15 Temmuz darbe girişi-minin “Yurtta Sulh Konseyi” adlı “tepe” kadrosunun yargılanması dikkat çekici.
Özellikle Em. Hava Org. Akın Öztürk’ün ifadesi.
“Benim darbe girişiminde kimseye verdiğim bir emir yok. Darbeye karışan hiç kimse bunu söyleyemez. Oraya ‘aracı olarak’ gönderildim. Burada olmamın tek sebebi de budur. Olmayan bir konseyde nasıl yer alabilirim?” diyor.
Daha sonraki celselerdeki sorgulamalar böyle bir savunmanın aydınlanmasına da odaklanmalı.
Sanıklar birbirini kollayarak dayanışma gösterebilirler ama çok sayıda “itirafçı” var.
Ayrıca...
Akın Öztürk’ü “aracı” olarak gönderen komutan da konuşmalı.
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan pazar günü “Olağanüstü Kongre’de” AK Parti Genel Başkanı seçildi.
Bu yeni sistem için “duyarlılık-larımı” tekrarlamak gereksiz.
16 Nisan referandumu sonrası artık söylenecek şey “Türkiye için hayırlı olması” dileğidir.
...................
AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla Erdoğan’ın ilk uygulaması “partinin kurmay heyeti” denebilecek “MKYK’da (Merkez Karar Yönetim Kurulu) 19 değişiklik yapmak” oldu.
Bunu, -hemen- “Bakanlar Kurulu’nda revizyonun izleyeceği” başkent kulislerinde konuşulmakta.
Sıranın örgüte de geleceği belli.
FRANSA’nın Lyon kenti UNESCO tarafından “tarihi miras” ilan edildi.
“Gastronomi” dediğimiz “lezzet gezegeninin başkenti” sayılıyor Lyon.
Bunda “şeflerin kralı” diye anılan Paul Bocus’un Lyon’lu olması ve bu kenti ve çevresini bir “lezzet coğrafyası” haline getirmesi de önemli etken.
Kentin meydanlarında, caddelerinde hep Paul Bocus yapıtları...
Lyon ve çevresinin bütün yiyecek-içecek ürünlerinin satıldığı yüzlerce mekânı kapsayan büyük “hal” de onun adını taşımakta.
Lyon Belediye Başkanı 2 nehrin kesiştiği yarımadada bir coğrafyayı bu konsepte göre yeniden yapılandırmakta.
Her bina dünyanın ünlü mimarlarının tasarımları.
Atatürk’ümüz “19 Mayıs benim doğum günüm” demişti.
Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 sadece onun değil bu topraklardaki insanlarımızın da makûs kaderini değiştiren ilk adımdır.
Çocukluğu-muzda bizlere okutulan “Atatürk Samsun’da bir güneş gibi doğdu, karanlıkları dağıtacağını müjdesiydi” satırları gerçeğin en yalın ve bir o kadar da keskin ifadesidir.
Çöken imparatorluğun yabancı orduların işgali altındaki topraklara dağılmış külleri arasından “genç, modern, laik, uygar cumhuriyeti” kurdu.
Devrimleriyle bu genç cumhuriyeti dünya ülkelerinin saygı duyduğu bir çağdaş devlete dönüştürdü.
Daha o yıllarda “Tarihe diktatör olarak geçmeyeceğim” demişti.
Çok partili demokrasinin adımlarını atmıştı.
CUMHUR-BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Trump’la görüşmesi “başarılı mı, başarısız mı?”
Tartışılmakta...
Şöyle bir yönteme başvuralım.
Uluslararası reyting kuruluşları, ülkelerin ekonomileri değerlendirirken şu 3 nottan birini açıklar:
“Eksi
Durağan
Artı... “ (Eksi ve artıların yanına alt derecelendirme olarak A, B gibi harfler eklendiği gibi, birkaç artı ve eksi de konur ama esas olan bu 3 nottur.)
Önce “ağırıma giden” bir durumun altını çizeyim.
‘ SDG’nin bel kemiğini oluşturduğu YPG ve onun da bel kemiğini oluşturduğu PKK’ya ABD tarafından “ağır silahlar” verilmemesi için Türkiye’nin uğraşıları ve Beyaz Saray’dan geri çevrilmesine herkes gibi ben de tepkiliyim.
Ancak...
Ağırıma daha fazla giden şey, “yerel Suriyeli Kürtler takviyeli PKK’ya ağır silah verilmesinin Türkiye’de endişe yarattığı” algılarıdır.
Hepi topu Suriyeli YPG’liler dahil 20 bin kişi.
Onların içindeki ve Kandil’deki, Sincar’daki, Türkiye’dekiler dahil 10 bin PKK’lı...
“5-10 tank, birkaç yüz tanksavar, birkaç yüz ısıya duyarlı füzeyi SDG’den apartsalar, Türkiye’nin güvenlik güçlerine karşı kullanmaya kalksalar” ne yazar?
CUMHU-RİYET Türki-ye’sinin en başarılı Dışişleri bakanları arasındadır merhum İhsan Sabri Çağlayangil.
Emniyet’ten, valilikten gelmiştir ama kariyerinin en pırıltılı yılları diplomasidedir.
Bunu -kolay beğenmeyen- diplomatlarımız da teslim ederler.
.......................
Şu satırların yazılışından birkaç saat sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’la karşı karşıya gelecek.
Baş başa görüşme 20 dakika olarak planlanmış.
Psikoloji bilimine göre “kişi hiç dikkatini dağıtmadan bir konuya ancak 20 dakika odaklanabilir.”
Almanya Şansölyesi Merkel’in “İncirlik üssüne alternatif arayışından” söz etmesi ve “Ürdün olabilir” demesi önemlidir.
“Özünü” daha sonraki satırlarda yazacağım.
Ama...
“Özü” kadar, hatta -belki- daha da önemlisi Merkel’in bu söylem için “zamanlamasıdır.”
Tam Beyaz Saray’da “Trump-Erdoğan görüşmesi öncesinde” yaptığı bu açıklama bir “uyarı” mı?
Yani...
“Beyaz Saray’daki görüşmenizde masaya İncirlik kartını sürmeyin... İncirlik kapanırsa alternatifi düşünüldü. Ürdün olabilir!..”