Gazeteciye şiddet için “Artık geçmişte kaldı” diye düşünüyorduk.
Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç terör örgütleri tarafından öldürülmüşlerdi.
Çeyrek yüzyıldır gazeteciler fiili saldırıya uğramıyordu.
Gerçi olayları izleyen gazeteciler zaman zaman polisin ya da göstericilerin darplarına maruz kalıyorlardı ama bilerek, isteyerek, planlı saldırılar değildi.
.......................
Ancak...
Son aylarda zorbalar yeniden sahne almış bulunuyor.
Önce...
Star gazetesine saldırı...
Ardından...
İki kez üst üste Hürriyet gazetesine taşlı, sopalı grupların baskını...
Camların indirilmesi, giriş katının tahribi...
Ve...
Son olarak Hürriyet yazarı ve “Tarafsız Bölge” programının sunucusu/yöneteni Ahmet Hakan arkadaşımıza kemiklerini kırarcasına şiddet saldırısı...
.......................
Ahmet Hakan bir süredir tehditler alıyordu.
Hürriyet’e baskın sonrası gazeteci dostlarla bir öğle yemeğinde Ahmet’le beraberdik.
Bu “tehditleri” de konuşmuştuk.
Öyle korkmuş, sinmiş, pısmış bir hali yoktu.
Hiç bunlara “aldırır” gibi değildi.
Öyle yüksekten atıp tutmuyordu.
“Gelecekleri varsa görecekleri de var” gibi büyük ve iddialı laflar da etmedi.
Yazılarında ve TV’de bu gibi seslenişleri olmuştu ama sanırım toplum önündeki imajının gereğiydi.
Dostlar arasındaki sohbette “sade, sakin ve çelebiydi.”
İktidara yakın kalemlerden kendisi için “ezeriz” ya da AK Partili bir milletvekiline ait olduğu öne sürülen ses kaydındaki “Kabahat bizde, zamanında dayak atmalıydık” gibi ifadelere rağmen “endişe” izlenimi vermedi.
Tehditleri “iplemiyordu” ama bunu söylemle ya da beden diliyle şova, kahramanlık gösterisine dönüştürmedi.
Belki de “kuru gürültü” diye algılıyordu.
Gene de “tehlike” için uyarmıştım.
Bu uyarıyı yaparken ona söylemedim ama “İlhami Soysal” olayını aklımdan geçiriyordum.
Anlatayım:
..........................
İlhami Soysal 1960’lı yıllarda esaslı muhalefet yapan AKŞAM gazetesinin Ankara Temsilcisi’ydi.
Birinci sayfadaki köşesinde iktidara ve darbe heveslilerine kök söktüren “Her gün okunmazsa olmaz” yazılarıyla ünlüydü.
Bir gün AKŞAM’ın Ankara bürosuna geldiğinde çalışanlar şok geçirdi.
O görkemli cüssesiyle İlhami Abi zor ayakta duruyordu.
Ayaklarını sürükleyerek birkaç adım attı ve yere yığıldı.
Hiç tanımadığı kişiler tarafından bir otomobile zorla sokulmuştu.
Adamlar onu yumruklamaya başlamıştı.
Eskişehir yolunda bir hayli ilerlemişler ve sürekli dövmüşlerdi.
Sonra da yolun kenarına atmışlardı.
Soysal son gücünü de kullanarak bir araçtan yardım istemiş, gazeteye kadar gelebilmişti.
Hastaneye götürülürken onu görenlere göre yüzü gözü tanınmaz haldeymiş.
Olayı devletin güvenlik örgütleri değil ama AKŞAM’da çalışan gazeteciler aydınlattı.
Dayağın sebebi, onlara göre “dönemin dişli komutanı Orgeneral Cemal Tural hakkında yazdığı sert yazılardı.”
Gene bu iddiaya göre “uygulanan zalim şiddet ise Salih Raci Tekin adlı bir Albay’dı.” (Ergenekon sürecinin başlamasına neden olan Em. Binbaşı Muzaffer Tekin’in babası.)
İzler sürülemesin diye Salih Raci Tekin ise alelacele Kıbrıs’taki silahlı kuvvetlerimize atanmıştı.
.........................
Demem o ki “gazetecilere saldırılar öyle birkaç fevrinin öfkesi ve tepkisi ile geçiştirilemeyecek kadar ciddi ve organize olabiliyor.”
Ahmet Hakan’a yürekten kınadığım bu saldırının da beslendiği kökler elbette zamanla ortaya çıkacaktır.
Ve o köklerin beslediği şiddet psikolojisi Ahmet Hakan’ı hedef almanın yanı sıra, fikirlerinde, yazılarında, söylemlerinde özgür diğer gazetecilere de gözdağıdır.
Ahmet Hakan’a “Geçmiş olsun” diyor “şifa” diliyor, “Kalemine de sağlık” diye sesleniyorum.
Ahmet Hakan’ın yazılarına, fikirlerine katılan olur, katılmayan da...
Fakat...
Demokrasilerde sizinle aynı fikirde olmayanlara da saygı göstermek, ifade özgürlüğüne saygı duymak esastır.
Aksi halde...
Ona atılan yumruklar, özgür basına da şiddettir.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025