Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Derin sayılabilecek istihbarata göre Azor toplantısından hemen önce Bush, dönemin Başbakanı Gül'den pazar gününe kadar 24 saat içinde "kesin" yanıt istiyor.
"Tam destek..."
Ya evet, ya hayır...
Gül, AKP'nin oylarına tam egemen olamadığını, tezkerenin kabul edileceği kadar oy güvencesi veremeyeceğini söylüyor. Ama bir umut belki CHP oylarıdır.
CHP de grubunu serbest bırakıyor.
Güvence bir gün sonra, yani pazartesi günü veriliyor.
Ancak... ABD'nin değerlendirmesi "tarih geçirildi" oluyor. "Sadece topraklarınızdan uçuş hakkı verin yeter" deniyor.
Türkiye'nin "Hayır, tam destek için daha önceki isteklerinizin hepsini Meclis'ten geçireceğiz" söylemi, hatta İncirlik önerisi bile geri çevriliyor.

Azor saatlerinin şifresi şöyle çözülmekte:
"ABD, Azor toplantısından önce, Türkiye'siz B planının uygulanması görüşüne zaten varmıştı. 8 milyar dolar ödemek, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Kuzey Irak'a mevzilendirmek, Kürtlerle bir sorun yumağı daha oluşturmak, Irak'ın yeniden yapılanmasında Türkiye ile aynı masada yer almak tuzlu faturaydı. Oysa ABD artık Türkiye'siz, Irak'ı kısa sürede tepeleyeceğini görmüş bulunuyordu. AKP'nin iç dengeleri ya da dengesizlikleri bilinirken ve de tam başbakan değişirken, Türkiye'yi 24 saatte "tam destek" sözü vermeye zorlamak, olmayacak duaya amindi. Fakat çömlek patlatmak için de bahaneydi.
Nitekim Türkiye, pazartesi günü bambaşka bir ABD ile karşılaştı.
"Biz Türkiye'siz B planını uygulayacağız. Önerilerimizin son kullanılma tarihi dolmuştur. Artık geçerli değildir."
Yani ABD, Türkiye'nin yanıtında bir günlük gecikmenin üzerine balıklama atlamıştır.
Oysa, Türkiye'siz B planı henüz oluşmadığı, daha önceki haftalarda, Ankara'dan ötelemeleri kaç kez sineye çekiyordu. ABD, şimdi - tabii Türkiye'nin sürüncemede bırakmak politikasızlığı, sözle eylem arasındaki çelişkilerinin yanı sıra - kendisinin de son anda attığı çalımın faturasını da, yoksa kayıkçı kavgalarıyla Türkiye'ye yüklemek mi istiyor?
Ya Gül, pazar günü o güvenceyi verseydi?
Bu 8 milyar dolarlık sorudur.

Demirel'e göre Wolfowitz ve Grossman'ın söylemleriyle serinliğin nedeni şöyle:
- ABD, büyük devlettir. Bu coğrafyada ve başka coğrafyalarda, kendine çok yakın, hatta, kendine tabi devletlerle ilişkileri var.
Stratejik ortağı Türkiye'den gördüğü muameleyi içine sindirmiş görünürse, diğer devletlere kötü örnek vermiş olur. İleride onlar da aynı şeyi yaparlar. ABD caydırıcılığını yitirir. Ayrıca, Türkiye'nin, Suriye için de aynı uyumsuzluğu tekrarlayabileceği kaygısında. O nedenle Türkiye'ye olanları unutmuş gibi davranmayacaktır.
- Bölgeyi düzenlerken Türkiye'ye ihtiyacı var. O yüzden çekiyor ama koparmıyor. Türkiye'yi tamamen boşlayıp Irak'ı kendine üs yapamaz.
Bir iki yıl sonra, Irak'ın etnik ve dinsel ayrılıklar nedeniyle, Yugoslavya gibi patlamayacağının güvencesi nedir?
- Türkiye'yi biraz üzecek, ama çok ileri gitmeyecektir. Bunun için konuşmacıları artık işi tadında bırakmalılar. Türkiye de büsbütün germemeye özen göstermeli.
- Türkiye'deki Museviler ve 500. Yıl Vakfı, ABD'de etkin olan Musevi lobisi ile birlikte havayı ılımlıya çevirme çabasındalar.
(Musevi lobisine yakın Richard Perle'nin Türkiye'deki "birlikte çalışmanın yollarını bulamadık ama hasarın giderilmesi yollarını bulacağız" söylemi, bunun kanıtı olabilir. GC)
- ABD, şimdi de başını Suriye'ye doğru çevirdi. Türkiye kendi yararlarını ve kişiliğini kollarken ABD ile ilişkilerini de gözetmeli, net ve dengeli olmalıdır. Denge politikası, mavi boncuk politikası değildir.
.... Musevi lobisinden de bir tavsiye... CNN'e Wolfowitz ve Grossman birer kere mi çıktılar?... Gül ve Büyükelçi Loğoğlu 3'er kez çıksınlar. Türkiye'nin gerçeklerini anlatsınlar. Temsilciler Meclisi'ne, Senato'ya, ABD gazetelerine ve TV'lerine Türk heyetleri gitsinler. Tekrar tekrar anlatsınlar.
Irak'ta 1 asker bile fazla ölmüşse, bunu Türkiye'den bilmek psikolojisi kırılmalı.