Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anavatan ile CHP arasında "ılık" esintiler var.
Dün, Baykal ve Yılmaz'ın birbirlerine mesajları, bunalımın giderek uzaklaştığı izlenimini veriyordu.
Önümüzdeki günlerde çok daha "sıcak çizgide" buluşmaları büyük olasılık.
O konuya dipten bazı ilginç dirsek temaslarını, daha sonraki satırlarda yansıtacağım.
Önce, düne dönelim...
Baykal, "11 ay seçim yok. Seçim hükümetini de şimdi konuşmuyoruz" dedi.
Peki...
23 Nisan'daki "başbaşa zirvedeki 3 sütundan biri" böylece yok mu sayılıyor?

Gerçekten...
Mesut Yılmaz ile Deniz Baykal'ın başbaşa görüşmelerinden sonra yapılan açıklamaya göre, üç konuda anlaşma olmuştu.
Deniz Baykal'ın söylemi ile "anlaşma üç sütun üzerinde" yükseliyordu:
"1. Haziran sonuna kadar CHP, bu hükümetin Meclis'e getireceği bütün temel yasaları kayıtsız şartsız destekleyecekti. Örneğin, Vergi Reformu ve İrtica İle Mücadele Yasaları...
2. 1999 yılının 28 Mart'ında Genel Seçimlerle birleştirilmiş Yerel Seçimler yapılacaktı. (Sonra bu tarih - bayram tatili nedeniyle - 18 Nisan'a kaydırıldı.)
3. Ekim'den itibaren bir seçim hükümetinin kurulması çalışmalarına başlanacaktı."
Bu hükümetin başına, Kaya Erdem ya da Hikmet Çetin gibi, Meclis Başkanlığı koltuğunda partizanlık dışı olduklarını kanıtlamış, saygın ve deneyimli isimler getirilebilirdi.
Bakanlar da, partizanlık profili düşük olan, aydın ve teknik politikacılardan veya parlamento dışındaki isimlerden oluşmalıydı.
Böylece...
Devlet imkanları, iktidar partileri tarafından muhalefet aleyhine kullanılamayacaktı.
Hazine olanakları, savrulmayacaktı.
Enflasyon, pompalanmayacaktı.
Haksız rekabet olmayacaktı.
Ancak...
Yılmaz ile Baykal arasında - daha önceki yazılarımdan birinde anlattığım gibi - Yılmaz'ın seçim hükümeti için ortaklarına danışma kaydı, yanlış anlaşılmıştı.

Peki - bu üç sütunun birinden bile vazgeçmem - diyen Baykal, "seçim hükümeti" konusunda geri adım mı atıyor?
Hayır...
Baykal'ın seçmenlerine, örgütüne, kamuoyuna verdiği mesaj "biz tutarlı politika yaparız. Zikzak çizmeyiz" diye özetlenebilir.
O nedenle...
Baykal, ileride mahçup olacağı bir geri adımı atmaz.
Fakat...
Bu koşulun, "hükümeti düşürebileceği... CHP'yi, DYP ve FP ile işbirliği içinde gösterebileceği" gibi riskleri de görmektedir.
O halde...
Hükümete sürdüreceği desteğin "seçim hükümeti sütunu"na bir formül bulmak gerekir.
İki tarafın kurmaylarının derinden dirsek temaslarında bulunan ilk formül şuydu:
"Yılmaz, bundan sonraki görüşmelerinde Baykal'a, - seçim hükümetinin ne zaman kurulacağı ve nasıl oluşacağı - konusunda tatmin edici bir söz verir.
Bir gizli protokol imzalanır."
- Zamanı gelinceye kadar - kesinlikle açıklanmaz.
İleride Baykal, seçim otobüslerine çıktığında "gene tutarlı politika yaptığını, ama Türkiye'nin yararları için bunu bir süre gizli tuttuğunu" söyleyebilir.

Bu formül, bize Doğu'lu milletvekili Kinyas Kartal ile o devrin Başbakanı Süleyman Demirel arasındaki konuşmayı hatırlattı.
Bir özel konuda Demirel, ona şöyle der:
"Kinyas Ağa, bu konuştuklarımızı sakın kimseye söylemeyesin.
Sadece aramızda kalsın."
Kinyas Ağa, şu cevabı verir:
"Sayın Başbakan, bir şey ki... Ben biliyim, sen biliyin, herkes biliyi..."
Böyle bir - sözüm ona gizli - "protokol" mümkünü yok gizli kalmazdı.
Yılmaz biliyi, Baykal biliyi, herkes biliyi...


Zaten...
O formül üzerinde fazla durulmadı.
Bir başka gerçek görüldü.
Eğer...
Seçim tarihi üzerinde anlaşma olmuşsa, zamanı geldiğinde CHP, istediği an hükümeti düşürebilir.
Cumhurbaşkanı'nın "havada ikmal" söylemiyle işaret edilen sakıncaya gelince...
Hükümet düştükten sonra 45 gün içinde, güvenoyu alan bir hükümet kurulamazsa, Cumhurbaşkanı, - güvenoyu alma gereği olmayan - seçim hükümetini kurdurtmak ve 3 ay içinde ülkeyi seçime götürmek zorundadır.
Bu bir Anayasa zorunluğudur.
45 gün + 3 ay, toplam 4.5 ay ediyor.
Yani...
Baykal'ın Yılmaz'a önerdiği seçim hükümeti süresi de zaten 4 - 5 ay...
Fark yok.
Sadece...
Başbaşa anlaşırlarsa, istedikleri tür bir hükümeti kurdurtma konusunda şansları olabilir.
Fakat...
Bundan ileri "yüksek ısıda yaklaşımlar" da var.
O konulara daha sonra değineceğiz.


Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr