İlk bakışta gerçekten
düşündürücü ve
rahatsız edici bir durum.
Devlet, işçi, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarını
- para bulamadığı gerekçesiyle - bayram ertesi verecek.
Bir bayram avansı bile veremiyor.
Çok kötü anılar var.
Örneğin...
Abdülhamit döneminde devlet çoğu kez maaş ödeyemezdi.
1- 1,5 yıl maaşlar birikirdi.
1881'de
Abdülhamit'in ünlü
Muharrem Kararnamesi yayınlanmış
"devletin iflası" ilan edilmişti.
Sarayın isteği ile devletin gelirlerine,
İngiltere, Fransa, Avusturya, Belçika, Duyun - u Umumiye adı altında el koymuştu.
Duyun - u Umumiye, paranın tamamını topluyor, borç taksitlerini kestikten sonra
Osmanlı Hazinesi'ne küçük bir pay bırakıyordu.
Elbette
Duyun - u Umumiye ile
IMF anlaşması arasında hiç benzerlik kurulamaz.
Ama...
Gene de
IMF'yle anlaşmadan sonra
"para yok" gerekçesiyle, sayıları
4 milyona yakın işçi emeklisi, dul ve yetimin aylıklarının ertelenmesi... Bayram öncesi
20'şer milyon lira avansın bile ödenememiş olması geçmişin bu kabuslu anıları gölgesinde daha da kuşkuyla karşılanıyor.
Gerçeğin aynasında
Oysa...
Olayı serinkanlı değerlendirirsek hadise değil fakat tutum dramatik.
Şöyle ki...
Memur emeklileri, zaten her ayın ilk günü aylıklarını alırlar.
Bu ay da öyle oldu.
İşçi emeklilerine, dul ve yetimler ise aylıkları, her ayın
20'sinde ödenir.
Bu ay da
3 milyon 800 bin kişiye ödemeler,
21 - 22 - 23 tarihine bölünerek yapılıyor.
Üstelik...
Onlara ocak ayından bu yana yıllık enflasyon oranında zam yapılmakta.
Gerçi...
Memur maaşlarına göre çok düşük olan işçi kesimi aylıkları için enflasyon yüzdesi devede kulak ama gene de bir farklılık.
Yani...
Hadisede bir dram yok. Ödeme tarihleri normal.
Buna karşılık...
Tutum dramatik.
Eksi adalet
Çünkü...
Memur maaşları, ayın
15'inde veriliyor.
15'i tatil olduğu için ödemeler ayın 10'una alındı ve bir eşitsizlik ya da farklı vatandaş türü yaratıldı.
Oysa...
Ya memur maaşları da, işçi emeklisi, dul ve yetimleri gibi bayramdan sonraya bırakılırdı... Yahut kaynak yaratılırdı. Hem memur maaşları hem işçi emeklileri hem dul ve yetimlerinin aylıkları, bayramdan önce ödenirdi.
Eğer gerçekten kaynak yoksa, var olan kaynak avans olarak bu iki kesime birden adil oranlarda dağıtılırdı.
Maaş ve aylıkların geri kalan kısmı bayramdan sonra ödenirdi.
Şimdi yapılan ayrım, zaten kendilerini çok düşük aylıkları nedeniyle itilmiş gibi hisseden işçi emeklileri ve ailelerini kırmıştır.
Ayrıca...
Gölge
Onların hiç değilse
"20'şer milyon lira avans verin" yolundaki taleplerinin sadece
60 trilyon lira olmasına rağmen geri çevrilmesi, ekonominin üzerine bir gölge düşürmüştür.
"İşçisine 20 milyon bayram avansı bile ödeyemeyen ekonomi..."Böyle etiketler bir kez yapıştı mı kolay kolay kazınmaz.
"70 sente muhtacız" sözü,
1977'den bu yana neredeyse çeyrek yüzyıldır hala konuşuluyor.
600 trilyon liralık memur maaşını
5 gün önceye çekecek güçte bir
Türkiye, bunun üzerine
60 trilyon lirayı da rahat bulurdu. Bulamazsa, var olan kaynağı bütün kesimleri kucaklayan adalet ilkesi ile avans olarak dağıtırdı.
O nedenle...
Dram, yönetenlerin sağduyudan yeterince nasibini almamış tutumlarıdır.
Ve gene o nedenle, kimileri gibi
"helal olsun, bak popülizm yapmıyorlar" diyemiyoruz.
Devlet ve ekonomi yönetimi, bürokratlara bırakılmaz.
Siyasi iktidar, bürokratlardan yararlanır.
Bayram sevincini adaletle dağıtmak siyasi iktidarın sorumluluğudur.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr