Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

PROF. Müftüoğlu’ndan bir alıntıyla başlayayım. İki tür insan vardır: “Süngerler” ve “Teflonlar...”
“Teflonlar” ne olursa olsun üzerinde hiç iz kalmaksızın akıp gidiyor.
Sünger insanlar, bütün her şeyi kendine çekiyor. Sorunları içselleştiriyor. “Mış” gibi yapanlar değil, organik insanlar. Duygulu ve duyarlı. Çevre duyarlılığı olan organik insanlar Şevval Sam ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Şeffaf Oda’nın konukları...


2 sünger insan: Şevval Sam ve Yılmaz Büyükerşen

Şevval Sam ve Yılmaz Büyükerşen’le PORTAXE’ta çekilen keyifli, müzikli sohbet.

Haberin Devamı

Babamdan “tersyüz giysilerim”
Büyükerşen, Eskişehir’i küllerinden yeniden yaptı. Hem de devletten hiç yardım gelmeksizin. Öyle bir Eskişehir ki, kanalları, Porsuk kıyısındaki plajları, gondolları, müzeleri, tiyatroları, orkestralarıyla yaşam kalitesi yüksek bir turizm kenti oldu.
“Küllerinden doğan Zümrüdüanka kuşu gibi” diyor ve yenilemenin miladını anlatıyor:
“Eskişehir’de bizim projeler eski yapılarla başladı. Her şeyi yeniledik. Atölyeler kurduk. Hiçbir şeyi atmadık.
Benim kaderimde hep eskiler vardır. Annem, babamın giysilerini bana tornistan yapardı. Cekette cep sağ tarafa geçerdi. Durumu iyi olanlar güzel elbiseler giyer, güzel kravat takardı. Babamın kravatları sakalından tüylenirdi. Kravatları bile tersyüz ederdi annem.”

Sanatçı başkan
Büyükerşen’in Eskişehir’e son kazanımlarından biri de Balmumu Heykeller Müzesi...
Balmumu’na nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
“Ben Balmumu heykellerine 20 seneden fazladır çalışıyorum. Atatürk’ün Londra’da Atatürk’e benzemeyen heykelini gördükten sonra başladı bu iş. Sonra ders aldım, atölyeler kurdum. Kalorifer dairesinin köşesinde başlayan heykel atölyesi büyüdü ve güzel sanatlar fakültesini kurdurttu bana.”
Resme ilgisi de zorunluluktan doğmuş.
“Pazar günleri evine çağırırdı. Mandolini olanlar mandolin çalardı, ailesi mandolin alamayanlar da resim yapardı.”
Mahallesinin adı “Bayat pazarı”ymış. Adını, “bayat malların ucuza satıldığı” pazardan almış.

Şevval’in 2. el giysileri
Şevval soruyor:
“İkinci el giysi de var mıydı?”
Hoca: “Tabii, elbiseler restore edilmiş ikinci eldi.”
Hoca’ya “Şevval’in ikinci el kıyafet aldığını” söylüyorum.
Şevval nedenini açıyor:
“Evet sürekli değil ama tercihen ikinci el giyiyorum. Biri için misyonunu tamamlamış bir kıyafetin başkası için yeni bir misyon taşımaya başlaması fevkalade bir şey... Tasarımdan vazgeçmeyi sevmiyorum ama bir yere para aktarılacaksa önceliklerim giyim değil...
Bir barınağa yardım etmeyi, çocuk okutmayı tercih ederim.”
“Üzerindeki kıyafeti sormayacağım, izleyicinin tahminine bırakıyorum” diyorum.
Şevval “bu da ikinci el” diyor gülerek...

Şevval Sam’dan tango rüzgârı
Şevval Sam, arabesk, alaturka, Karadeniz türlerinden sonra şimdi de tangoyla buluştu.
“Bütün dünyada en çok icra edilen müzik tarzlarından biri tango. Çok evrensel bir müzik” diyor.
Şevval her tarzı yaşayarak söylüyor.
Tango söylerken öyle kendinden geçiyor ki o güzel mavi gözlerini bile göremiyorsunuz...
.........................
Söz Gezi’ye geliyor.
Şevval’in terapisi tabiat...
Şöyle söylüyor:
“Toprak o kadar alçakgönüllü ki, ne verirsen onu yaşatıyor. Onun alçakgönüllülüğünden biraz feyz almak lazım. Topraktan kopan kaybeder” diyor.

Haberin Devamı

Büyükerşen Eskişehir’e bir de Balmumu Heykeller Müzesi kazandırdı.

Haberin Devamı

BELEK’TE KIRMIZI-BEYAZ

2 sünger insan: Şevval Sam ve Yılmaz Büyükerşen

CLUB Med (Fransız Tatil Köyleri) turizm devrimidir. 2’nci Dünya Savaşı sonrasının yoksul düşmüş Avrupa’sında Trigano adlı bir genç adam deniz kıyısında çadırlarla bir tatil köyü kurmuştu.
Açık büfede self servis... Eğlence, müzik, “G.O” diye anılan çalışanların müşterilerle birlikte yediği, içtiği, dans ettiği, sahne gösterileri yaptığı ortak yaşam tarzı.
Bu konsept çok tutmuştu.
Club Med’ler zamanla dünyaya yayıldı. Çadırdan sade ama fonksiyonel odalara evrildi.
Basit ama temiz odalar sadece uyumak içindi.
Yaşam, oda kapısının dışındaydı.
Club Med’ler daha sonraki yıllarda kayak merkezlerinde de açıldı.
Türkiye’deki ilk Club Med Kuşadası’nda hizmet verdi.
Sonra Antalya Kemer, İzmir Foça, Antalya Palmiye, Antalya Beldibi, Bodrum...
Geçen hafta ise Antalya Belek’te “Golf Club Belek Med” açıldı.
Açılışta Club Med’lerin Başkanı, eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’in oğlu Henri Giscard d’Estaing kulübün yenilenen boyutunu anlattı.
“Artık kulüplere gelenler odalarında da konfor istiyor.
Kulübün geleneksel ruhunu sürdürerek bu konforu da veriyoruz.
Belek’teki Golf Club bunun örneklerinden biri.”
Spa’dan, çok sayıda yüzme havuzuna, uzun deniz kıyısına, çocuk ve bebekler için tesislere, oyun alanlarına kadar fonksiyonları olan dev bir proje.
Biri büyük, diğeri yarım iyi düzenlenmiş 2 golf alanı.
Açılışta golf tutkunlarının yanı sıra dünyanın pek çok ülkesinden gazeteciler de vardı.
İlk gece herkesin “Türk bayrağı rengi olan kırmızı-beyaz giysilerle açılışa gelmeleri” istenmişti.
Türk yemekleri, Türk müziği, Anadolu Ateşi gösterisi...

2 sünger insan: Şevval Sam ve Yılmaz Büyükerşen

Club Med Belek Golf açılışında Wilma Elles de vardı.