Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Anayasa botoksla gerdirilmiş yüz gibi değiştiriliyor. Neresi kırışmışsa orası gerdiriliyor.
Sağı soluna... Aşağısı yukarısına benzemeyen bir görüntü çıkıyor ortaya.
Seçilme yaşını 25’e indiren Anayasa değişikliği girişimi de bunu düşündürmekte.
İlke olarak gerekli bir düzenleme.
Daha 1991 yılında, Partilerarası Uzlaşma Komitesi’nde kabul edilmişti.
Ama...
Tek başına değil.
Anayasa’yı demokratikleştirme paketinin içinde yer alıyordu.
Bütünün bir parçasıydı.

Eğer, Anayasa değişikliği ile parti içi demokrasi sağlanmamışsa... 25 yaşında seçilmek neyi değiştirir?
Genel başkan gene kalemi alacak eline... Her seçim yöresi için aday listesini keyfine göre düzenleyecek... Kendine yakın bulduklarını seçilecek sıralara koyacak... Kafasına göre bir grup oluşturacak...
Bu durumda 30 ve üstündeki adayların yanı sıra 25 ve yukarı yaş grubundan da listelere girenler olacak.
Fakat ortak özellikleri "başkanın adamları" olmaksa, bunun demokrasiye katkısı nedir?
Oysa Anayasa değişikliği paketinde, parti içi demokrasiyi sağlayacak değişiklikler de yer almakta.
Örneğin önseçim zorunluğu...
Böylece gençler, tabanda çalışarak, mücadele ederek, önseçim kazanarak listelerdeki yerlerini hakkıyla kazanacaklardı.
Lider lütfuyla gelmek önleniyordu.
Partilerde kan değişecekti.
Gençleşme ve dinamizm sağlanacaktı.
Çok sayıda genç nehir gibi siyasete akacaktı. Doğal olarak, seçilme yaşı indirimi, Anayasa değişikliği paketindeki parti içi demokrasiyi sağlayan bu maddeyle birlikte oylanmalıydı.
Oysa seçilme yaşını 21’e indiren Anayasa değişikliği hiç alakası olmayan orman arazilerinin özelleştirilmesini öngören Anayasa değişikliğine eşlendirilmiş.
İkisi arasında bağlantı yok.
Acaba, orman arazileri gibi duyarlı bir maddenin acısını sarmalamak için seçilme yaşında indirim maddesi mi seçildi?
Acı ilacın etrafını şekerlendirmek gibi bir farmakolojik işlem mi?
Kaçak yerleşime açılmış orman arazileri bu kuşkuyu derinleştiriyor.

Askeri dönemin izlerini taşıyan Anayasa’yı demokratikleştirme çalışmaları, 1980’li yılların sonunda tamamlanmıştı.
1991’den sonra partiler bir paket üzerinde uzlaşmışlardı.
Bu uzlaşma komisyonunun iki dönem başkanlığını yapan Hasan Korkmazcan mimari bütünlüğün oluşturulduğu mesajını verdi.
Anayasa’nın kamu ağırlıklı ekonomik yapısını küresel rekabete açan değişiklik... Enerji ve doğal kaynakların yabancı yatırımlar için düzenlenmesi... Yabancıların mülk alımı... Dengesiz, adaletsiz, verimsiz sosyal güvenlik sistemlerinin çağdaşlaşması... Sağlık reformunun tüm çarpıklık ve haksızlıklardan arındırılarak yapılması... Milletvekili dokunulmazlığının sadece siyasi alanla sınırlandırılması... Siyasi karara dönüşen Meclis soruşturmasında ilk incelemenin Yargıtay’a verilmesi... Yargı bağımsızlığını öngören değişiklikler... Bunlar Anayasa uzlaşma paketinde yer alan düzenlemelerin bazıları.
TBMM böyle bütüncül bir demokratik onarımla siyasete itibar ve demokrasiye soluk kazandırır. Oysa perakende düzenlemelerle, Anayasa, giderek çözdükçe karışan yumak haline geliyor. Değişikliğin 1 oyla takılması belki de hayırlı oldu.