Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ardından ilave etti:"Ne yapalım oralarda işler böyle. Kadınlar için pozitif ayrımcılık var. Ben de bunun çok doğru olduğuna inanıyorum. Seçilemezsem çizgim belli. Türkiye'de çalışmalarımı sürdürürüm."İsviçre'deki pozitif ayrımcılık New York için Kemal Derviş'e şans verdi.Derviş, Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcılığı statüsünde olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) başkanlığına seçildi.Küresel değerlerin, kadın erkek eşitliğine dayandırılmasını ben de yürekten desteklerim. Keşke Türkiye'de de böylesine bilinçli ve kararlı bir pozitif ayrımcılık uygulansa.TBMM'de milletvekillerinin sadece yüzde 4'ünün kadın olması, tüm Türkiye'deki taşınmazların sadece yüzde 7,8'inin kadınlara ait olması çok acı.İspanya'nın son hükümetinde başbakanın kesin tavrıyla bakanların yarısı kadın.TC Hükümeti'nin bakanları arasında ise sadece bir tek kadın var. Onun da görevi, kadın ve aileden sorumlu bakan. Yani Türkiye'nin yönetiminde bütün boyutlar kadınların bakan olmasına kapalı. Sadece kadın ve aile ortak paydası.Kadını evden çıkartıp bakan yapıyor. Ona "sorumluluğun senin cinsin ve evin" mesajını vermek üzücü.Atatürk, kadına seçim hakkını öngörürken, şöyle bir gerekçe öne sürmüştü:"Türkiye, çağdaş uygarlığa erişmek ve çağdaş uygarlıkla yarışmak mücadelesi veriyor. Nüfusunun yarısı, yani, kadınları evlerine kapatılmış ve dışlanmış bir Türkiye, nüfusunun tamamıyla mücadele edenlerle nasıl yarışır? Kadınlarımıza, üretimin bütün alanlarında çalışacak, üstün hizmet verecek eğitimi vermeliyiz. Topyekûn yarışmalıyız."Sözcüklerde bazı farklar olabilir, ama mesaj bu.Atatürk'ün bu öngörüsüyle ve kararlılığıyla Türkiye'de kadın, toplum yaşamının her alanında en ileri noktalarda yer aldı.Atatürk döneminin meclislerinde kadın milletvekili oranı bugünden yüksekti.Kemal Derviş'in BM'de pozitif ayrımcılığı kendi aleyhine işleme olasılığına karşın -gene de- desteklemesi işte bunları düşündürdü.Öte yandan... Derviş'in bu denli küresel önemde bir görevi alması, kişisel başarı pırıltısı açısından da sorgulanmalı.Derviş, büyük kutlamalarla, törenlerle katıldığı CHP'de adeta kenara itilmişti.CHP onu, değerlendiremedi. CHP doruklarında, "Derviş kompleksi" yaşandı.Derviş, Türkiye'ye hizmet etmek istiyordu. AB ile ilişkilerde çok etkin bir "başmüzakereci" olabilirdi. Onun üzerinde, içeride ve dışarıda mutabakat vardı ama hükümet de onu değerlendiremedi.Eski Demokrat Parti döneminde, Bayar-Menderes-Zorlu üçgeninin Kıbrıs müzakereleri için CHP'li Prof. Nihat Erim'den yararlanmış olduğu örneği, bir türlü algılanamadı."Derviş kompleksi" orada da Türkiye'nin önünü kesti.Derviş'in BM'de Genel Sekreter Yardımcılığı statüsünü taşıyan bu başkanlığı alışı, aslında Türkiye'deki kafalara da bir yanıttır.Geçelim... Derviş'in ötesindeki boyutlara bakalım. Bu seçim Türkiye'nin de büyük şansıdır. Türkiye diplomasisi, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün hiç alakasız gibi görünen ülkelere ziyaretleri ile odaklandığı hedef, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini Türkiye'nin almasıdır. Derviş'in bu yeni görevi, o hedefe varılmasında küresel kulis için mükemmel bir şanstır.Tabii yararlanmak istenirse...Gene "Derviş kompleksi" devreye girip, akıl oyunlarına kontak yaptırmazsa... g.civaoglu@milliyet.com.tr Kemal Derviş telefonda şöyle diyordu: "New York ve İsviçre merkezlerine ikişer aday kaldık; birer kadın, birer erkek aday... Eğer İsviçre'deki adaylardan erkek olanı seçilirse, New York'ta kesinlikle kadın aday seçilir."