Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BEYKOZ’da küçük bir Köln mahallesi kuruldu.
Yıllar önce Almanya’ya taşınmış “Almancı” Türk ailelerinin yanı sıra Helga ve Nina da orada yaşıyor...
“Gurbette Aşk” dizisinden bahsediyorum. Oyuncuları Wilma Elles ve Müge Boz bu haftaki Şeffaf Oda’nın konukları...
Müge Boz canlandırdığı Nina karakteriyle sanki gerçek yaşamdaki Wilma...
Müge anlatıyor:
“Nina, aslında Wilma... Nina İslam Bilimleri Fakültesi’nde okuyor, Wilma da gerçekte orayı okumuş. Biz sette konuşurken Wilma dedi ki ‘aslında sen, beni oynuyorsun. Ben de o bölümü okudum.’ Biz de o zaman fark ettik.”
Müge Boz’a Nina karakterine nasıl hazırlandığını soruyorum.
Şöyle yanıtlıyor:
“Bu role hazırlanırken önce Wilma’nın bütün TV röportajlarını izledim. Çünkü -nasıl konuşuyorlar- diye ondan öğrenmek istedim.”
Müge, 12 yaşına kadar bale yapmış. Mimar Sinan Konservatuar bölümünü de kazanmış ama hayatına balerin olarak devam etmek istemediğine karar vererek 18 yaşına kadar baleye dışarıdan devam etmiş.
Sonra sinema-televizyon, halkla ilişkiler, fotoğrafçılık eğitimleri...
Ritmik jimnastik, pilates ve daha birçok sporla uğraşıyor...

Haberin Devamı

Beykoz’da “Köln mahallesi...”

Wilma Elles, Müge Boz ve Özgün’le Portaxe’ın muhteşem Boğaz manzarasında keyifli/müzikli sohbet...

Caroline değilim, ona benziyorum
WİLMA oyunculuğa 4 yaşında başlamış.
Anlatıyor:
“Ben 4 yaşında ablalara bizim terasta tiyatro oyunu oynuyordum. Bütün masalları canlandırıyordum.”
Wilma sempatik ve esprili...
Sokakta nasıl karşılandığını soruyorum...
“Caroline diye bağırıyorlar... Bazen yanıma benim gibi sarışın, renkli gözlü kadınlar geliyor; ‘bizi sen sanıyorlar. Fotoğraf çektirmek istiyorlar. Biz de çektiriyoruz’ diyorlar. Bizzat tanıştığım 10 kadın var böyle. Sürekli Caroline olarak fotoğraf çektiren...”
Dizide Helga’yı canlandırıyor.
Sette, kendisini memleketinde gibi hissediyormuş.

Özgün’den “Dur Gitme”
ŞEFFAF Oda’nın diğer konuğu; başarılı sanatçı Özgün...
Özgün’ün, Türkiye’deki konserlerinin ötesinde Almanya’da özellikle Köln’de verdiği konserler büyük ilgi görüyor. Müziğe, Özgün 8-9 yaşlarında başlamış.
11 yaşında Hacettepe Konservatuar’ı kazanmış. Viyola bölümünden en yüksek ortalamayla mezun olmuş.
Sonra Sakarya Müzikoloji’de master...
Anlatıyor:
“Araştırma görevliliği yaptım konservatuvarda. 4 sene akademik senfoni orkestrasıyla çaldım. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda da sözleşmeli 3 sene çalışmışlığım var.”
Özgün’ün beni en çok etkileyen şarkısı “Dur gitme...” -Bu şarkıyı “gitmesin” diye eşine yapmış.-
Son zamanlarda dinlediğim en güzel şarkılardan...
“Kavga eden bir çift değiliz. Şeyi hesap ettim ya ilerde bir şey yapıp üzersem... Öncesinden bir hazır edeyim şarkıyı diye düşündüm” diyor.
Özgün’ün eşi de müzisyen, keman çalıyor.
Aşkları hep sürsün...

Haberin Devamı

Beykoz’da “Köln mahallesi...”

Beli tabancalı cesur kadın diplomatın sergisinden bir tablo.

TABANCALI DİPLOMAT KADIN

REYHAN Akant, Arnavutluk karıştığında Tirana’da başkonsolostu.
Türkiye onu, belinde tabancası, oradaki Türkleri kıyıdaki gemiye götürerek kurtaran “cesur diplomat kadın” olarak tanımıştı.
Reyhan Akant baba tarafından Halide Edip Adıvar’ın akrabası.
Kalemi güçlü.
Ayrıca fırçası da güçlü.
Üniversite yıllarından bu yana resim yapıyor.
Bir ara güney Fransa’da köy evine kapanıp uzun süre resim yaptı. Artık resme ve genel anlamda sanata odaklı bir yaşamı var.
“Hopper’in realizmi” ile “Caravage’in clair-obscur”u arasında kalan eserlerini “çok sanat, sanatı öldürür” görüşü ve “güzel ile gerçeğin” bileşimi oluşturuyor.
Nişantaşı-Teşvikiye Eksen Galeri’de açılan resim sergisini içtenlikle tavsiye ediyorum.

Haberin Devamı

Beykoz’da “Köln mahallesi...”

Özel viskilerin tadım ve koku notalarını yansıtan kişiye özel parfümler.

Beykoz’da “Köln mahallesi...”

Yemeğin lezzetini bastırmaması için viskiye uzun cam damlalıkla alkol seyreltme işlemi yapıldı.

VİSKİ PARFÜMÜ

YILLARDIR çok sayıda “tadıma” konuk oldum. Ama...
İlk kez özel viskilerin tadını ve koku notalarını esas alan kişiye özel parfümlerle karşılaştım.
İskoçya’nın “Speyside” bölgesindeki dünyaca ünlü malt viski markasının iki özel yeni ürününü tattık.
Şeri bekletilmiş meşe fıçılarda yıllandırılan çok özel viskiler... Marka elçisi Patsy Chiristie ilk tanıtımı yaptı.
Türkiye temsilcisi “gurme” Oğuz Türkkan da bir “viski” stund-up’çısı gibi ilginç bir anlatımla onu tamamladı.
Oğuz o yeni viski tatlarına uygun bir de menü hazırlamış.
Yemekte şarap değil viski içtik.
Aralarda sunulan “viski havuzunda zencefilli limon sorbenin” tadı damağımda.
Les Ottomans’ta Boğaz manzaralı bir lezzet şöleniydi.
“Yudumlanan viskilerin yüksek alkol oranı yemeklerin tadını bastırmasın diye, fotoğrafta görüldüğü gibi uzun cam damlalıklarla, alkol oranı hassas dengeyle düşürüldü.”
Yemek öncesi viski içenlerin “yemekte değiştirmeyeyim, viskiyle devam edeyim” tercihleri malum.
Onların “lezzet dengesi” bağlamında bu damlalıkla “alkol seyreltme” işlemine kulak vermelerinde fayda var.

Beykoz’da “Köln mahallesi...”

Atiye Nublu’daki konserinde babasının “Ya Habibi” şarkısını gözleri dolarak söyledi.

ATİYE’YE BABASINDAN ŞARKI

ATİYE, bizim TV programında babasından bahsederken ağlamıştı.
“Babasının onlar için hangi fedakarlıklarla çalıştığını” anlatışını ve gözlerinden yanaklarına yuvarlanan damlaları hatırlıyorum.
Karaköy’de butik salon Nublu’da güzel bir konser verdi.
Babasıyla yan yana izliyorduk.
Bir ara bulunduğumuz yere döndü, babasının kendisi için yazdığı “Ya Habibi”yi gene duygu yüklü söylediğinde bu kez gözleri buğulanan babasıydı. Atiye’nin caz soundlarıyla yorumladığı şarkıları gerçekten keyif verdi.