Almanyalı Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci “tıpta bir devrim yapmanın” eşiğindeler.
Kovid-19’a karşı geliştirdikleri mRNA aşı teknolojisiyle kanserli tümörleri de yok etme yolundalar.
İlk denemelerde bazı başarılar sağladılar.
Pankreas, yumurtalık ve testis kanserlerinde bağışıklık hücrelerini güçlendirerek tümörleri yok ettiler.
Ancak hâlâ almaları gereken mesafeler var.
Devrimin bir diğer özelliği de “her hasta için ayrı ve özgün mücadele…”
Yani seri üretim ile raftaki seri üretim ilaç aynı hastalığa yakalanmış herkes için genel bir uygulama olmayacak.
Dünkü
Suzanne Collins’in romanından uyarlanan “Açlık Oyunları” bir bilim kurgu filmdi.
Ancak bu kez “gerçeği” yaşanmakta.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekâtı bunun birincil nedeni.
“Ekmek sepeti” diye anılan ve dünya buğday ihtiyacının yüzde 30’undan fazlasını karşılayan bu iki ülke, savaş nedeniyle buğday sevkiyatını minimuma indirmiş durumda.
Ve…
50 milyon dolaylarında insan açlık tehdidiyle karşı karşıya…
Ukrayna ve Rusya buğdayı için ihraç kanalları açılmazsa bu rakam katlanarak büyüyecek.
46 ülke bu yeni
İngiltere Başbakanı Boris Johnson “5 kadını, evlilik dışı hamile bırakmış.”
Johnson hakkında bir belgesel sanal medyada dolaşıma konuldu.
Bir başka yayın ise Ukrayna Başkanı Vlodimir Zelensky için…
Dünkü Le Monde’de Zelensky’nin “Pandora belgelerinde yer aldığı” iddia edilmekte.
“Vergi cenneti Offshore şirketlerle bağlantısı olduğu” anlatılmakta.
“Bu belgelerle Zelensky için dürüstlük lideri efsanesi yıkıldı” deniyor.
Buna karşılık Putin, kendini “büyük Petro’nun takipçisi olarak” ilan etti.
Le Monde “Putin, Baş Tarihçi” adlı kitabın -bir bakıma- övgüsünü yayınladı.
BM’ye göre “yerkürede 44 milyon kişi açlıkla karşı karşıya… Önümüzdeki haftalarda bu sayı artacak…”
“Sebep” de ve “çözüm” de Rusya-Ukrayna Savaşı…
Dünyanın “ekmek sepeti” olarak tanımlanan bu iki ülkenin 10 milyonlarca ton buğday ve tahıl stoku dünya pazarlarına sevk edilemiyor.
Türkiye bu sorun için de ara bulucu olarak devreye girdi.
BM’yle işbirliği yaparak “Ukrayna’nın Odessa limanından gemilere buğday yüklemek ve İstanbul boğazına kadar getirmek” için güvenliği sağlamak görevlerini üslenmeyi önerdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov bu “çözüm planı” için Ankara’ya geldi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’yla görüştüler.
Açıklanmış bir
Kamuoyu araştırmalarına göre “kendini nasıl tanımlıyorsun” sorusuna cevap verenler arasında en büyük çoğunluk
“Atatürkçüyüm” diyor.
Yani…
Türkiye’nin en çok oya sahip “tabelasız” partisi “Atatürkçüler…”
…………..
Şu satırları Bodrum’dan yazıyorum…
Plajları, turizm tesisleri ve gece yaşamıyla bilinen Bodrum’un “Atatürkçü” profilini de yansıtmak istiyorum.
Elimde
Türkiye, Yunanistan’a karşı ilk kez “Ege Adaları üzerindeki egemenliğini tartışmaya açmak” kartını oynadı.
Lozan Anlaşması’nın 12. maddesinde -mealen- şöyle bir fıkra var:
“Bu anlaşmada söz konusu olan Osmanlı topraklarının bugün ve gelecekteki kaderlerinin belirlenmesi, ilgili devletlerin kararına bağlıdır.”
Müstafi Amiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, telefonda “bu fıkranın Atatürk tarafından Lozan Anlaşması’na konulması için İsmet Paşa Başkanlığı’ndaki heyetimize yazdırıldığını” söylüyordu ki…
TV’de de Habertürk dış politika yorumcusu “BM’ye sunduğumuz mektupta, bu maddenin vurgulandığını” anlatmaya başladı.
………………..
Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu BM’ye 6 maddelik bir mektup sunmuş.
“Yunanistan’ın Ege Adalarına askeri statü vermesi ve silahlandırmasının önlenmesini”
Ukrayna savaşı uzadıkça oligarklar ve seçkinler arasında “vozurdama” başladı.
Kamuoyu araştırmaları “halkın büyük çoğunluğunun askeri harekata (savaş kelimesini kullanmak yasaklandı) destek verdiği” yolunda.
Ancak yaptırımlar nedeniyle en fazla zarar gören oligarklar akortsuz sesler veriyor.
Daha doğrusu oligarklar ikiye ayrılmış durumdalar.
Putin öncesi Yeltsin’in Başkanlığı döneminde servet kazanmış oligarklar seslerini yükseltirken Putin zenginlerinin karşı tavırları daha düşük profil çiziyor.
BU BİR FELAKET
Putin öncesinde servet yapanlar, batının dayattığı kapsamlı ve ağır yaptırımlar için “Rus ekonomisine yeni bir demir perde indirildi” diyorlar.
Hafta sonu…
Yazıya gülümseyerek başlayalım.
İngiltere’nin Veliaht Prensi Charles “vasiyetnamesinde bütün varlığını 96 yaşındaki annesi Kraliçe Elizabeth’e bağışlamış!”
Bu espri Kraliçe Elizabeth’in tahtta 70’inci senesinin platin yıldönümü” olarak kutlamaları bağlamında “çevrimiçi…”
………………
Kraliçe Elizabeth İngiltere tarihinin tahtta en uzun süre kalan hükümdarı.
İkinci ise gene bir kadın.
Kraliçe Victoria’nın da 60’ıncı senesi