Türkiyeyi ziyaret eden Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esadın oturduğu koltuğun ilk sahibidir. Başşar Esadın Türk gazetecileriyle konuşmasında satır aralarına gizlense de hala "Hatay sorunu" söylemini, altını çizercesine tekrarlaması bağlamında gerçeklerin izlerini sürelim. Suriyenin ilk Cumhurbaşkanı, Mekteb -i Sultani (Galatasaray) ve Mekteb - i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) mezunu, yakışıklı, şık ve aydın bir Türk diplomatı olan Suphi Bereketti. Elinde, altın saplı incecik bastonu ile Beyoğlunun ilgi çeken seçkin gençlerindendi. (İstanbulda çok kalpler çaldığı söylenir. G.C.) Bereket, Türkiyenin yetiştirdiği en değerli diplomat ve devlet adamlarından eski Dışişleri Bakanı Büyükelçi Vahit Halefoğlunun eşi Zehra Halefoğlunun babasıdır. Milli Mücadele yıllarıdır. Atatürk, 1921de Fransızlarla Ankara Antlaşmasını imzalar. Suriyede bir federatif devlet kurulacaktır. Halkının çoğunluğu Türk olan Hatay da otonom (muhtar) devlet olarak içinde yer alacaktır. Bu anlaşmanın (belki de bir garantisi olarak... G.C.) Federal Devletin Başkanlığına Suphi Bereket getirilir. 1908 Meclisinde Halep Mebusu Rıfat Bereketin oğlu Suphi Bey, işgalci Fransaya karşı direniş örgütünde de çarpıştığı için Suriyeliler tarafından kabul görür.Yani Beşşarın koltuğunun DNAsında Atatürk ve bir Türk olan Suphi Bereket var.Suphi Bey, Arapça bilmediği için Suriye Parlamentosunda Türkçe konuşurdu. Milletvekillerine de "Hepiniz Türkçe biliyorsunuz. Çoğunuz İstanbul Mülkiye mektebinden mezun yerel idareciler" diye seslenmişti.Suphi Bereket 3 yıl Cumhurbaşkanlığı, 10 yıl da Parlamento Başkanlığı yaptı. 1938de, ailesini alıp artık Türkiyeye geçeceği belli olan Hataya göçtü. İstanbulda öldü. Atatürkle başlar Atatürk, Suriyenin, Hatayı yutma hazırlığını hisseder. Fransızlara Hatayı ben vermiştim, ben alırım" mesajını iletir.Hitler ve Mussolini tehlikesi yükselirken Avrupa, Türkiyeyi karşısına alamaz diye düşünmüştür. Haklı çıkmıştır. Fransızlarla anlaşır. Önce eski bacanağı diplomat Cevat Açıkalın, Orgeneral Asım Gündüz ve Albay Fevzi Mengüçten oluşan bir heyeti Hataya gönderir. Onlar gereken ortamı hazırladıktan sonra Cemiyet - i Akvam (Birleşmiş Milletlerin babası. G.C.) gözetiminde plebisit yapılır. Halk, Suriyeden bağımsız Hatay devleti ister.5O milletvekilinden oluşan bir parlamento kurulur. Cumhurbaşkanlığına ise Atatürkün 1918de Halepte tanıştığı, sonraları Hatay - Kürtdağı ve havalisi Kuvayı Milliye güçlerinin başında çarpışan Tayfur Sökmen getirilir. (Tayfur Bey bir önceki TBMMnin en zorlu oturumlarını ustalıkla yöneten milletvekili Murat Sökmenoğlunun babasıdır. G.C.)Kısa süre sonra Suriye, - güya ekonomik ambargoyla çökertmek için - yeni Hatay sınırlarını kapatır. "Vizesiz insan, gümrüksüz mal geçemez" açıklamasını yapar.Bu en büyük diplomatik ve hukuksal hatası olur.Çünkü vize ve gümrük istemek, Hatayın bağımsız devlet olduğunun resmen kabulü ve ilanı demektir.Atatürk ile Tayfur Sökmen anlaşırlar.Düğmeye basılır. Süreç işlemeye başlar.Hatay Parlamentosu 29 Haziran 1939da, Türkiyeye katılma kararını alır. TBMM de 23 Haziran 1939da Hatayı TCnin ili olarak kabul kararını alır. Ne yazık ki Atatürk dahice satrancının bu "mat" hamlesini görememiş, 9 ay önce göçmüştür.İşte Sayın Beşşara bir DNA ve bir de tarih gerçeği... Bunlar iyi bilinirse, Türkiye - Suriye için gelecek projeleri geçmişin gölgelerinden arınır. Beşşara "hoş geldin" diyoruz. g.civaoglu@milliyet.com.tr Ben verdim, ben alırım