AKP’nin anayasa değişiklik paketleri her defasında patlıyor, içindekiler dökülüyor.
Birinci pakette milletvekillerinin görev süresi 4 yıla indirildi.
Meclis başkanının görev süresi ise ilk başkan için 2, ikinci başkan için 3 yıl, toplam 5 yıl olarak kaldı.
Düşünün, milletvekili görev süresi 4 yıl, o dönem için meclis başkanlığı süresi 5 yıl...
Olacak şey değil.
.....................
İkinci pakette 11. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçileceği TBMM’de kabul edilmişti.
367 sayısına erişilemediği için referanduma gidilmişti.
Ama...
Seçim sonrası referandum beklenmeden, Abdullah Gül, Meclis tarafından AKP ve MHP oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildi.
Sonra da referanduma gidiliyordu.
Muhalefet ayağa kalktı.
“Anayasa değişikliğine koyduğunuz geçici maddeye göre referandum sonrası 11. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi gerekiyor...”
Bu durumda referanduma sadece 4 gün kala AKP, bir anayasa değişikliği daha yaptı.
Geçici maddeyi kaldırdı.
Anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçileceği gibi genel bir madde halinde halkoylamasında kabul edildi.
Yani... Bu anayasa değişikliğinde de top direkten döndü.
.......................
Ve... Şimdi de gene bir anayasa değişikliği paketi var.
Paketin içine mevcut cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl, milletvekillerinin görev süresinin ise 5 yıl olacağı hükmü konulmak isteniyor.
“Referandumla kabul edilen cumhurbaşkanlığı için 2 x 5 yıl ve milletvekilleri için 4 yıl süreler, daha sonraki seçimlere geçerli olmak üzeredir” diye düzenleme yapılmış.
Buyrun...
Üçüncü acayiplik...
“Ağbi biz anlaşamadık. Anlaşılamadık” gibi bir durum...
“Acemi berber, tıraşı müşterinin yüzünü kese kese öğrenirmiş.”
Limon sıkmakÇANKAYA’da görev süresini netleştirmeyi amaçlayan bu anayasa değişikliği nereden çıktı?
Elbette AKP kanadında hiç istenen şey değildi.
Cumhurbaşkanı Gül de yıpratıcı olabilecek böyle bir tartışmayı elbette yararlı bulmaz.
Ama...
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) “bu durumun açıklığa kavuşmasını” isteyince bu konu siyaset kazanının içine düştü.
YSK, “Cumhurbaşkanı seçiminin 5. yılından önce, hatta şimdiden bu anayasa değişikliği paketiyle konu netleşmeli, bizim anayasa yorumu yapmamıza bırakılmamalı” mesajını işaret fişeği gibi yakınca, dikkatler 864 rakımlı Çankaya tepesine odaklandı.
Artık böyle bir belirsizlikte kalmak, siyasete rahatsızlık getirir.
Gerer.
Hukukçu şapkamBÜTÜN bu beceriksizce çizilen tabloya karşın -güvendiğim anayasacılarla, örneğin Prof. Süheyl Batum gibi hukukçularla da paylaştığım- görüş “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğudur.”
Referandumdan önce seçildiği ve 7 yıllık görev süresinin artık “kazanılmış hak olduğu” gerekçesiyle değil.
“Kamu görevinde kazanılmış hak yoktur.”
Ama... Genelde bu tip görev süreleri farklılığı olması halinde yeni yasaya ya da Anayasa hükmüne “geçici madde” konur.
Nitekim öyle bir geçici madde Meclis’te kabul edilen anayasa değişikliğinde vardı.
O geçici madde, referandumdan 4 gün önce yukarıdaki satırlarda anlattığım gibi ekspres bir anayasa değişikliğiyle kaldırıldı.
Bu durumda eski statüyle, yani TBMM tarafından 7 yıl için seçilmiş olan cumhurbaşkanına, halkoyuyla seçilmeyi öngören 5 yıl görev süreli yeni statü uygulanamaz.
Fransa’da 1995’te 7 yıl için seçilen cumhurbaşkanına, 2000 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle görev süresi 5 yıla indirildiği halde bu hüküm uygulanmadı.
Cumhurbaşkanı 7 yılı tamamladı.
Kaldı ki, burada cumhurbaşkanının seçim şeklini düzenleyen bir statü değişikliği bile yoktu.
Tekrar Türkiye’ye dönelim...
Gül’e uygulanması gereken 7 yıl gibi, milletvekillerine de 5 yıl görev süresi doğal olanıdır.
Ancak burada seçim şekliyle ortaya çıkan bir statü değişikliği yok.
Referandumda, Meclis’te de kabul edilen “milletvekili görev süresi 5 yıldan 4 yıla indirilmiştir” hükmü oylanmış ve yürürlüğe girmiştir.
O halde “milletvekili görev süresinin 4 yıl olması” yorumu ağır basıyor.
Ne var ki, CHP ve MHP’den yeşil ışık yok.