BODRUM’u Türkiye’ye tanıtan “Halikarnas Balıkçısı” Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır.
Dünyaya tanıtan ise “Halikarnas Disco” diye anılan “Halikarnas The Club Bodrum...” Abartı değil.
Süleyman Demir’in 38 yıl önce kurduğu, kısaca “Halikarnas” dediğimiz mekândan nice dünya ünlüsü geçmiştir.
Birkaçını yazayım.
Mick Jagger, Michael Caine, Oscar de la Renta, Prenses Caroline, Rotschild, Rockefeller, Prenses Margaret, Valentino, Lady Sarah (Prenses), Blues Brothers, Richard Branson, John Franco Ferre, Armstrong, Phil Collins...
Madonna’nın doğum gününü kutlamak için ünlü model Naomi Campbell gece lazerle “Happy Brithday Madonna, Love Naomi (Doğum Gününde mutluluklar... Sevgiler. Naomi)” yazmıştı.
Pamela Anderson Halikarnas’ın müdavimiydi. Amerikalı şarkıcı Kid Rock, üzerinde Türkiye yazılı tişörtle Halikarnas’ın DJ kabinine girerek binleri coşturmuştu. Sting ve Dustin Hoffman “Halikarnas” tişörtleriyle pistteydi. Hollywood’un ünlü oyuncusu Bette Midler Halikarnas sahnesinde Muazzez Abacı’nın şarkılarına ritimle eşlik etmişti.
CUMHUR- BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan Trump’la yapacağı görüşme için “Bu görüşme bir milat olacak” dedi.
Bu söylemini bir başka cümle yapısıyla da vurguladı:
“Virgül değil nokta mesabesinde olacak.”
Genç nesiller için “mesabe” pek de fazla kullanılan bir kelime olmadığı için açıklamakta yarar var.
“Derecesinde, değerinde” anlamına geliyor.
Beyaz Saray’da bir şeylere “nokta” konulacak... Öyle bir nokta ki Türkiye-ABD ilişkilerinde “milat” olacak. Bir devri kapatıp yeni bir devrin açılacağının mesajı mı?
Buna eski kuşaklar “Ya herro, ya merro” derlerdi.
Başkan Trump’ın omurgası PKK olan SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) “ağır silahlar verilmesi kararına” onay imzası atmasıyla ortalık karıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’a gidişinin hemen öncesi gerçekleşen bu “Beyaz Saray hamlesi” görülüyor ki “Erdoğan’ın Kuzey Suriye Kürtleriyle ABD’nin ortaklığına itirazlarının tümüyle önünün kesilmesi” hedeflenmiş.
Buna diplomaside “fait accompli (oldubittiye getirmek)” denir.
Beyaz Saray’da Erdoğan - Trump görüşmesinde artık “bundan sonrası” konuşulacak.
Türkiye’ye “bu ağır silahların bize karşı kullanılmayacağı” güvencelerini masaya koyacak Trump.
......................
Türkiye - ABD ilişkilerinde şu yaşamakta olduğumuz kriz bir ilk değil.
Ve Başkan Trump “Rakka operasyonu için SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) ağır silahlar verilmesi kararını” imzaladı.
Cumhur-başkanı Erdoğan’la yüz yüze görüşmesinin hemen öncesinde böyle bir tavır “soğuk duş”tur.
....................
Zirve görüşmeleri öncesinde adettir.
Ziyareti yapacak olan ülkeden diplomatlar, -gerekiyorsa- diğer önemli üst düzey devlet bürokratları giderler. Görüşmeler yaparak zirvenin hazırlığını yaparlar.
Liderler karşı karşıya gelmeden önce neler konuşulacağı ve sonrasında yapılacak açıklamalar -neredeyse- belirlenir.
Görüşmede ziyaret edilen ülkenin lideri bazen “bonus” olarak bir jest daha yapabilir.
ABD subayları PYD’nin kadın savaşçılarını eğitiyorlar.
3 aylık eğitim süreci sonunda düzenlenen törende PYD’li yöneticilerle birlikte görüntüleri dünya medyasında...
Cumhur- başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Amerika’da Başkan Sayın Trump’a bu fotoğrafları göstereceğim. Çok üzüntü duyuyoruz” diyor.
Kullandığı dil ılımlı.
Kuşku yok ki içinde tuttuğu duygular çok daha alevli.
Hepimiz için de öyle.
....................
Henüz 39 yaşında... Napolyon’dan bu yana Fransa’nın başına geçen en genç Başkan Macron.
Siyasi deneyimi de -neredeyse- yok.
Kısa bir bankacılık hayatı ve ardından çok kısa süreli “iktisat bakanı.”
Ama...
Eğitimi “iktisat” değil, “felsefe.”
Macron’un bir “partisi” de yok.
Başkanlık yarışına “bağımsız” girdi.
27 Mayıs 1960 ihtilali darağaçları kurdu. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildiler.
Büyük yaradır.
Fatin Rüştü Zorlu Dışişleri Bakanlığımızın yetiştirdiği en iyi diplomatlardan biriydi.
Adnan Menderes’in de akrabasıydı.
Belki de bu nedenle Menderes onu bakanlıkta üst düzey diplomatken almış ve bakan yapmıştı.
1960’a uzanan 50’li son yıllarda “bu gidişin iyiye doğru olmadığını” görmüş olmalı ki Adnan Menderes’e “Siyaset beni yordu. Asıl mesleğime dönmek istiyorum. Bir büyükelçilik alıp uzaklaşayım diyorum” sözleriyle açılmış.
Menderes, “Olmaz öyle şey, ayrılmayalım” havasındaymış.
CHP’nin siyaset geyiğindeki “takma” adı “kurultaylar partisidir.”
Her genel seçimden sonra “banko...”
Yerel seçimler sonrası büyük olasılıkla...
Ve...
Kimilerinin “ayranı kabardıkça...”
..................
CHP’nin “bitmeyen senfonisidir” kurultayları.