Bugün "Ben de giderim" diyenler kadar, "Niye gidiyorsun?.. Kalırız mücadele ederiz" bayrağını taşıyanlar var.Ve... "Hangi partiyle, hangi liderle mücadele?" sorusuna tosluyor konuşmalar."Duvara karşı" durumu.Sorular art arda geliyor:- "Baykal'la mı?.. Bu suyu çekilmiş, kurumuş CHP'yle mi?.."- "AKP'nin alternatifi, hiç sol bir parti olabilir mi? Türkiye toplumunun yüzde 70'i sağa kaymışken bunu kim aklından geçirebilir?"- "Alternatif MHP mi dediniz? Olacak şey mi bu? DYP'den ya da ANAP'tan diriliş bekliyorsan, senin aklına şaşmazlar mı?"Peki ne olacak? Fazıl Say'ın "Kızımı da alır giderim" söyleminden sonra "gerekirse basıp gitmek" tartışmaları yoğunlaştı. Dillerde "Yeni bir parti kurulur, sağduyulu çoğunluk orada yerini alır" söylemi dolaşıyor.Türkiye'de siyaset lider eksenlidir.O halde yeni parti kiminle?Eski siyasetçiler arasında, Mehmet Haberal'ın adını telaffuz ediliyor.Türkiye'ye umut projesinde şansı olacağını hiç sanmıyorum.Buna karşılık son bütçe görüşmelerindeki performansıyla dikkat çeken İlhan Kesici DYP ya da ANAP'ta kalsaydı, parmaklar onu gösterirdi. Öyle bir isim olmalı ki, bir örgütlü güçle örtüşsün, bu coğrafyanın kılcal damarlarına kadar adı dolaşımda olsun.TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun da adı konuşulmakta.Erken gündeme gelmek, yıpranma/yıpratılma nedeni olmaz mı?Belki... Ama... "Çekip giderim" demeyenler arayışta... Sabah grubunda yaprak dökümü mü? Ali Kırca'nın Show TV'ye gitmesi bir yana, o grupta bazı dostlardan yarı şaka yarı ciddi dinlediğim bir slogan var:"Ya Taksim, ya ölüm." Kıbrıs için yıllar boyu mitinglerde atılan bu slogan, farklı mesaj için kullanılıyor.Sabah grubunun eski sahibi Turgay Ciner, yeni medya grubunu Taksim'de yaptırdığı büyük binada oluşturacak ya... O nedenle Sabah grubundaki arkadaşların bir kısmı arasında "Ya Taksim, ya ölüm" sloganı parola gibi...Grubun satılışından sonra bu slogan daha da yoğunlukla tedavülde... YA TAKSİM, YA ÖLÜM Kabadayı filmi, öngörüldüğü gibi müthiş gişe yaparak gösterime girdi.Yeni bir rekora koşuyor. YILMAZ GÜNEY'İN RAHLESİNDE Oyuncuları sinemanın yüz akları elbette...Filmin yönetmeni Ömer Vargı için de birkaç satır...30 yılı aşkın süredir tanırım.CEN Ajans'tan kopuşunu, kendi yapım şirketini kuruşunu anımsıyorum.Daha öncesi de var. Ömer Vargı ve abisi dostum Murat Vargı TED Ankara Koleji mezunudurlar.Babalarını çocuk yaşta yitirmişlerdi. Kolejde burslu okudular.Yani hayatı söke söke almayı, daha çocuk yaşlarda devlet bursuyla okudukları kolej yıllarından öğrenmişlerdi.Ömer, kolejden sonra ODTÜ'ye girdi. Optik mühendisliği okudu.Kolejde başladığı fotoğraf çekme sanatını üniversitede merceklerin mühendisi olmak üzere sürdürecekti.Sinema sevdasının ateşi ise yüreğine çoktan düşmüştü.Yaz tatillerinde Yılmaz Güney'in setlerine gider, ona ücretsiz asistanlık yapardı.Yaz tatillerinin bir diğer adresi de Şerif Gören'in setleriydi.Böylece ODTÜ'de tekniği ve teoriyi harmanlıyor, ustaların rahlesinde yönetmenliğini kıvama erdiriyordu.Reklam filmleri yapımcılığıyla profesyonel yaşamı devam etti.Pırıl pırıl işler çıkarıyordu ortaya...Ve sonra uzun metrajlı filmlere imza atmaya başladı.Yeşilçam zihniyetine, çağdaş kurumsal yapımcılık konseptini getirdi.Ve geliyoruz "Kabadayı"ya...Yavuz Turgul, kendi yazdığı senaryoyu ilk kez bir yönetmene bırakıyor.Bir ustadan diğer ustaya duyulan güvendir bu. gunericivaoglu@milliyet.com.tr