İç savaşın başlarında Suriye’den Türkiye’ye sığınmacılar için üst limit “en fazla 100 bin” olarak açıklanmıştı.
Türkiye’nin kırmızı çizgisiydi.
Sınırlarda oluşturulan “sığınmacı kamplarında” kalacaklardı.
Meskun bölgelere girmeleri yasaktı.
...........................
Şimdiki duruma bakınız?
Tahminlere göre, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 1 - 1.5 milyon.
Kırmızı yekun çizgisini en az 10’a katlamış.
Sığınmacılara karşı güney kentlerimizde halkın şiddete varan tepkisi, yakma ve yıkma olayları onaylanamaz.
Hukuk devletinde bunun yeri yoktur.
Ayrıca... Bu ülkenin insanlarına özgü geleneksel konukseverliğe de aykırıdır.
...........................
Ancak...
Başka gerçekler de var.
Önce siyaset boyutu...
Suriye’deki iç savaş, Ankara’nın diplomasi hatalarıyla da beslenmiştir.
Birkaç hafta içinde Esad’ın kaçmak zorunda kalacağı hesapları tutmamıştır.
Hele “2 hafta sonra inşallah Şam’da cuma namazı eda edeceğiz” söylemleri!..
Tam tersine, Esad daha da kuvvetlenmiştir.
Ankara’nın hesap yanlışları Türkiye’nin sınırında iki ayrı sorun daha üretmiş bulunuyor.
Birincisi, Güneydoğumuzda Kürt Özerk Bölgesi “Rojova”nın kurulmuş olması.
İkincisi korku filmleri gibi IŞİD (İslam Devleti)... Devlet ilanının ötesinde bir de kendi liderlerini “Halife” seçtiler. “Hedeflerinin İstanbul’un fethi olduğunu” da açıkladılar.
Sınırlarımızda Türk bayrağının karşı tarafında artık Rojova’nın ve IŞİD’in de bayrakları dalgalanıyor.
...........................
“Sosyal” ve “ekonomik” boyutlarına gelince...
1- 1.5 milyon Suriyeli sığınmacının sadece 100 bine yakını kamplarda.
Kalan milyon dolaylarında Suriyeli kentlerde, aramızda.
Sınır illerimizin ve hatta İstanbul, İzmir’in Suriyeli manzaraları acı verici.
El kadar çocuklar, kadınlar dileniyor.
Adım başı onlara rastlanmakta.
Hem iç parçalayıcı, hem de Türkiye’nin görüntüsü için yanlış ve kötü.
Suriyelilerin varlıklı olanları özellikle güney illerinde ev, dükkân aldılar.
Ticaret yapıyorlar.
Kendi vatandaşları için iş üretmek bakımından da iyi.
Ancak...
O illerde sırf Suriyeliler nedeniyle gayrimenkul fiyatları ve kiralar katlanarak yükseldi.
Halk bu durumdan şikâyetçi.
Öte yandan, ucuz ücretle “kaçak çalışan” Suriyeli sığınmacılar nedeniyle Türk vatandaşları arasında işsizlik oranı yükseldi.
Kamplara yerleştirilmiş Suriyeliler bile kamp yöneticilerinden izin alarak istedikleri zaman hatta her gün çıkıp dışarıdaki işlerde çalışabiliyor.
Ve...
Polisiye vakalar da sıçrama yaptı.
Hırsızlık, kapkaç, zorbalık kentlerin sosyal dokusunu bozdu, suç grafiğini yukarı çekti.
Sığınmacıların tatil yörelerine akması tehlikesi de düşündürüyor.
Çoğu kış boyu boş olan evlerin Suriyeli sığınmacılar tarafından işgal edileceği, soyulacağı kaygıları var.
Konunun “kadın tacirleri” boyutuna kimseyi rencide etmemek için girmiyorum.
..............................
Bütün bunlar, yukarıda da değindiğim gibi, onaylanamayacak şiddete varan boyutlara ulaşsa da, sosyal ve ekonomik -haksız denemeyecek- tepkilerden kaynaklanıyor.
İnsani nedenlerle sınırımıza gelmiş bu korumasız 100 binleri geri çevirmek olmazdı.
Türkiye büyük bir devlet olarak kucak açtı.
Ama...
Türkiye’nin kendi insanları da dışarıdan gelen bu dalgalara karşı korumaya alınmalıydı.
İşte...
Bunun yapılmaması büyük yanlıştır.
Düşünün... Her 75 Türk’e karşılık 1 Suriyeli...
Suriyeli sığınmacılar 1-1.5 milyon nüfuslu “büyükşehir” oluşturabilir; “82’nci il...”
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025