DİSK Başkanı Süleymen Çelebi, 12 Eylül’den sonra 4 yıl hapis yatmış. Melike Demirağ, Almanya’da yıllarca yaşamak zorunda kalmış. Hatta vatandaşlıktan çıkarılmış.
Şerif Sezer, Yılmaz Güney’in Cannes Film Festivali’nde ödül alan “YOL” filminde oynamış ama, bu filmin Türkiye’de ancak 17 yıl sonra gösterilebilmiş olmasından yaralı.
Gene Berlin Film Festivali Gümüş Ayı ödüllü “Hakkari’de Bir Mevsim” ise gösterimin yapılacağı gece, askeri yönetim tarafından yasaklanmış.
Onlar değişik alanlarda ama aynı yaşam çizgilerinde, aynı yazgıları paylaşanlara “demokrasi gazileri” diyorlar.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’nın tekstil işverenlerini de destekleyen tam sayfa ilanla kamuoyunda sempati yarattı.
19 yaşında Sendika Başkanı olan bir emekçi gurusu.
ŞARAP TERAPİSİ
ŞARAP tadımları, “ toplu lezzet terapisi” gibidir.“Bordeaux şatolarının” tanıtım ve tadım saatleri işte böyle bir ortak zevkin paylaşımıydı.
Önümüzde 30X40 cm boyutlarında birer kâğıt... Üzerlerinde 3 yukarıda, 3 aşağıda birbirine paralel 6 yuvarlak çizilmiş.
Her birinin temsil ettiği Bordeaux bölgesi şatolarının markaları yazılı.
Elbette o yuvarlaklara ve yazılara bakıp kalmadık.
Her yuvarlağa o marka şarabın bulunduğu kadehler konmuştu.
Uzun masalarda onlarca tadımcı ve 6 kadehlik gruplar...
Ve bunları tüm özellikleriyle, tarihiyle, anektodlarıyla anlatan GUSTO dergisinin sahibi ve yöneticisi Mehmet, gurmedir.
Yemek, içki ve puro uzmanıdır.
Çekirdekten gazetecidir ama zaman içinde kendini en iyi ifade ve mutlu eden bu kulvarı seçmiştir.
6’şardan iki tur tadım yapıldı.
ADCO’nun bu şarapları seçmesi de kontenjan sağlayıp ithal etmesi de zorlu bir iş.
Başarmış.
ADCO’nun kurucuları Figen ve eşi Randolph Ward Mays...
Şimdi Kemerburgaz’da yerli ve ithal en güzel peynirler, jambonlar, şarap, şampanya ve diğer içkiler, orada piyasaya göre çok daha uygun fiyatlarla ve kalite güvencesiyle bulunabiliyor.
MERHUM Vehbi Koç, Suna Kıraç’ı, “doğası kendine en çok benzeyen çocuğu” olarak tanımlardı. Gerçekten Suna Kıraç da babası gibi sağlam mantıklı, kararlı, mükemmelliyetçi yapıdadır.
Onun kurduğu TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) sağlıklı doğdu, sağlıklı ve yararlı büyüyor.
Çarşamba gecesi onbinlerce çocuk adına Suna Kıraç’a teşekkür edildi.
Kanal D’de yayınlanan programa sanat ve medya dünyasından konuklar katıldı.
TEGV’e yardım için topluma çağrıda bulundular.
Gene sağanak gibi yardım SMS’leri yağdı. TEGV’in Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu ve bu gecelerin düzenlenmesinde sihirli değnek sahibi Kurumsal İletişim Bölümü Yöneticisi Nice Garcia nasıl da mutluydular.
TEGV, kendi kaynaklarını üreterek büyüyor.
O gece Yavuz Bingöl ve Zuhal Olcay’ın düeti gerçekten güzeldi.
TEGV’e ait eğitim parkı ve öğrenim mekânlarının bulunmadığı yerlerdeki çocuklara gezici öğrenim birimleri olan Ateşböcekleri ile ulaşıyor.
Bir tır dorsesi içinde bilgisayar odası, oyun atölyesi ve bir yaşam alanından oluşan Ateşböceklerinde, resim, sağlık ve öz bakım, trafik, çevre bilimi, bilgisayar, okuma saati gibi etkinlikler düzenleniyor.
HALİL BEZMEN SORGULUYOR
BEZMENLER Türkiye’nin en eski sanayici ailesi... Halil Bezmen, ailenin prensiydi.
Halil Bezmen’in polisiye öyküsü biliniyor.
Daha ötesi ve arka bahçesi “KENDİME İTİRAFLARIM” adlı kitabında...
Buradan bir alıntı:
Amerikalı gazeteci ve Nobel ödüllü romancı Ernest Hemingway’in “Yaşlı Adam ve Deniz” adlı romanını ve filmini anımsayınız...
Yaşlı balıkçı 84 gün ağları boş kaldıktan sonra dev bir kılıçbalığı tutabilir.
Balık, küçük sandalına sığmadığı için, onu sandalın yan tarafına bağlar. Ne var ki sahile varıncaya kadar, köpek balıklarının kılıç balığını parça parça koparıp yemesini önleyemediğinden, eve aç ve eli boş döner.
Ben ise “bu balıkçı acaba neden kılıçbalığının en iyi parçalarını kesip sandalına almamıştı” diye düşünmüştüm.
Belki aptaldı, belki basireti bağlanmıştı, belki, belki, belki?
Benim başarısız durumum biraz bu romanı andırıyordu.
Ama acaba hangisiydim?
Balıkçı mı, kılıç balığı mı, Hemingway mi, deniz mi, yoksa köpek balıkları mı?
Sonunda intihar eden dahi yazar Hemingway, bakın herkesin düşünmesi gereken nasıl bir yaşam özeti sorusunu çizmiş.
Kitabın kapağını Alinur Velidedeoğlu’nun çizmiş olması da ayrıca ilgi çekici.