Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Af, insanlık dilinin en tatlı kelimesidir"
Victor Hugo

Bu söylemin anlamını, şu sıralarda hapishanelerdeki 70 bin dolaylarındaki mahkum ve onların aileleri, çok derinden hissediyorlar.
Af, "ilk" kez 1998'de Rahşan Ecevit tarafından dile getirilmişti.
Hükümetler tarafından da benimsendiği sık sık tekrarlandı.
2 yıllık bir bekleyiş sürecinde, duygusal med ve cezir hareketleri yaratıldı.
Örneğin...
Af Yasası'nın sadece sözde kalmayarak TBMM'de kabul edilmesi...
Hapishanelerin bayram yerine dönüşü...
Sonra...
Cumhurbaşkanı tarafından "eşitsizlik" gerekçesiyle imzalanmayıp geri gönderilişi...
Ardından çıkan Cezaların Tecili Yasası'nın dışında kalmak...
Anayasa Mahkemesi'nin, bu yasadaki "basın ve görsel yayın yoluyla işlenen suçlar" deyimini iptaliyle, 12 yıla kadar bütün cezaların erteleneceği yolunda bir "umut" yükselişi...
Şimdi ise affın eşiğinde bekleyiş...
Çağdaş insan hakları kavramı, sadece fiziki değil, manevi işkenceyi de dışlar.

Dönüşü yok

Sık sık çıkarılan affın, Türkiye'de cezanın caydırıcılık niteliğini aşındırdığı ileri sürülebilir.
Ama...
Gerçek bu mu?
Prof.Sulhi Dönmezer'e göre; "Fransa'da ortalama 3 yılda bir af çıkarılmakta.
Almanya'da af, hemen hemen yok gibi.
İngiltere'de sistem çok farklı.
Af yerine
'denetimli serbestlik' uygulanıyor.
ABD'de ise halk tarafından seçilen cezaevleri komisyonları, bazı mahkumların iyi hallerini görerek 2 yıl sonra serbest bırakabiliyorlar.
Bizde de böyle bir komisyonun kuruluş hazırlıkları Adalet Bakanlığı'nda sürmekte."
Ama, bütün bunların ötesinde...
İktidarlar ve siyasi partiler, af için öylesine kendilerini bağlamış ve bir büyük beklenti yaratmışlardır ki, artık dönüşü yoktur.

Affın kapsamı

Asıl tartışılacak şey, bu "affın kapsamı"dır.
Bir deyim olarak "kader kurbanları" denen kesimin, af kapsamına girmesi üzerinde genel bir uzlaşma seziliyor.
Bu deyimin tanımını çeşitli yaklaşımlarla yapmak mümkün.
Örneğin, bir ölçüt "ilk kez mahkum olanlar... Yani cürüm işlemeyi meslek edinmeyenler..."
Bir kez şeytana uymuş ya da bir öfkeye yaşamını mahkum etmiş kişiler...
Diğer ölçüt, "ceza süreleri"dir.
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'a göre; "8 yıldan daha az ceza alanlar ilçe cezaevlerine veriliyor.
Onların sayıları daha yüksek."
Ankara'
dan aldığımız izlenimler de, çok uzun süreli cezaya mahkum olanların tahliyeleri halinde kamu vicdanının rahatsız olabileceği yolunda.
Ama...
Genel bir indirimden yararlanabilirler.
"Suçların niteliği" de af için başka bir ölçüt.
Bir kısım suçların af edilemeyeceği, Anayasa'nın emri.
Onların af dışında kalacağı düşünülebilir.
Ayrıca...
Toplum vicdanını çok rahatsız eden suçlar da, Anayasa tarafından yasaklanmasa bile gene af dışında bırakılabilir.
Ancak...
Anayasa maddeleri, zaten, son Cezaların Tecili Yasası'yla, arkasından dolanarak aşılmış durumda.
Yeni affın da, gene, doğrudan değil, ceza tecili ya da ceza indirimleri ile yapılması olasılığı daha büyük.
Bazı netameli isimler nedeniyle af, iktidar partileri arasında kilitlenmişti.
Ama yaratılan beklenti, hapishane manzaraları gibi nedenlerle artık ortakların uzlaşmaları "zorunluk"tur.
Hapishanelerin böylece üçte iki oranında boşalması, içeride kalanların hem disiplini, hem de daha insani şartlarla yaşama olanaklarının sağlanması bakımından önemlidir.
Ama...
Bir Adalet ve İnfaz Yasası Reformu yapılmadıkça beklenen yarar sağlanamaz.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr