Mümtaz Soysal öncülüğünde "DOST GRUBU", Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine ile görüştü.
Sonra da...
Senato Başkanı Rene Monory ile...
Hep "alıştığımız" diyebileceğimiz söylemler, gene tekrarlandı.
- Bizim taraf: "Hükümet olarak parlamento üzerinde yeterince ağırlık koymuyorsunuz. Bu yüzden Türkiye'nin layık olmadığı ve içine sindiremeyeceği kararlar alınabiliyor."
- Onlar: "Demokrasinin kuralları belli. Yürütme gücü, yani yönetim, Yasama gücü, yani parlamentonun üzerinde değildir. Parlamento bir karar almışsa, bunu engelleyemeyiz."
Görüntü olarak söylenen doğrudur.
Ama...
Parlamentoda çoğunluk kime ait?
Hükümet kendine ait Meclis çoğunluğunun güvenoyuyla ayakta durmuyor mu?
Bizim DURUM programına ABD'den sık sık profesörler gelir.
Bunların bazıları Beyaz Saray'ın hatta bizzat Başkan'ın Danışmanlığını yapmıştır.
Onlara, zaman zaman ABD Kongresi'nin ve senatosunun Türkiye 'ye karşı aldığı kararların kulisini sormuşuzdur.
Özel söyleşilerimizde, yemeklerde açılmışlardır.
Şöyle demişlerdir:
"Beyaz Saray, Türkiye için kongre ya da senatoda bir karar alınırken, - eğer, kendini çok sıkışmış ve zorunlu hissetmezse - ikinci sınıf adamlarını gönderir.
Kongre ve senato üzerinde pek de ağırlığı olmayan bu ikinci sınıf adamlar, göstermelik olarak - sözüm ona - lobi yaparlar.
'Aman yapmayın' falan diye güya Beyaz Saray adına karşı çıkarlar.
Fakat...
Kongrede ve Senato'da Beyaz Saray gerçekten bir karara, bir yasa girişimine karşı olsa kimlerin lobi yapmak için gönderildiği iyi bilinir.
Bu ikinci sınıf Beyaz Saray - boy'larına - kimse kulak asmaz.
Beyaz Saray da - karar alındıktan ya da yasa çıktıktan sonra - sizin büyükelçiliğinize 'Görüyorsunuz. Ne kadar gayret ettik, ama, sözümüzü geçiremedik' derler.
Bu bir oyundur.
Bütün sorun, Beyaz Saray'ın işi ciddiye alması ve gerektiği kadar ağırlık koymasıdır."
Prof.Mümtaz Soysal'ın Fransa'daki temaslarında dile getirdiği "Meclis'e ve senatoya hükümet olarak yeterince ağırlık koymuyorsunuz. Gerçekten isteseydiniz engellerdiniz" sözü, gerçekçidir.
Türkiye'nin "kuvvetler ayrılığı var. Biz Yasama Meclisi'ne söz geçiremeyiz" gibi söylemlerle uyutulamayacağı dile getirilmiştir.
İşin aslı...
24 Nisan'ı Ermeni Soykırım Günü olarak kabul eden yasanın, iktidardaki Sosyalist Parti'nin öncülüğünde hazırlanmış olduğudur.
Sonra...
Meclis'in - sağcılar ve merkezdekiler dahil - bütün gruplarına kabul ettirilmiştir.
Gerçi...
Sadece 29 oyla kabul edilmiş bulunuyor, ama, ortak bir öneri haline getirilmiştir.
Üstelik...
Bugünkü Fransa hükümetinin, seçim kampanyasında "Ermeni soykırımının kınanması" yer almıştı.
Yani...
Kimsenin kimseyi aldatamayacağı apaçık ortada.
Buna karşın...
Meclis'te kabul edilen yasanın Senato'da bir süre takılma olasılığı var.
Çünkü...
370 üyeli Senato'da, iktidardaki sosyalistlerin ve komünistlerin sayısı sadece 90.
O nedenle...
Başkan ve Komisyon Başkanları, merkezdeki partilerden oluşuyor.
Nitekim...
29 Haziran'da tatile girinceye kadar senatonun gündemine - çalışmalardaki sıkışıklık gerekçesiyle - bu yasanın görüşülmesini almadılar.
Senato sonbaharda açıldığında, gene, komisyonlarda ve Başkanlık Divanı'nda savsaklanabilir.
Ancak...
Bir kez gündeme girerse, kabul edilme olasılığı "yok" denilemez.
Çünkü...
Partilerin ortak önerisi olarak benimsenmiş.
Savsaklayabilecek olanlar Senato Başkanı ve Komisyon Yönetimleri...
Ayrıca...
Bu yasanın, hukuki hiçbir yaptırım değeri yok.
İç tüzük, Yasama Meclisi'ne - tavsiye kararı yetkisi - vermediği için zorunlu olarak yasa çıkarma yoluna gidilmiş.
Peki...
Nasıl uygulanacak, belli değil.
Meclis'te kabul edilen metnin, senato gündemine alınmayışı...
Senato'nun usül dehlizlerinde dolaştırılarak, unutturulma olasılığı... Ermeni Lobisi'ni tahrik edebilir.
Bu kez, sonuç almak için daha fazla asılabilirler.
Unutmamak gerekir ki...
ABD'de ve Avrupa'da çok güçlü, varlıklı işadamlarına dayanan Ermeni lobisi, dünyada en etkili örgütlerden biri.
Onları durdurmanın yolu; Avrupa'ya dayatmak kadar Ermenistan üzerinde etkili olmaktan geçiyor.
Erivan'ın Başkanlık Sarayı'na uzanan ana caddesinde bir heykel var.
Eskiden Stalin'in heykeli varmış... Onun yerini alan bir dev kadın heykeli.
Adı...
"Ermenistan Ana"
Bir bakıma "anayurt"
Çünkü...
Ermenistan nüfusunun çok daha fazlası (diaspora) dünyaya dağılmış durumda.
Ama...
Hepsinin gözleri Erivan'daki anada.
Ananın elinde kılıç var.
Ya kılıcı almak, ya da kılıca kılıç...
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr