Hükümetin ortaklarından DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un tavrı, "pişmiş aşa su katmak mı?"
Yoksa...
Cindoruk "aşın zaten pişmemiş olduğunu mu" gösterdi.
Perşembe gecesi Cindoruk, Mesut Yılmaz ile yemek yemiş.
O'na söylediklerinin bir bölümünü yansıtalım.
"- Nisan'da seçime - EVET.
Fakat...
- Bu hükümetin yerine bir seçim hükümetinin kurulmasına - HAYIR.
Zaten...
Deniz Bey'le görüşmeye giderken bana telefonla sordunuz.
Seçim hükümetinden sözetmediniz.
- Yurtdışındaki yurttaşlarımızın seçmen kütüğü sorununu - konuşmanızı söylemiştim.
- İki seçimin birlikte olmaması için formül aramalısınız - demiştim.
O kadar."
Bazı kelimeler farklı olabilir.
Ama...
Cindoruk'un Yılmaz'a, yemekte verdiği mesaj açık:
"Size seçim hükümeti için onayımı bildirmiş değildim."
Yani...
"Ocak'ta seçim hükümeti" formülü, daha başlangıçta Hükümetin içinden yaralandı, çelmelendi.
Bir de "Ocak'ta seçim hükümeti" formülüne dıştan engel olasılığı var.
"Çankaya ne der?" sorusu, ağırlıklı olarak gündemde.
Cindoruk'a göre; "Cumhurbaşkanı Demirel, kendisine ait Anayasal yetkileri kullanırken - empozelere, dayatmalara - son derece duyarlı.
Yedi ay sonra kurulacak bir hükümet için şimdiden kendisini ipotek altına koymaz.
Meclis iradesinin yerine geçecek - iki lider arasındaki uzlaşmayla - kendini bağlamaz."
Cindoruk'un başka gözlemleri de var.
Örneğin...
"- Ocak ayında Başbakanın kim olacağının saptanması için, Cumhurbaşkanı, liderlerle konuşacak.
- Hepsinin uzlaşacağı bir isim bulunacak.
- Seçim hükümetine katılacak partilerin bakan kontenjanları için görüşmeler ve uzlaşma süreci geçecek.
- Bir hükümet protokolü hazırlanacak.
- Hükümet programı yazılacak.
- Güvenoyu görüşmeleri ve güvenoyu...
Bütün bunlarla Şubat'ın ilk haftasına kadar zaman yitirilir.
Sonra gelecek hükümet, Nisan'da seçime kadar ne yapabilir?
- Genel Seçimlerin ortaya nasıl bir tablo koyacağı da belli değil.
- Belki hükümet bunalımı olur.
- Kurulursa, bu hükümet, Nisan'dan sonra da aylarca bitkisel hayat sürerek başta kalabilir.
- Cumhurbaşkanı, daha önce Erbakan ve Tansu Çiller'e göstermediği kolaylığı, bu kez Yılmaz ve Baykal'a tanırsa, kendisiyle çelişkiye düşer.
Taraflı gibi görünür.
Bütün bu sakıncaları elbette Sayın Demirel görmektedir.
Bugünden, yedi ay sonra kurulacak hükümet için, Meclis'i aşarak Yılmaz ve Baykal'la bir işbirliğine girmesi bana mümkün görünmüyor."
Cindoruk gibi CHP içinden de olumsuz sesler var.
Özellikle Gürkan, Karakaş, Oktay ve Sağlar'ın imzalarıyla, CHP Grup Başkanlığı'na "Genel Görüşme Önerisi" yapıldı.
Onlar da bazı sakıncalara işaret ediyorlar.
Birkaçını yansıtalım:
"- Seçimden sonra çıkacak tablodan birinci derecede sorumlu olarak CHP gösterilir.
Çünkü...
Seçimi bu kadar zorlayan CHP'dir.
- Erken Genel Seçim'le Yerel Seçim'in birleştirilmesi sakıncalıdır.
Seçmenlere Yerel Seçim'i görüp, Genel Seçim'de kullanacakları oyu yeniden düşünme şansı, mutlaka tanınmalıdır.
- Temsilde adaletle istikrarı birarada sağlayacak seçim sistemi...
Partilerin ittifak yapabilmeleri ve baraj konusu belirsizdir. - Sen şu seçim tarihini hele bir kabul et. Bunları ve aday belirleme yöntemlerini sonra düşünürüz - yanlış bir yaklaşımdır.
Ayrıca...
İki seçimin birleştirilmesinin sakıncalarını ve teknik zorluğunu, Yüksek Seçim Kurulu dile getirmiştir.
- Seçim hükümetinin Başbakanı için halka ya da Meclis'e dayatılmış bir isim yanlış olur.
- İki Genel Başkanın, Cumhurbaşkanı'nı çok tartışmalı bir sürecin içine çekmesi de doğru değildir.
Böyle olağandışı bir hükümet ve başbakan, güvenoyu alamazsa, rejim yeni ve ağır yaralar alır.
Eğer...
Bu hükümet, Türkiye'yi - partizanlığı nedeniyle - seçime götüremeyecekse, altı ay neden taşınacaktır?
Soruşturma komisyonları, her türlü politik pazarlık ve baskıdan uzak olarak yürütülmelidir."
Bu sözlerde doğruluk paylarının olmadığını, kimse söyleyemez.
Üstelik...
En bozuk saat bile, günde iki kez doğruyu gösterir.
Buradaki doğrular ise çok daha fazla.
Fakat...
Eğer, bir şeyin karşısında yer alınacaksa, daima söylenecek söz vardır.
Baykal da böyle diyor.
O'nun mantığını da kısaca yansıtalım...
Zaten çok dolanbaçlı değil.
"Meclis, en geç 20 gün sonra seçim kararı almış olacak.
Bu arada Sayın Yılmaz'la Sayın Cumhurbaşkanı'na çıkacağız.
Mesut Yılmaz - Sayın Cumhurbaşkanım, ben Aralık sonunda Başbakanlıktan istifa ediyorum. Bu kararımı şimdiden bilginize sunuyorum. İleride bunalım çıkmaması için hazırlıklı olmanız gereği, bu sunuşu yapmaktayım - diyecek.
Aralık sonunda istifa edecek.
Sayın Cumhurbaşkanı, istediği birine hükümet kurdurtur.
Hiçbir empozemiz olmayacak.
Kararını verir.
Dilerse...
Kuracağı hükümet, Anayasa'nın ona verdiği yetki gereğince, güvenoyu almayacak bir seçim hükümeti de olabilir."
Aşa su mu katıldı, yoksa, yeterince pişmemiş miydi?..
Göreceğiz.
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr