Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Siyasetimizde 30 Mayıs 2002 "milat" olarak yerini almıştır. Başbakan’ın nezle, grip gibi nedenlerle değil, ne zaman iyileşeceği...
Ve iyileşip iyileşmeyeceği belirsiz olan "ciddi rahatsızlık" gerekçesiyle MGK toplantısına katılamadığı "dün" artık yeni bir sürecin başlangıcıdır.
Artık hiçbir şeyin 30 Mayıs öncesi gibi olmayacağı görülmeli.
Keşke yanılsam...
Ama bundan böyle siyaset 30 Mayıs öncesi ve 30 Mayıs sonrası diye iki süreçle belirlenecek.
Belki bir süre daha "makyajlanmış Ecevit’li dönem..."
Belki vekaletle bu hükümetin ayak sürüyerek devamı. Özkan’la mı?
Belki başka bir başbakanla aynı hükümetin sürmesi. Milletvekili sayısını artırarak, DSP’den daha büyük sayıya ulaşacak MHP Genel Başkanı Bahçeli ile mi?
Yoksa...
Bu hükümetin seçim hükümeti olarak devamı kararıyla sonbaharda Genel Seçim mi?
Hangisi olursa olsun, Türkiye’de her şey artık 30 Mayıs 2002’den farklı olacak.

Ecevit’in sağlığı bu kadar kısa sürede bu denli ciddi sorun haline gelmeyebilirdi.
Başkent Hastanesi’nden erken taburcu edilmesini, 11 gün doktor kontrolünden uzak Or - An’daki eve kapalı kalmasını, bu nedenlerle yeni sağlık sorunları ortaya çıkmasını çok eleştirdik.
Ama...
Yanlışlar sürdü.
Ülkenin Başbakanı, sağlığı ve güvenliği gereği kalması gereken ve her türlü donanıma sahip bulunan Başbakanlık Konutu’na geçmedi... Hastaneden, Or - An’daki evin giriş katına gitmesine izin verildi. Sanki bütün sorun "merdiven çıkmamakmış" gibi.
Her sabah bölük bölük doktorlar konuta geliyorlar... Bölük bölük gidip gene geliyorlar. Bu görüntüler, topluma, ekonominin atardamarlarına "Çin" işkencesi.
Kapıda çadırlar kurulmuş... Gazeteciler, TV kameramanları bekleşiyor.
Neyi?
Ecevit’in sağlığı ya da sağlıksızlığı için bir açıklama...
Herkesin yürekleri ağızlarında.
Ecevit, Başbakanlık Konutu’na geçseydi. O bir bölük doktor, Başbakanlık Konutu’ndaki sağlık modülünde görev yapsalardı olmaz mıydı?
Başkent Hastanesi’nin reklam filmi mi çevriliyor? Buna inanmak istemem.

Ya MGK toplantısı!
Madem, Bahçeli yok.
Gündem ise Bahçeli’nin yokluğunda karar alınamayacak - idamın kaldırılması için Anayasa değişikliği gibi - duyarlı maddelere açık... Toplantı ertelenemez miydi?
Sorunları daha da büyük sorun haline gelmeden çözmenin formül eskizlerinden biri bu.
Şimdi ne oldu.
Milli Güvenlik Kurulu Ecevit’siz toplandı. Milli Güvenlik mi oluştu?
Hayır... 30 Mayıs 2002 milat haline geldi.
Sonuç gene bu noktaya gelmekse bile, hazırlık için gerekli zaman kazanılamadı.
Ekonominin ateşi yeniden yükselişe geçti.
Türkiye ulusunun her zor dönemde kanıtladığı sağduyusuyla bu "hormonlanmış sorunu" yemeyeceğine güvenelim.

MGK’da soruldu mu?
Hangi ortamdadır, mekandadır... O ayrı konu.
Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu’nun komutanlara bir soru olasılığı...
"Medyaya yansıdığı gibi gerçekten idamın kaldırılmasını Öcalan’ın da yararlanacağı bir takvim ve içerikle istiyor musunuz? Öcalan ve onun gibilerin yaşamlarının son saniyesine kadar hapishane hücresinde geçirmesini güvenceye almak üzere Anayasa’ya değiştirilmez madde konulması görüşünde misiniz? Yoksa bu görüş bazı arkadaşlarınızın kişisel söylemleri mi?"
Sanıyoruz...
Askerin görüşünün netleşmesi, MHP’nin tutumunu belirlemesinde katkı yapacak. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Sezer’in liderler zirvesinden partilerin ortak iradesi olarak bu kararı çıkarması da... Çünkü, ancak böyle bir Anayasa değişikliği kamuoyu tarafından kabul edilebilir.
Herkes tavrını netleştirmeli.
Seçime gidilecekse bile, gelecek nesiller için bu aydınlık yolun Çankaya zirvesinde açılması gerekir.
Çünkü Türkiye, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan ve yarınlara da sorumlu siyasi partiler tarafından yönetilir.
Köklü ve büyük devlettir.
Aşiretler birliği değil.