Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün 23 Nisan. Cumhuriye-timiz kutlu, yüce Atatürk’ün ruhu şad olsun.
Bu arada birinci TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920 ruhu ile hilafetin kaldırıldığı ve Anayasa’ya “devlet laiktir” ifadesinin girdiği sonraki yıllar -sanki- ayrıştırılıyor.
Ağızlarda, ekranlarda aynı şeyler gevelenmekte; “Cumhuriyet iyi hoş da ah şu laiklik... Kuran’ın Türkçe meali... Hele Türkçe ezan!..”
............................
Atatürk, kutsal kitabın “mealen anlamını” yayınlatmıştı.
Milletinin “manasını” bilerek okumasını sağlamıştı.
Ve İngiltere’de eğitim aldırdığı şair Behçet Kemal Çağlar’a da “nazım” dilinde yazdırmıştı.
Ne yazık ki ancak yarısına kadar gelebilen bir çalışmaydı...
Bakın şu güzelliğe:
Söyle ki, gündüz gece
Tanrı tek, Tanrı yüce
O doğmaz ve doğurmaz
Kimse O’na denk olamaz...
............................
İHLAS Suresi’nin Behçet Kemal Çağlar kaleminden huşu veren bir anlatımı bu.
Çalışmanın neden tamamlanamadığına gelince...
Çünkü...
Araya “Hatay” süreci girmişti.
Ve...
Hastalığının ağırlaşması....
Atatürk’ün vefatı...
Elbette...
İslam’ın kutsal kitabı “vahiy” yoluyla “Arapça” inmişti.
Her Müslüman o ilahi sureleri okumalı, hissetmelidir.
Fakat...
Çağlar’ın diliyle -mealen- manasının “şiirsel anlatımı” da bir başyapıttır.
Aşağıda Çağlar’dan başka sureler de yansıtacağım...
Ama önce nedenini açayım...

TÜRKÇEDE İBADET
Laiklik ilkesinin Anayasa’ya girişinin 70. yıldönümü ile, yaşamını Atatürk ilkelerine ve laisizme adamış Cemal Kutay’ın birinci ölüm yıldönümü örtüştüğü günlerde “Anayasa’daki laiklik yeniden tanımlanmalı” gibi tartışmalar uç vermeye başlamıştı.
Laikliğin tanımının yeniden yapılmasını isteyenler, asıl gerekçeyi Atatürk’ün bıraktığı izlerde bulabilirler.
O günlerden bazı satırlarımla harmanlayarak devam...
............................
Merhum Cemal Kutay, bilge bir Atatürkçüydü.
Onun ilkelerini savunan ve anlatan raflar dolusu kitapları yayımlandı.
Ama...
Bana göre en güzeli, “ATATÜRK VE TÜRKÇE İBADET”tir.
Atatürk, Anayasa’ya “laik devlet” ilkesini koymakla yetinmemiş, bunu toplumun içselleştirmesini de amaçlamıştır.
Şöyle ki...
Önce “İslam’ın yüce kitabını okuyanların onu anlamaları da gerektiğini” söyleyerek “mealen Türkçe Kuran-ı Kerim”i yayımlatmıştı.
Ancak...
Donuk, kuru bir ifadenin yeterli olmayacağını görmüştü.
Kuran-ı Kerim’in surelerindeki “ilahi musikiyi” -biraz olsun- yansıtacak şiir diliyle Türkçe Kuran-ı Kerim’i yazmak için -yukarıda belirttiğim gibi- büyük şair Behçet Kemal Çağlar’ı görevlendirmişti.
Böylece okuyanların anlam aydınlanmasıyla kalmayarak Çağlar’ın şiir diliyle yüreklerinin de ısınmasını hedeflemiştir.

ÇAĞLAR’DAN ‘LEYL’ SURESİ
İşte Çağlar’ın kaleminden “LEYL” Suresi:
Bir kul ki yardımsever
Bir kul ki Hakk’ı tanır,
Yüreği bu sayede arınır, aydınlanır
Karşılık beklemeden
İyilik yapar her sabah
İşte böyle kulundan razıdır elbet Allah.
............................
Gerçekten güzel değil mi?..
Atatürk, bununla da yetinmedi.
Mealen sureleri sanatçılara da okutarak “taş plaklar” doldurttu.
Ülkeye dağıttırdı.
............................
Kimilerinin Atatürk’ten “din” ve “laiklik” konusunda da öğrenecekleri çok şey var.
Keşke...
Atatürk’ün bu girişimi tamamlansaydı, aydınlanarak çağdaşlaşma süreci devam etseydi.