MUSTAFA Balbay için Anayasa Mahkemesi kararına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yorumu “mesajdır.”
“Kararın oybirliği ile alınmış olması güvence” demiş.
Yani...
“Tutuklamanın uzunluğu, seçilme ve temsil hakkının engellenmesi” yüce mahkeme tarafından “yanlış” bulunmuş.
“İnsan hakları ihlali” sayılmış.
Balbay’ın avukatları hiç zaman yitirmeden 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne “tahliye dilekçesi” verdiler.
Aslında...
Bu dilekçeye bile gerek kalmadan mahkemenin kendiliğinden “Balbay’ı tahliye kararı” vermesi beklenirdi.
Üstelik...
Önünde tahliye edilmiş olan CHP Zonguldak milletvekili Mehmet Haberal örneği de var.
Şu satırlar yazılırken henüz dilekçeye cevap kararı açıklanmış değildi.
Ancak...
Anayasa Mahkemesi’nin AİHM gibi bir karar verdiğine ve bunun 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmeliyim.
“Tutuklu dosyaları” öncelikli ve ivedi görülür ve karara bağlanır.
Karar gecikemez.
Hukukun gereğinin “Balbay için tahliye” olması görüşüm “naçizane ve kişiseldir.”
Balbay’ın Meclis’te yemin etmesi ve yasama heyetinde yerini alması gereğini Anayasa Mahkemesi kararındaki satırlarda ve satır aralarında okumak mümkün.
Öte yandan...
Anayasa Mahkeme-si’nin bu kararı “içtihat” oluşturmuştur.
Balbay’ın yanı sıra tutuklu olan diğer milletvekilleri ve hatta milletvekili olmayan seçilmişleri de kapsayabilir.
YARGITAY PENCERESİNDEN
ANAYASA Mahkemesi’nin kararı “usul” parantezi içindedir.
Yargıtay süreci henüz tamamlanmadığı için “esastan” bir inceleme yapılmamış sadece “tutukluluk süresinin yanlışlığı” ortaya konmuştur.
Yani...
Yargıtay’ın “esas” üzerinden alacağı kararla ilgisi yoktur.
Ancak...
Yargıtay’ın özellikle son 2004 MGK kararını “yeni delil” olarak çok sayıda hükümlü ve tutuklu için değerlendirmesinde dikkate alacağı ya da alması gerektiği ortada.
Burada...
Son Anayasa değişikliği için de bir not düşeyim.
Mustafa Balbay’a “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunu” o değişiklik sağlamıştır.
Aynı değişiklik sonucu oluşan HSYK yeni yapılanması için soru işaretlerini sıralarken, madalyonun diğer yüzündeki “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılmasıyla çağdaş hukuka atılan ciddi adım” da gözardı edilmemeli.
Mustafa Balbay için 4 yıl 275’inci günün ışıkları evinde doğsun dileğiyle...
............................
“Adalet öyle bir şey ki, taş duvarların, demir kapıların da ardına sızar” söyleminin bir kez daha kanıtlanması beklentisindeyiz.
BÜYÜKŞEHİR ADAYI
KADİR Topbaş’ın AK Parti büyükşehir belediye başkan adaylığı açıklandı.
Doğrusu da buydu.
CHP adayının Mustafa Sarıgül olması durumunda tek seçenekti.
Araştırmalar, Sarıgül karşısında sadece Kadir Topbaş’a şans veriyordu.
İkisinin oy oranları birbirine çok yakın.
Denklemi Sırrı Süreyya Önder’in adaylığı ne kadar etkiler?
Bu bilinmiyor.
Ancak...
AK Parti’nin de Mustafa Sarıgül’e karşı Sırrı Süreyya Önder’le yandan çevirme hareketine sıcak baktığı kesin.
Sırrı Süreyya’nın özellikle Gezi sürecinde devşirdiği desteğin Sarıgül’den yontma ihtimali bu AK Parti hesaplarının hedefi.
Zaten...
Sırrı Süreyya Önder de sanki Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş değil de Sarıgül’müş gibi onu yumrukluyor.
Bu strateji böylesine açık seçik tabak gibi ortada oldukça, Gezi oyları “muvazaa” kuşkularıyla sanılan ve beklenen bölünmeyi yapamayabilir.