Bugün Yıllar önce komşu ve dost Raika-Yılmaz Akar'ların yalısında küçük bir grup toplandı."Vitali'yi dinleyeceğiz" diye çağırmışlardı.Vitali Hakko, kendine özgü Türkçe telaffuzuyla kısa ve net cümleler kurarak bir sunuş yaptı:İstanbul'un Osmanlı'dan başlayarak en pırıltılı semti olan Beyoğlu ve onun vitrini İstiklal Caddesi batakhaneye dönüşüyor.İtin uğursuzun doluştuğu Beyoğlu'na, havanın kararmaya başladığı saatlerden itibaren artık kendini bilen doğru dürüst insanlar adım atmaya korkuyor.Gündüz gözüyle gelebilenlerin sayısı da azalmakta.Beyoğlu'nu kaybetmek üzereyiz.Gelin Beyoğlu'nu kurtaralım, yeniden kültür başta olmak üzere eski ışıltılı yıllarını kazandıralım.Kelimeler farklı olabilir ama nispeten uzun bir konuşmanın özet mesajı buydu.Akar'larda toplanmış olan o küçük grup, Vitali Hakko'nun öncülüğünde "Beyoğlu'nu kurtarmak" misyonunu adım adım gerçekleştirdi.Vitali Hakko, inanılmaz bir sempati ve karizmaya sahipti.İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle, Beyoğlu Belediyesi'yle, Emniyet Müdürlüğü'yle, Valilik'le, Beyoğlu Kaymakamlığı'yla dantela örercesine ilişkiler kurdu.Özellikle O zaman İstanbul'da görev yapan Mehmet Ağar Beyoğlu'nu, çetelerden, itten uğursuzdan büyük çapta temizledi.Yollar yapıldı, mimar Kayhan Bakan, İstiklal Caddesi'ne estetik dokunuşlar yaptı. Işıklandırdı... Tertemiz hale getirtti. Tarihi binalar onarıldı, tüm güzellikleriyle yeniden hizmete girdi.İstiklal Caddesi trafiğe kapatıldı. Sadece yayaların yararlanacağı caddeye, önceki yıllarda olduğu gibi raylar döşendi. Eski model kırmızı tramvay Taksim-Tünel arası çalışmaya başladı.Başta İstanbul Film Festivali olmak üzere sanat etkinlikleri Beyoğlu'na "yeniden doğuş" heyecanını veriyordu.Değişim, aşağılara doğru sarktı. Tepebaşı, otelleri, restoranları, gece kulüpleri, müzeleriyle bir başka çekim merkezi oluşturdu. Kuledibi berduşların mekânıyken, diplomatların, sanatçıların satın alıp onardıkları, oturdukları bir semte dönüştü.Vitali Hakko "Beyoğlu şövalyesi"ydi.Hakko, ilk gençlik yıllarında "Şen Şapka" dükkânıyla başladığı tekstil ve konfeksiyon sektöründe çok başarılı ve öncü bir kariyer grafiği çizdi.Ama... Benim için asıl büyüklüğü İstanbul tarihine bu hizmetidir... Ve de elbette o güzelim dostluğu... Üzerine ışık yağsın.Ailesine, çalışma arkadaşlarına, dostlarına, Beyoğlu sakinlerine başsağlığı diliyorum. Genç kuşak, bugün Beyoğlu'nun tadını çıkarıyorsa, bunda Vitali Hakko'nun da önemli katkısı vardır. Gazeteciliğimin ilk yıllarıydı. AKİS dergisinde yazıyordum.Sık sık da Maliye Bakanlığı'na giderdim. Ekonominin nabzı orada atardı.Zaman zaman genç bir hazine genel müdür yardımcısının odasına uğrardım.Adı Erhan Bener'di. Pipo içerdi. YÖN okurdu.Yeni Anayasa'yla birlikte özgürlük kapıları aralanınca YÖN dergisi bir aydınlar bildirisiyle yayın hayatına girmişti. Keskin sol bir dergiydi. Kuşkuyla bakılırdı.YÖN okumak, YÖN'de yazmak bir bakıma "rozet" gibiydi. Kim olduğun hakkında fikir verirdi.Hele Maliye Bakanlığı gibi en oturaklı bürokrasinin egemen olduğu bir binada oda kapısı açık, ayan beyan YÖN okumakla, meydan okumak arasında fark yoktu.Genç ve çaylak gazeteci olmama hiç aldırmaz, uzun uzun sohbet eder, yazılarım için önemli katkılarda bulunurdu.Yıllar geçti, Erhan Bener emekli oldu. Anılarıyla başlayarak birbiri ardına kitaplar yazdı. Hepsi de güzeldir.Bu arada oğlu Yiğit Bener'le de dost olduk. TV programlarımda birlikte çalışmalar yaptık. Babasının kulaklarını çınlattık. Yiğit Bener de yazarlığı seçti. Şimdi o da kitap raflarına imza atıyor.Erhan Bener'in üzerine ışık yağsın.Ailesine, dostlarına, Mülkiye ve sanat camiasına başsağlığı diliyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr BENER'İN PİPOSU