Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Bir dizi "zihni sinir" görüş...Ben "Ekonomi inişe geçerse AKP de yokuş aşağıya kaymaya başlar" diyorum."Türkiye ekonomisi iyi, AKP inişte olamaz." Ne yazık ki böyle...AKP tek başına iktidar olduğunda dibe vurmuş ve Kemal Derviş tarafından zaten sağlıklı bir tırmanışa geçmiş olan Türkiye ekonomisini teslim almıştı.Derviş'in yol haritasında yürüdü.Kabul etmek gerekir ki, "iyi" sürdürdü.Böyle hızlı bir tırmanışta "Derviş'in çizdiği rotada, dümeni sağlam tutmasının" yanı sıra, küresel rüzgârlarla da "yelkenlerini doldurmuş olması" önemli faktördür.Son yıllarda aritmetik diziyle sürekli katlanan "küresel sermaye" kendine mecra ararken, Türkiye'ye de aktı.Türkiye'nin hak ettiğinin hayli gerisinde bile olsa, önemli bir katkıydı.Aksi halde böyle faraş gibi cari açık veren ekonomi nasıl sürdürülürdü?AB'ye tam üyelik yolunun açıldığı izlenimi de yabancı sermaye akışında "yeşil ışık" tı.Son seçimlerde AKP'nin aldığı yüzde 46.5 oy için bir dizi bahane ya da gerekçe söylenebilir ama bunlar kenar süslemesidir.Asıl olan, ekonomide aldığı sonuçlardır. 3-5 kişi bir araya geldiğinde "AKP ne zaman inişe geçer, iktidardan ne zaman düşer?" sorusunun cevabı tartışılıyor. Şimdi "küresel rüzgârlar" yön değiştirdi.Dünya, büyük bir krizin işaretleriyle titreşimde...Önümüzdeki aylarda uluslararası dev şirketler, bankalar 2007 bilançolarını açıklarken, gerçek zararlar da ortaya döküldüğünde asıl deprem yaşanacak.Yani çok yaklaştı. Bu birincisi...Öte yandan... Derviş'in yol haritasıyla Türkiye, 2000'li yılların başında çizilmiş hedefe vardı.Yeni bir yol haritasına ihtiyaç var. AKP bunu üretebilmiş değil. Bu da ikincisi...Ve... "Türkiye'nin AB'ye tam üye olacağı" izlenimleriyle hareketlenen yabancı sermaye artık "yeşil ışık" yanmadığını da görüyor.Bu durumda, önceki yıllardaki "3 artının, 3 eksiye dönüştüğü" söylenebilir.AKP sınavda.Fırtına patladığında ekonomiyi batırmadan sakin sulara götürebilirse bile gene de oy kaybeder ama ayakta, hatta iktidarda kalabilir. 70 milyar doları bulan rezervi ve başta Merkez Bankası bağımsızlığı olmak üzere kurumsal yapı ise, AKP'nin -iyi dümen tutarsa- yardımcısı olabileceği iki fırtına yelkenidir.Her krizde, beceremeyen hükümetler düşüyor ama 1-2 dönem sonra iktidar olabiliyor.Şirketler, bankalar 6 aydan sonra yeniden eski değerlerini kazanıyor, hatta 2'ye katlanıyorlar. CEO'lar da görevlerini yitiriyorlar fakat "çift kat kaymaklı ekmek kadayıfı" tazminatlar alarak, keyifli bir emeklilik yaşamına geçiyorlar ya da bir başka kuruluşun CEO'su oluyorlar.Bedeli gene halklar ödüyor. ARTILARDAN EKSİLERE... CEM VE MUMCU Dün İsmail Cem'in 1. ve Uğur Mumcu'nun da 15. ölüm yıldönümleriydi.Hazin bir kesişme.Cem, TRT Genel Müdürü'yken Uğur Mumcu'yla tanışmıştı. Çok yakın dost olmuşlardı.Daha sonraki yıllarda da bu dostluk sürdü.Farklı yıllarda fakat aynı gün yaşama veda edecekleri akıllarından mı geçerdi?..Dün masamın üzerinde, Can Dündar'ın "Ben böyle veda etmeliyim" adlı kitabını buldum.Can sormuş, Cem cevaplamış. Bir "nehir söyleşi" kitabı.GÜNEŞ gazetesini kurarken en yakınımdaki çalışma arkadaşım İsmail Cem'di. Karlarla kaplı bir dağ oteline kapanmıştık. Her gün saatlerce konuşuyor, tartışıyor, " GÜNEŞ"i doğuruyorduk. Cem o günleri ve sonrasını da kitaba yansıtmış:Hakkımda, Can'a ne de güzel şeyler söylemiş.Cem, yaşamım boyunca "arkadaşım" diyebildiklerim arasında en gerçek, en dürüst, en dost, kafasına ve kalbine en güvendiklerimden biridir.Uğur Mumcu da hukuk fakültesinden arkadaşım. Türkiye'nin en iyi gazetecilerinden biriydi. Müthiş bir yürek ve beyindi.Ona kıyan eller kırılamadı. Tam tersine, çoğaldı.Ne yazık... gunericivaoglu@milliyet.com.tr