Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Amerikalı diplomat şöyle yazıyor:
"2003 yılının başında Irak'ın Kürdistan Bölgesi fiili bağımsızlığının 12. yılına giriyordu; Bu bağımsızlıkta Peşmergelerin ve ABD ile Britanya'nın uçuşa yasak bölge uygulamasının payı büyüktü. Irak Kürtleri için son 12 yıl, bir altın çağdı. Kürtler tarihlerinde ilk kez, kendi kendilerini yönetiyorlardı.
.......
4000'e yakın köyü yeniden inşa ettiler. Bölgedeki okul sayısını 3 katına çıkardılar. 2 Yeni üniversite açtılar.
.....
Ancak, 2003'ün başında, ABD ile Irak arasında yaklaşan savaş, Kürtlerin başarılarının ellerinden alınması tehdidini doğrdu; buna kendi kendini yönetmek de dahildi. Erbil, Süleymaniye ve Duhok, Irak mevzilerinin menzilinde bulunduğu için, birçok Kürt, kimyasal saldırılardan korkuyordu. Savaş yaklaşırken bu kentler boşaltıldı.
.......
Siyasi bakımdan da Kürtlerin korkusu, daha büyük siyasi stratejik hesaplara kurban edilmekti. Şubatta, Bush yönetimi, Türkiye'ye, - Irak Kurdistan'ına binlerce asker gönderebilirsiniz - sözünü verdi; bunun karşılığında ABD'nin, 4. Zırhlı Tümeni, Türk topraklarından Kuzey Irak'a geçebilecekti. Harekatın bedeli, Kürdistan'ın bağımsızlığı olabilirdi.
.....
Belki de tarihlerinde ilk kez Kürtlerin şansı yaver gitti. Türkiye Parlamentosu, ABD birliklerinin kendi topraklarından geçmesini, az oy farkıyla reddetti; üstelik bunu ABD'nin öfkesini doruğa çıkaracak bir biçimde yaptı. Böylece ABD 4. Zırhlı Tümeni'nin rolünü, Kürt Peşmergeleri üstlendi ve çok az sayıda ABD özel gücüyle birlikte Kuzey Cephesi kuruldu.
........
Kürtler, Amerika'nın, Irak'taki halklar arasında en iyi dostu konumunu pekiştirmiş oldu.
Yanı sıra, Kerkük'ü ve tarihsel olarak Kürt toprağı bölgelerin hemen hepsinin kontrolünü ele geçirdiler.
Irak'ın ağır silahlarını da dağlara götürdüler.
.....
Kürdistan'da çok az askeri bulunan ABD'nin buralarda kontrolü artırma gücü neredeyse hiç yok.
Ve Irak'ın diğer bölgelerinde işler yolunda gitmezken, kimse kuzeyde yeni bir sorun yaratmak niyetinde değil."

Şu manzarada kimse ve hiçbir "sorumlu - yetkili" başını toprağa gömerek "devekuşu" rolünü oynamasın. Ortadoğu'da devekuşu olmaz. Net görüşlere, gerçekçi politikalara ihtiyaç var. Devletin temel politikalarını içeren "kırmızı kitap" belki, birinci tezkerenin Meclis'ten geçmesini gerektiriyordu ancak bu yapılamadı.
Yapılsaydı da, Kuzey Irak'ta, Türk güçleri silindir gibi geçmemeliydi. Oradaki insanlar da Türkiye'deki insanların, bizim akrabalarımızdır.
Öyle olmasaydı bile, Atatürk'ün "Yurtta ve dünyada barış" ilkesi, insani değerler ve uluslararası hukuk çerçevesi içinde kalmak esastır.
Ayrıca... Koşullar değişmiştir. Orada artık bir fiili Kürt yönetimi oluşumunu görmek ve gerçekçi olmak zorunluğu da vardır.
Üstelik 12 yıl boyunca bu oluşumu sağlayan taraflardan biri de en azından İncirlik'ten havalanan uçaklar nedeniyle Türkiye'dir. Kuzey Irak'taki Türk askerinin varlık gerekçesi ise Barzani ve Talabani'nin çağrılarıdır.
Uluslararası konjonktür de bu oluşumdan yana görünüyor. ABD faktörünün yanı sıra İsrail'in Kürt yöneticileriyle ilişkiler kurduğu ve yörede topraklar aldığı... İran, Suriye sınırlarına yakın topraklarda gözetleme üsleri için girişimleri ve projelerinden birinin Kerkük - Hayfa petrol boru hattı olduğu seziliyor, biliniyor.
O halde yeni koşulları değerlendirmek zamanıdır.
Kuzeydeki bu oluşumu, geride kalan 12 yıllık katkının üzerine çizik atarcasına itelemek mi doğru olandır... Yoksa bu oluşumla birlikte bölge geleceği projesinde ağabey işlevi mi?
Hem buradaki hem oradaki şahinler, iki tarafın da ırkçıları, elbette yangınlar çıkarmak çabasındalar. Gerilim rantları peşindedirler.
Geleneksel devlet stratejileri de farklı olabilir.
Ama sağduyu zamanıdır.
.............
Galbraith'in yazısının tam metni Radikal'de... S/8.