniden yapılandırdılar. Özel kuvvetler ile kurmay subay ve astsubayların eğitimi elden geçti. Bu yüzden de NATO için Ukraynalı askerlerin sergilediği direnç bir sürpriz değil. Ancak Ukrayna’nın üstünlük sağlaması, en azından daha fazla toprak kaybetmemesi için silah ve mühimmata ihtiyacı var. Geçen hafta yazmış olduğum üzere Temmuz boyunca NATO müttefikleri Ukrayna’ya çok sınırlı sayıda mühimmat gönderdi.

Hafta içinde Pentagon tarafından yapılan açıklamaya göre, Washington, savaşın başladığı tarihten bu yana Kiev’e toplam 13 milyar dolar değerinde askeri malzeme taahhüt etti. Pentagon’un açıkladığı ve gönderilmesi beklenen silahların bir miktarı henüz üretim aşamasında. NATO ve müttefiklerinin silah ve mühimmat konusundaki stratejik rezervlerinin sanki sınırına geldik gibi. Bir başka deyişle ABD ve diğer müttefiklerin bundan sonra kendi stratejik rezervlerinden silah vermeleri, kendi ulusal güvenliklerini tehlikeye atabilir. Bu yüzden de NATO ülkelerinden Ukrayna’ya yapılacak olan silah sevkiyatı üretim süreçlerine endeksli. Avrupa Birliği (AB)ülkelerinin rezervleri de kısıtlı. Zira soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte, barışın temettüsü olarak savunma sanayiine fazla yatırım yapmadılar. Askeri imkan ve yeteneklerini de çok kısıtlı tuttular.

Haberin Devamı

Rusya asker arıyor

Ukrayna silah ve mühimmat peşindeyken, Rusya da savaşacak asker peşinde. Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna’ya karşı resmen savaş ilan etmediği için, seferberlik ilan edemiyor. Rusya Federasyonu’na bağlı özerk bölgelerden Ukrayna cephesine gönderebileceği askerlerin çoğunu gönderdi. Ancak Rusya’da Ukrayna cephesinde savaşmak isteyenlerin sayısı oldukça sınırlı. Eski mahpusları serbest bırakarak Donetsk cephesini güçlendirmeye çalışan Putin, henüz istediği piyade seviyesine ulaşamadı. Zira Ukrayna cephesinde gönderilen kişilerin çoğunluğuna asker statüsü verilmiyor. Bu yüzden de cephede hayatlarını kaybetmeleri halinde ailelerine herhangi bir tazminat ödenmesi öngörülmüyor. Hayatı pahasına mücadele edecek olan Rus vatandaşının asker statüsünde olmadığı için ona sağlanacak olan ödenek ve emeklilik hakları da yok denecek kadar sınırlı. Putin yeni asker alım programı açıklayan kararnameyi imzaladı. 2023 yılında 135 bin askerin katılmasını öngören kararname ivedilikle yürürlüğe girdi. Putin, Ukrayna cephesinde çok asker kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Ordu nezdinde moraller pek iyi gibi görünmüyor. Ukrayna’nın bekası, Batılı ülkelerin silah üretim sürecine endeksliyken, Rusya’nın bekası ise, saflarına yeni eğitimli asker katmaya endeksli. Kuşkusuz, Ukrayna ve Kırım bölgesinde kış aylarının nasıl geçeceği ve soğuğun şiddeti savaşı etkileyecek.

Haberin Devamı

Savaşın sonu henüz görünmüyor. Savaşın Eylül ayında sona erebileceğini öngören uzmanlar şimdilik yanılmış gibi görünüyorlar. Endonezya’da yapılacak olan G20 liderler zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yapması öngörülen görüşmenin, Tayvan’ın müstakbel statüsü ile sınırlı olmayacağı bekleniyor. İkilinin görüşmesinde Rusya-Ukrayna savaşına çözüm bulunur mu bilinmez. Ancak gerek Ukrayna, gerek Rusya, meteoroloji, moral, silah üretimi ve asker sevkiyatı ile uluslararası destek gibi ellerinde olmayan parametrelerle bir mücadelede galip gelmeye çalışıyorlar. Belirsizlikler de her geçen gün artmaya devam ediyor.

Rusya-Ukrayna savaşında mühimmat ve asker yarışı

Avrupa Merkez Bankası Euro’yu koruyacak mı?

ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri yükselen enflasyonla mücadele etmeye çalışıyorlar. FED Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole’da yaptığı konuşmada beklendiği üzere, ABD’nin karşı karşıya kaldığı enflasyon sorununa karşı faiz artırmaya devam edeceğini açıklaması sadece piyasaları etkilemedi, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) para politikalarına yönelik öngörülerini de doğruladı. Piyasalar Temmuz ayının makro ekonomik verilerine dayanarak, ABD ve AB’de büyümede bir sıkıntının yaşanmayacağını, enflasyonun da geçici olduğunu düşünerek, FED veya AMB’nin faiz artışına gitmeyebileceğini düşündüler. Bu çerçevede de borsada bir ‘ralli’ göründü. Oysa bu ralli daha çok bir ‘boğa tuzağıydı’. Zira piyasada fazla bir hacim yoktu. FED, yüksek enflasyonla mücadele etme konusunda son derece kararlı. Aslında iyi de yapıyor.

AMB’de ise parametreler biraz farklı. Bir yandan Euro’nun Dolar karşısındaki değeri endişesi var. Almanya Euro’ya geçişi kabul ederken, sadece istikrar paktına evet demedi. Maastricht kriterlerine ek olarak, Euro’nun Alman Markı gibi değerli bir para birimi olmaya devam etmesi gerektiğini ve bu konuda hiçbir zaman ödün vermeyeceğini belirtti. Bir diğer parametre ise yüksek enflasyon. Almanya tarihinde yüksek enflasyon ve değerini yitiren para birimi birçok travmaya neden oldu. Bu çerçevede Dolar karşısında değer kaybeden Euro’nun AMB müdahalesinden önce daha ne kadar değer kaybetmesine izin verilebileceği tartışılıyor.

Kimilerine göre AMB, 0.95’den itibaren Dolar satmaya başlayacak, kimilerine göre tarihi rekor olan 0.83 beklenecek. Euro tarihinde en düşük parite 20 Kasım 2000’de 0.8383 idi. En yüksek ise 14 Temmuz 2008’de 1.5846. FED ve AMB’nin faiz artış kararlarının kuşkusuz ekonomi üzerinde etkisi olacak. Ancak ekonominin normal ayarlarına dönmek için de elzem bir hareket. 2008’den bu yana FED ve AMB’nin piyasaya sürdükleri bedava para ve varlık alımları programı, borsa ve ekonomileri ayarlarını çok değiştirdi. Fiyat/kazanç oranlarına bakmak zaten durumun pek normal olmadığının bir göstergesi.

Rusya-Ukrayna savaşında mühimmat ve asker yarışı