30 km yürüyen/yürüten kadın
KİŞİYE özgü mutfak, kişiye özgü diyet, kişiye özgü spor, kişiye özgü yaşam koçu; Şeyda Coşkun. Kişiye özgü şarkı, kendine özgü şarkılar ve yorumlar; Emre Kaya tüm Türkiye ve Ortadoğu’ya “gişe garantili” oyuncu; Aslıhan Güner. İşte Şeffaf Oda’nın konukları...
Programa Emre Kaya’nın “Teşekkür Ederim” şarkısıyla başlıyoruz.
Şeyda ve Aslıhan şarkıyı ezbere biliyor. Emre’ye eşlik ediyorlar.
Şarkılarını genellikle arabasında yapıyormuş. Belki bana da ilham gelir.
İlk şarkısını 15 yaşında yapmış.
2000’den fazla şarkısı varmış.
Emre, “Ufak bir sandığım var, orada bütün yazdığım şarkıları biriktiriyorum. Ufak ufak, yeri geldikçe çıkarıyorum” diyor.
Geçtiğimiz yıl “Altın Kelebek En İyi Çıkış Yapan Sanatçı” ödülünü aldı.
.......................
Yaşam koçu ve de ünlüler koçu Şeyda Coşkun’u hep yürürken görüyoruz.
“Kışın günde 20-25 km. Yazın 35 km.”
Şeyda, Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi mezunu.
Başarı sırrı iyi bir “kontrolör” olması. Birini kabul edip pençesine aldığından itibaren 24 saatine ipotek koyuyor.
Şeyda açıklıyor:
“Devamlı olarak hedefi hatırlatıyorum. Mesela bir rol için çalışıyoruz ve genelde onu hatırlatıyorum. Yani senin yapacağın tek şey var. O role o şekilde hazırlanmak. Beden şudur. Senin o bedene girebilmen gerekiyor. “
Aslıhan’ın şifresi
Aslıhan Güner, Adem Kılıç’ın iyi gişe yapan Temel 3’lemesinin kadın başrol oyuncusu. İlki, “Karadeniz’in Şifresi”, ikincisi “Moskova’nın Şifresi”ydi. Üçüncüsü bakalım nerenin şifresi olacak?
Nerenin şifresi olacak bilinmez ama iyi gişe yapacağı şimdiden biliniyor.
Aslıhan oyunculuğa 16 yaşında “The İmam” filmiyle başladı.
İlk şokunu “Asi”de yaşamış. Anlatıyor:
“Tuncel Abi’mle karşılaştık. Sahnemiz var. Torununu oynuyorum, böyle konuşamadım yani cümle kuramadım. Kilitlendim. O kadar ağırlığı var.”
Aslıhan, Sivaslı.
Ama müthiş bir Karadeniz sempatisi var onda.
“Ben hakikaten Karadenizli olmalıymışım. Öyle böyle değil, anlamıyorum, gözüm doluyor yemin ediyorum. Zaten sürekli Karadeniz türküsü ezberliyorum” diyor.
Bodrum’da devlerin aşkı
BODRUM ucuz tatil peşinde olan, “C” ya da “D” sosyal grup turistlerinin tatil yöresiydi.
Süratle değişiyor.
“A” hatta “A+” grup turistlerin ağırlık kazandığı çekim alanına dönüşmekte.
Mübariz Masimov’un Yalıkavak Marinası ile Bodrum eşik atladı.
“Lüks turizminin” vitrini oldu.
Fransa ve İtalya sahillerinin gemi büyüklüğünde yatları da o marinada.
.......................
Yanı sıra...
Güvercinliği geçtikten sonra Mandalya körfezindeki tertemiz suları, sırtını yasladığı yemyeşil ormanlarıyla kıyı “devlerin aşkına” mekân oldu.
Şair’in “Bodrum’u göreceksin” dediği noktanın öncesinde Kervansaray ve Rixos paralı ve seçici turistlerin tercihleriydi.
Şimdi onların arasına görkemli bir yatırımla Golden Savoy da açıldı.
“7 yıldızlı” tabir edilen iddialı bir tesis.
Sonrasında...
Gene devlerin aşkları uzanıyor; Vogue, Voyage, Grand Yazıcı, onların arasında yer alacak Swiss Otel, en güzel Bodrum manzarasına sahip olan The Marmara...
Torba’ya dönün butik ama konumu sanat değerleriyle şık bir otel olan Casa del Arte, dünyaca ünlü
Yeni açılan Golden Savoy’da küçük bir grup hafta sonu keyfi yaşadık.
Krallara, devlet başkanlarına, şeyhlere ayrılmış bir saray etrafında hepsinin önünde kendi yüzme havuzları olan müstakil villalar.
Her villa için 24 saat hizmet veren özel hizmetliler (butler).
Elektrikle çalışan sessiz golf araçlarında iç trafik.
Denize uzanan iskelelerde özel cabaneler.
Kapalı ve açık yüzme havuzu.
Tam donanımlı Spa’da Balili masajcılar, terapi uzmanları...
Binlerce palmiye, çiçekler, heykeller, fıskiyeler...
Hedef kitlesi “A+” turist kesimi.
Tarihteki İslam bilgini Geylani’nin kuşaklar sonrası torunu Geylan Dursunoğlu yönetiminde.
Sistem tıkır tıkır işliyor.
Bodrum’un rutubetsiz havası da üst düzey gelir gruplarının tercih nedenlerinden biri.
Daha önce Antalya Sussesi’nde lezzetlerini tattığımız Bülent Yıldız’ın şefliğinde 100’e yakın çalışanıyla büyük mutfak.
Çinli ustaların da çalıştığı Uzakdoğu tatları restoranının yanı sıra Türk ve Dünya mutfak lezzetlerinin sunulduğu 3 restoran daha.
