Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunun anlamı "belki" dir.Kadın "belki" demişse: anlamı "EVET"tir.Peki ya "EVET" demişse? Kadın "EVET" dememeli!Zaman zaman bu söylem, diplomatlar ve siyasetçilere de "referans" olarak kullanılır.Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın dün yabancı gazetecilere sıraladığı "HAYIR... HAYIR... HAYIR" beni düşündürdü.Acaba" mı diye... Kadın "HAYIR" diyorsa: Başbakan Erdoğanın "müzakerelerin ucunun açık olması" bağlamında "HAYIR" tavrını irdeleyelim...Müzakerenin doğasında zaten ucun açık olması vardır.Yoksa...Sonu belliyse, neden müzakere süreci olsun ki? Müzakere sürecinde tarafların anlaşmazlığa düşmeleri her aşamada mümkün. O zaman masadan kalkılır. "Ucu açık" kavramının anlamı budur. O halde "HAYIR" bir bakıma "belki" ya da "EVET" tir.Ama..."Ucu açık müzakere" 17 Aralık karar açıklamasında yer almamalı, satır aralarında kalmalıdır.Görünmemeli, fakat, bilinmelidir.Erdoğanın ikinci "HAYIR"ına gelince:Yani... Müzakerelerin açılması için "Kıbrısın Türkiye tarafından tanınması" koşulu olasılığına... Burada da galiba "HAYIR, belki, EVET" anlam geçirgenliği -gene- söz konusu.Bir devlet müzakere masasına karşı tarafı tanımadan nasıl oturur?Kıbrıs, AB kimlik kartı seri numarasındaki bir rakam gibidir. "O rakamı beğenmiyorum, çıkar" denemez. Özellikle son referandumdan sonra "büyük haksızlık" ama, "yaşamın gerçeği..." Bir şekilde o sorunu da aşmanın formülleri var.Ama...Bir süre sadece...Veto yetkisi olan bir Kıbrıs, masanın öte tarafında oturuyorsa, müzakereleri -oylama gerektiren- her aşamada dondurabilir.O nedenle "17 Aralık karar metninde Kıbrıs için bir koşulun yer alması" Kıbrıs Rum yönetiminin ve Yunanistanın işine gelmez. 17 Aralıkta ABnin dışında kalacağı bir konuma itilirse, artık bir daha Türkiyeyle hiçbir çözüme ulaşılamaz. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrısın, sürekli "korkusu" olarak kalır.Oysa...Türkiye bir kez müzakere sürecine sokulursa, Egede ve adada çözümler olası hale gelecektir. Ben 17 Aralık açıklamasında -Hollanda üzerinden kayıkçı kavgası yürütülüyorsa bile- Kıbrısı tanımak gibi bir koşulun yer alacağını hiç sanmıyorum. Üç "HAYIR"ın anatomisi Gelelim üçüncü "HAYIR"a... 17 Aralık açıklamasında "tam üyelik" alternatifi olarak "Türkiyeye özel statü" öngörülmesine, yukarıdaki satırlardan mantık süzerek yaklaşalım. Ucu açık görüşmelerin doğasında, "kopma" var mı?Var.O zaman kopma olduğunda taraflar şöyle diyebilirler: "Görüyoruz ki, bu koşullarda bütünleşemeyiz, ama birlikte bunca yol yürüdük... Bunca mesafe aldık... Hepsini tarihin çöplüğüne atacak değiliz ya...Birlikte ne yapabiliriz?Tam üyelikle bütünleşmeyelim ama kanka olalım..."Özel statü de bir tür "kanka" olmaktır.O halde bu "HAYIR" durumunda da "belki" ve "EVET" satır aralarında gizlidir.Bunu 17 Aralık karar metnine koymanın ne gereği var?Ancak, diğer üyelerin müzakere süreçlerinde koşul olarak yer almadığına göre, bunda da yer almaması aklın yolu olur. Bir ihtimal daha "Bütün bunlar iç politika figürleriyle, dış politika dansı yapmak. İç kamuoylarına mesaj vermek." AB gibi tarihin en büyük medeniyet projesine yakışmıyor."Küresel kalıcı barışı amaçlayan ve tarihin en büyük projesi olmak iddiasını taşıyan böyle bir büyüklüğe derin sular gerekir. İç politikanın küçük ayak oyunlarına çekmek balinanın sığ sulara vurması gibi yaşamsal hata olur... Uygarlıklar iklimini ve ekolojisini bozar..." g.civaoglu@milliyet.com.tr Son söz