Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İKSV Müzik Festivali gecelerinde gözlerim merhum Nejat Eczacıbaşı’nı arar.
Küçük parmağında şövalye yüzüğü olan iri eliyle, beyaz büyük mendilini çıkararak yüzündeki terleri silerken hatırlarım onu.
Çift yırtmaçlı lacivert ceketi içinde hep şıktı.
Onur konuklarıyla ilgilenir, konserlere gelenlerden tanıdıklarının ellerini sıkar, hal hatır sorardı.
Gözleri mutluluktan parlardı.
Tatlı bir heyecan yansıtırdı.
O bir “dünya vatandaşı” entelektüeldi, ama “Türklüğünün” tadını çıkarırdı.
“Küresel düşün, yerel yap” insanlarındandı.
İstanbul festivallerinin kurucusuydu.
Sonrasını da harika sürdürdü.
Aya İri’ni Kilisesi’nde konserler de Nejat Bey’in inisiyatifidir.
Nejat Bey Kimya Mühendisliği okurken, keman eğitimini de tamamlamıştı.
Kendisi de sanatçıydı.
Aya İrini’de keman gurusu Shlomo Mintz’in müzik büyüsüne kaptırmıştım kendimi ve bunlar da “üçüncü gözüm” önünden akan anılardı.
Nejat Bey’i kaybettik.
Misyonu kardeşi -fotoğraf sanatçısı- Şakir Eczacıbaşı aldı.
Çıtayı daha da yükseltti.
İKSV’ye Tepebaşı’ndaki duvarları freskli o güzelim tarihi binasını Şakir Bey kazandırmıştı.
Ayazağa’-daki Kültür Merkezi girişimi ne yazık ki tamamla-namadı.
Büyük projeydi.
Shlomo Mintz’i bilmiyorum kaçıncı kez dinliyordum.
Örneğin bir yaz İsrail’de, dünyanın her yerinden üstün yetenekli genç keman öğrencilerine ders verdiği Kibbutz’daydık.
Üstünde şort, ayaklarında sandaletlerle çalı çırpıdan yapılmış sahnede çalıyordu.
Prof. Cihat Aşkın da keman dersi veren usta hocalardan biriydi.
Kolektif üretim çiftlikleri olan Kibbutz’lardan bu gittiğimizin özelliği “keman kültürüne yoğunlaşmış” olmasıydı.
Çiftiğin adı da “keman yayı” anlamına geliyordu.
O gün dünyanın -yaşayan- en iyi keman yapımcılarından Amnon Weinstein’in doğum yıldönümü de kutlanıyordu.
Kuru dallardan bir çitle çevrilmiş toprak zemin...
Çalı çırpı ile gölgelik yapılmış sahne.
Ve dünyanın “keman” yıldızları orada.
Nasıl da keyifli ve unutulmaz saatlerdi.
Gezi Parkı’nda böyle bir sadelik içinde keman konçertoları dinleyebilecek miyiz?
Aya İrini’ye dönelim...
Bu kez de Venedik Barok Orkestrası eşliğinde Mezzo-Sporano Magdelena Kozena’nın konserine... Sesiyle tüm notaları kutsuyordu adeta.
Keşke konserlerin hiçbirini kaçırmasak.
Bize bu “kültür ayrıcalığını” yaşatan başta Nejat Bey olmak üzere -ve her daraldığımızda eline değebildiğimiz Ayşe Bulutgil- ile tüm İKSV’cilere içten teşekkürler.

Haberin Devamı

BREZİLYA KALIP PARÇALIYOR
SOSYAL yapının siyaset kalıpları vardır.
Bunlardan biri de futboldur.
“Siyasi iktidarlar, yoksul ve özgürlükleri kısıtlanmış halktaki negatif birikimi, futbol stadyumlarında boşaltırlar.”
Halktaki tepkilerin negatif elektiriği stadyumların “paratoner” gibi çekeceği varsayılırdı.
“Hatta kadim Roma’da gladyatör dövüşlerini izlemek için halkı arenalara toplamak” da aynı amaçla izah edilmek istenmiştir.
Yani...
2000 yılı aşan bir sosyal politika kalıbı...
Brezilya’daki gösterilerle bu kalıp parçalanmakta.
Teori, çöküşte.
Halk, gençlik Brezilya’da düzenlenen “Konfederasyon Kupası” maçlarına karşı sokaklara meydanlara döküldü.
Bu turnuva ve olimpiyat oyunları altyapılarına harcamaları protesto ediyor.
Gösteriler haftalardır sürmekte.
“Samba”nın yanı sıra diğer tutkusu “futbol” olan Brezilya’dan böyle görüntüler inanılır gibi değil.
Sokağa dökülenler “yeni spor tesislerine devasa yatırımlar yerine bu para eğitime, sağlığa harcanmalı” diye haykırıyorlar.
10 yıl önce birisi Brezilya’nın bugünkü manzaralarını öngörmeye kalkışsaydı ona “deli gömleği” giydirilirdi.
Ama...
İşte “olmaz denen şey oluyor.”
Gezi gençliğini de anlamak için Brezilya’daki değişim yardımcı olabilir.
Parlamento’nun önüne 594 top koymuş gençler.
Gıcır gıcır toplar.
1188 maç yapılabilir o toplarla.
Toplarından vazgeçiyor ve parlamentonun önüne protesto için bırakıyorlar.
Rio sahilleri boyunca aralarında kızların da olduğu gençler 9’ar-10’ar kişilik çemberler kurarlar.
Futbol topunu çemberde ayakla, kafayla ve omuzla dolaştırırlar.
Kumsaldaki voleybol sahalarında, 2’şer kişilik takımlar halinde ayak, kafa ve omuz kullanarak futbol topuyla maç yapılır.
Servis atışları bile ayakladır.
O ülkede “futbol” en geniş iki tarikatten biridir.
İşte bu gençlik bütün büyük oyuncuların katıldığı futbol organizasyonunu protesto ediyor.
Toplarından vazgeçiyor.
Kalıpları kırıyorlar.
Elbette şiddeti, vandallığı onaylamıyorum. Ama “futbol başkaldırı” boyutuyla olay yeni nesil gençliği anlamak için bu önemli bir göstergedir.
“Gezi gençliğine” bir de bu mercekle bakmakta fayda var.