Bugün Son örneği de şu olabilir...Anayasa değişiklikleri, uzun süredir Çankaya Köşkü'ndeydi. Cumhurbaşkanından onay imzası bir türlü çıkmıyordu.Gül'ün imzayı atması, gündemdeki bütün haberlerin üstüne çıkacaktı. Sadece bu konu tartışılacaktı. Yazılacaktı-çizilecekti.Fakat... Ne ilginçtir ki, TSK'nın Irak'a sınır ötesi kara harekâtını yaptığı günün akşamı, Cumhurbaşkanı Gül de Anayasa değişikliklerini onayladı.Böylece gündem doruğu ikiye bölünmüş oldu.Hatta... Bu imzanın zaten atılacağı tahmin edildiği için Köşk'ten onay haberi, TSK'nın sınır ötesi kara harekâtının gölgesinde kaldı. Sadece iç politikada değil, dış basında da artık bu harekât ön planda olacak.ABD'nin, AB'nin ve diğer küresel seslerin kara harekâtı ekseninde yankıları yayımlanacak.Eğer bu örtüşme -bir başka olasılıkla- rastlantı değilse, AKP'nin "iletişim danışmanı" kimdir/kimlerdir, tanımak isterim. AKP'nin, toplum psikolojisi için ustalığını teslim etmek gerek. SÖYLEM DEĞİL, EYLEM Mehmetçiğe "gazan mübarek olsun" diyoruz.Irak'a kara harekâtının "nedenleri" ve olası "sonuçları" ile değerlendirmek için Deniz Bölükbaşı'nın "1 Mart Vakası" adlı kitabını, satırların altlarını çize çize iyi okumak gerek.Em . Büyükelçi Bölükbaşı, TBMM'den geçmeyen 1 Mart Tezkeresi'nin tüm süreci boyunca ABD ile görüşmelerde Türkiye'yi temsil eden heyetin başındaydı.ABD heyetine kök söktürmüştü.Hatta... Amerikalılar, zaman zaman toplantıyı terk ettiler, görüşmelere sık sık ara verildi... Kopmalar oldu.ABD tarafı, "Bölükbaşı'nın Türkiye Heyeti'nin başından alınmasını" şart koşmaya bile kalkıştı.Yani... Deniz Bölükbaşı , "Amerikanofil" takımından değildir."ABD Sevdalısı" olmak bir yana "ABD'nin belalısıydı." İşte bu, Bölükbaşı'nın anlatımıyla, ABD'nin II. Irak Savaşı'nı başlatması ve 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM reddi sürecinden bazı gerçekler:-ABD daha müzakerelerin ilk günlerinde "TSK'nın hiçbir şekilde Kuzey Irak'a geçmemesi" koşulunu dayatıyor. Ama buna karşılık ABD silahlı güçleri, özel kuvvetleri, istihbaratçıları Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a geçecektir.- Amerika, Kuzey Irak'taki muhalif Kürt peşmergelerini eğitecek, silahlandıracaktır.- TSK'nın bir şekilde Irak'a girmesi halinde ancak kendisine saldırırsa PKK'ya silah kullanacaktır.- ABD'nin Türkiye'de çeşitli üsleri olacaktır. Türkiye'nin 4 havaalanından yararlanacaktır. İncirlik ana üssünden ise hava harekâtı, istihbarat ve ikmal uçuşları yapılacaktır.Tabii... Bu dayatmalara, Türk tarafı geçit vermemiştir.Çok çetin geçen görüşmelerden, tartışmalardan, kopmalardan sonra sonuçta, 1 Mart Tezkeresi öncesi son noktası konulan anlaşma, Türkiye'nin bu savaş sonrasına ağırlık koyduğu bir metindi. İşte önemli maddelerden özetler ve satır araları...- Irak topraklarında TSK da bulunacak ve Irak'a girecek asker sayısı, ABD askerleri sayısıyla -hemen hemen - eşit olacaktır.- ABD, karşı karşıya gelmesi halinde PKK 'lıları vuracaktır. - Musul Kerkük -bir anlamda- TSK'nın da güvencesi olacaktır.- ABD'nin peşmergeye vereceği silahlar kayda geçecektir. Türk subayları da bu heyette bulunacaktır. Onurlu bir anlaşma Tezkere geçmiş olsaydı, "PKK , Kandil'i üs yapabilir miydi?" ABD'nin, peşmergelere dağıttığı silahlar , hatta ağır silahlar, füzeler , " PKK'nın eline geçebilir miydi?" PKK eskiden katırla ve tabanvayla intikal yaparken, " dört çeker ciplerle, kamyonetlerle dolaşabilir miydi?" Daha önce Türkiye'nin verdiği kırmızı pasaportla seyahat edebilen " Barzani, böyle yüksekten atıp tutabilir miydi?" Kerkük'ü başkent yapmaya hazırlanıyor olabilir miydi?Uzun bir aradan sonra TSK, büyük güçlerle yeniden Irak'ta.Bu önemlidir.Alacağı sonuçtan çok, verdiği mesajın altı çizilmelidir. Barzani'nin bütün babalanmalarına rağmen, işte TSK orada.PKK ve ona arka çıkanlar, bu psikolojik mesajı almış olmalıdır. Ama orta ve uzun vadede gene kaygılarım sürüyor. Şansın ıskalandığını düşünüyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr ISKALANAN ŞANS