Türkiye’yi yataktan yönetmek mümkün mü?Atatürk bu sorunun cevabını şöyle vermiştir: "Fuat Paşa (Ali Fuat Cebesoy) bizde hiçbir şeyin yataktan yönetilemeyeceğini bilirsiniz.
İkinci Dünya Savaşı beni yataktan kımıldayamayacak bir durumda yakalayacak olursa memleketin hali ne olacaktır? Ben devlet işlerine müdahale edecek bir duruma gelmeliyim. Mutlaka işin başına geçmem gerek." (Avrupa Birliği’nin neresindeyiz? Metin Aydoğan, Kum Saati Yayınları sf. 89 ve "British Policy and Turkish Reforme Movement" F. E. BAİLEY, Cambridge 1942, ak, Stefanos Yerasimos, Belge yay. 7. Baskı, 2001 sf.55)
Atatürk kendisinin bile Türkiye’yi yataktan yönetemeyeceği görüşünde...
Yani, İstiklal Savaşı Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu...
Hilafeti kaldıran güç...
Ebedi şef..
Reformların önderi, milletin gözbebeği, bir kelimesi en yüksek irade sayılan Atatürk’ün "yataktan idare edemem" dediği Türkiye, iki ayı aşkın süredir yatak istiratlisi olan ve yatak istirahati - şimdilik - 20 gün daha uzatılan Başbakan Ecevit’e emanet!
Vahim yanlışı ortaya koymak ve karışmakta olan zihinleri netleştirmek için bu karşılaştırmayı ortaya koydum.
Apaçık bir soru:
Sayın Ecevit, Atatürk’ten daha üstün yeteneklere mi sahip?
Sayın Ecevit’in zihni melekeleri, belagati yukarıdaki satırlarda yansıyan Atatürk melekelerinden, belagatinden daha mı güçlü?
Kafası daha mı berrak?
Ekranlarda izlediğiniz Ecevit’i düşününüz.
Onun için duyduğununuz hüznü, acılarını paylaşırken inadına da duyduğunuz öfkeyi, eşine tepkilerinizi, Türkiye’ye, kendinize, çocuklarınızın geleceğine kahır yüklü umut erozyonunu bir kez daha yaşayınız.
Bu tevazuu... Hayır gerçekçiliği... Hayır bunların hepsi olan bilgeliği için Atatürk’e kalp kapakçıklarınızla alkışınızı duyar gibiyim.
Atatürk durumunun bilincindeydi.
Ecevit’in iyi niyetinden onu tanıdığım 40 yıla yakın süre boyunca bir kez bile kuşku duymadım. Ama gerçekçiliğine hep kuşku duydum.
Ecevit, iyi niyetli ve Türkiye’ye iyilik yapmak için orada kalması gerektiğine inanıyor. Ama gerçekçi değil.
"Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir" söylemini ah bir hatırlayabilse.
Bu zarif adam, üzerine yoğunlaşan hakaretlere, "git" söylemlerinin uğultu haline gelmesine layık mı?
Artık tepkilerin boşanan zembereğini, nezaket, protokol kuralları tutamıyor ki.
Financial Times’ın başyazısı Türkiye’ye tutulan bir ayna gibi.
"Görevini yürütmesi artık mümkün görünmeyen, koltukta oturmasına rağmen - ki onu bile yapamıyor - aslında iktidar olmayan Başbakan, istifa niyetini açıklamalıdır. Ortaklar bir isim için anlaşmalılar."
Yanlış mı?
Financial Times da bunalım yaratarak vurgun peşinde olan malum çevreden mi?
Malum köşe yazarlarından mı?
Financial Times satırları zaten bilinenin yeniden ilanı...
Ama o satırlarda üç gerçeğin altını çizmekte yarar var.
1- Bu başyazıdan sonra, hangi para kurumunda Türkiye’ye güven duyulur? Türkiye’ye nasıl para gelir?
2- Hükümet olmak, iktidar olmak değildir. Türkiye bir iktidar boşluğu sürecinin eşiğinde. Doğa gibi siyasette de boşluk olmaz. Doldurulur. Asıl bu şekilde sürdürmekte ısrar ederse kötü.
Firavunlar ölünce yakınları canlı canlı gömülürlermiş.
Ecevit firavun değil. Partisi, ortakları bunu görmeli.
Siyaseten gömülmeyi kader kabul etmemeliler.
3- Ecevit "ben çekilirsem kaos olur" söylemiyle kalmayı sürdüremez... "Benden sonrasını düzenleyip çekilmeliyim" diyebilmeli, gereğini yapmalıdır.
Çözüm hazır.
Yeter ki görebilsin.
Ondan bilgelik bekleniyor.