Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Akmerkez'in "ıssız" galerilerinde volta atarken kendimle barışıktım. TV'lerden kampanyalarına katkı istemişlerdi: "Terör tehdidinden yılmayalım. Sinmeyelim. Konserlere, maça, sinemaya, alışveriş merkezlerine gidelim. Meydanlara çıkalım. Sokaklarda yürüyelim..."
Bu çağrı o günkü gazetelerde yayımlanan - "Polisten, Akmerkez güvenlik sorumlularına canlı bomba uyarısı" haberleri üzerine yapılmaktaydı. Ben de "Yaşam sevinci, bilinci ve yürekliliği, ölüm kültürünü ve tehdidini aşmalı" demiştim.
Lafta kalmamalıydım.
Akmerkez'e gittim. Bomboş galerilerinde gezindim. Vitrinlere baktım. Dükkanlarda lafladım. Kahvelerini içtim.
Fatih Altaylı da aynı duygularla gitmiş Akmerkez'e...
Şu satırları yazarken, CNN'de Mehmet Ali Birand'ın, Akmerkez'den canlı yayını sürüyor.
Baktım... Akmerkez'den insan manzaraları - neredeyse - eskisi gibi...
.....
11 Eylül'de El Kaide saldırılarından sonra New York Belediye Başkanı Rudolf Gulliani de halka "Çıkın evlerinizden... Sokağa çıkın, dansa gidin, lokantaya, alışverişe, sinemaya, tiyatroya, konsere, maça gidin. Teröre teslim olmayın" diye sesleniyordu.
....
Türkiye'de devletin tavrı ise genelde gecikiyor.
İlk sinagog saldırılarından ancak iki gün sonra Ankara'dan ses gelmişti.
Polisin, Akmerkez güvenlik birimlerine saldırı olabilir, önlem alın uyarı yazısı medyada yayımlandıktan ve Akmerkez çöle döndükten sonra da suskunluk yaşandı. Ancak iki gün sonra İstanbul Valisi, basın toplantısı yaparak güvence verebildi.
Teröristleri yakalamaktaki etkinlik psikolojik etkinlikle tamamlanmalıdır.

Oysa, daha haberlerin yayımlandığı sabah Vali Bey Akmerkez'e gidebilirdi. Yılbaşı için bir kravat, bir gömlek bakmak bahanesiyle dükkanları gezebilirdi. Aynı şeyi hükümetin bir iki bakanı yapabilirdi.
Sözgelişi - acaba tehlikeli olur mu düşüncesiyle kimilerinin gitmediği - tarihi Markiz'in açılışında rastladığım Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Akmerkez'de de görünebilirdi.
Başbakan'ın, İçişleri Bakanı'nın, Vali'nin eşleri, yetişkin çocukları da Akmerkez'e gidip alışveriş yapsalardı topluma örnek olurlardı.
Güven mesajını, bu simgesel tavırlar vurgulardı.
Akmerkez, bu hadisede, suyun ortasına atılmış taşın, merkezdeki ilk rahatsızlık halkasıdır.
Dairelerin dışa doğru dalga dalga genişleme potansiyel tehlikesi de görülmeli.
Kuşkular, kaygılar, yılgınlık diğer alışveriş merkezlerine, caddelere, sinema, tiyatro, konser salonlarına, stadyumlara, spor salonlarına yayılabilir.
Ekonomi için ciddi tehdittir.

New York Times'ın yazarı Thomas Friedman, İstanbul'un, hatta dünyanın en güzel otellerinden birinde kaldı geçen hafta.
Ziyaretine giden bir gazeteci dosta dehşet içinde şöyle demiş: "Kahvaltı salonunda tek yabancı olduğumu gördüm. Görevlilere nedenini sordum. 'Otelimizdeki tek yabancı sizsiniz' cevabını aldım. Oysa, İstanbul'daki son canlı bomba saldırıları öncesi, mart ayına kadar otel rezervasyonu yüzde 100 doluymuş. Kral dairesi bile satılmış. Şimdi ise hepsi iptal."
İşte terörün artçı sarsıntıları...
Eğer, istihbarat yeterince çalışmazsa... Önlemler zamanında alınmazsa... Allah korusun yeni terör saldırıları yaşanırsa, bu kez ekonominin dışa açılan pencereleri de kapanmaya başlayabilir. Turizmden sonra Türkiye'nin ihracat pazarları da alarm verebilir. ABD'nin bile istihbarat ve önlem aczine düştüğü şu belirsizlikler sürecinde, Türk polisinin büyük bir saldırıyı ıskalaması olasıdır.
O nedenle her şeyi polisten beklememek, tehdidi ve saldırıları ulusça göğüslemek gerek.
Ama... İnsanlarımızın oluşturacağı canlı dalgakıranın en önünde de ülkeyi yönetenler yer almalı.
Kendileri, aileleri, çocukları, korumaların arasından çıkıp böyle duyarlı mekanlarda görünmeliler.
Güneydoğuda çatışmaların en yoğun olduğu yıllarda halk soruyordu: "Oraya neden halk çocukları gönderiliyor... Neden devlet kodamanlarından birinin bile oğlu jandarma komandosu olarak dağlarda çarpışmıyor?"
Haksızlık mıydı bu sorgulama?