Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BUGÜN günlerden pazar ama Şeffaf Oda’da “bugün günlerden İstanbul.”
Şeffaf Oda’nın konukları; “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” romanıyla İstanbul’u bir kez daha anlatan usta yazar Ahmet Ümit, “Ah Şu Beyoğlu” şarkısıyla -Beyoğlu’nda kafesi de olan- şarkıcı Melza Burcu İnce...
Babasının İstanbul aşkı nedeniyle İstanbul’a yerleşen Bugünün Saraylısı dizisinin Ayşen’i Cansu Tosun...
Programa Melza Burcu’dan Sezen Aksu’nun “Ah İstanbul” şarkısıyla başlıyoruz.
“Ahmet Ümit’in kitabının fon müziği gibi” diyorum.
Ahmet Ümit ekliyor:
“Valla doğru söylediniz. Ben hem İstanbul Hatırası hem Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ni yazarken İstanbul İstanbul Olalı şarkısını sıklıkla dinledim. Bu kitaplarda bana ilham veren parçalardan biridir.”
Ahmet, polisiye roman türünü, bizim renklerimizle, kültürümüzle, tarihimizi antropolojik özelliklerimizi yansıtarak Türk insanına sevdirdi. Bu başarının gerisinde müthiş bir çalışma ve birikim var.
Peki Türkiye’nin en çok okunan polisiye romanları yazarı bir kitap için ne kadar zamanda hazırlanıyor?
Ahmet Ümit yanıtlıyor:
“Kitaba başlamadan önce en az bir yıl kadar bir çalışma süresi oluyor.”
Ahmet Ümit’in ilk kitabı “Sokağın Zulası” adlı şiir kitabıydı. Bir daha şiir kitabı çıkarmadı. Ama hala yılda “bir iki şiir yazdığını” söylüyor.
.........................
Ahmet Ümit ve tangolarıyla ünlü Mehtap Meral önümüzdeki hafta “İstanbul Hatırası-İçinden Şarkı Geçen Romanlar” konseptiyle sahne alacak.
Unutulmayacak bir “İstanbul Hatırası” bırakacak... Bu geceye tanık olunmalı. (15 Nisan Salı. 22.00 Beyoğlu.)

Nürnberg Operası’nın tek Türk kızı
Cansu Tosun, Almanya Nürnberg doğumlu.
4 yaşında Nürnberg Operası’nda bale eğitimine başlamış. Operadaki tek Türk kızı olan Cansu, 17 yaşına kadar bale yapmış.
Türkiye’ye geldiğinde BKM’de eğitim almış.
Sonra diziler... Küçük Hanımefendi, Kayıp Şehir ve Bugünün Saraylısı.
Bugünün Saraylısı’nda Ayşen karakterini canlandırıyor.
Ayşen’e seyirci çok kızıyor diyorum.
Şöyle anlatıyor:
“Ayşen kendisini çok ezdiriyor, o kadar ezdirmesin diyorlar. Sokaklarda öyle tepkiler alıyorum. Ama tabii beni çok mutlu ediyor insanların Ayşen’le bu kadar güzel empati kurabiliyor olmaları.”
Cansu, modern dans ve hip hop da yapıyor. Dans edeceği bir projede yer almak istiyor.
Resim de yapıyor.

Melza’dan “Ah Şu Beyoğlu”
Melza Burcu İnce, 2009 yılında Şeffaf Oda’ya çıktığında Azeri şarkısı olan “Aziz Dostum”u söylemişti.
İnternette 1 milyonu aşkın dinlendi.
Onu herkes Azeri bir sanatçı sandı.
Ana haber bültenlerine konu ve konuk oldu.

Melza bu defa başka bir Azeri şarkı da söylüyor Şeffaf Oda’da...
Melza, İTÜ Devlet Konservatuvarı Türk Musikisi mezunu.
Keman çalıyor. Şarkı sözü yazıyor, beste yapıyor.
Programda kendi imzasını taşıyan “Ah Şu Beyoğlu”nu dinlerken yerimizde duramıyoruz. Kıpır kıpır bir şarkı. Bitiyor ama biz hala söylemeye devam ediyoruz. Dilimize dolanıyor.
Melza’nın müzik konusunda yolunun açık olacağına inanıyorum.

Haberin Devamı

Bugün günlerden İstanbul

Sakıp Sabancı torunu Melisa’nın çocukluğunda masal seansı yapıyor.

Haberin Devamı

DOST(SA)

Haberin Devamı

SAKIP Sabancı’yı kaybedeli 10 yıl olmuş. Hiç de öyle hissetmiyordum. Gülümseyen yüzü, sesi öylesine taze ki...
Her yıl ölüm yıldönümünde Sakıp Ağa “onun sevdiği şarkılarla” anılırdı.
Gecenin sonunda sevenleri sahneye çağrılırdı.
Hep birlikte “eski dostlar” şarkısı söylenirdi.
Bu defa Türkiye’nin çeşitli okullarından, konservatuarlarından kendi alanlarında en iyi olanlardan kurulu bir gençlik orkestrası sahnedeydi.
Orkestrayı Cem Mansur yönetti.
Sakıp Bey’in öğrenci yurtları, binlerce öğrenciye bursları, birincilik ödülleri ile “gençlik sevgisi” için anlamlı bir programdı.
...........................
Geceden birkaç not:
Sakıp Sabancı’nın Holding Yönetimi için elini verdiği Güler Sabancı amcasının vizyonunu, onun yürek atışlarını yansıtan bir konuşma yaptı.
Torunu Melisa nasıl da sevimliydi.
Kayseri’de ve Adana’da halka mikrofon tutulmuş, “Sakıp Sabancı’nın bu şehirler için anlamı” sorulmuş.
Bunlardan biri büyük alkış aldı.
Adanalı bir delikanlı mikrofona “Adana’nın ismi ADANA (SA) olmalı” dedi.
Salondaki herkes o gün aslında “dost(SA)” idi.

Bugün günlerden İstanbul

Gecenin sunucusu Meltem Cumbul’du. Eşref Kolçak’a ödülünü büyük sanatçı Yıldız Kenter verdi.

Sinema koşuşturması

SİNEMALI günlerdeyiz.
İKSV’nin (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) 33’üncü Film Festivali sürüyor.
Görülmesi gereken çok film var.
Bir sinemadan diğerine koşuşturmaca...
Açılış Stephen Frears’ın “Philomena (Umudun Peşinde)” filmiyle yapıldı.
Gösterim öncesi Lütfü Kırdar’ın salonunda sinema değerlerine ödülleri verildi.
Yeşilçam’ın klasiklerinden Eşref Kolçak’a ödülü Yıldız Kenter tarafından verildiğinde alkışlar doruk yaptı.
Böyle etkinliklerde sponsorluk çok önemli katkı...
İstanbul Film Festivali’ne bu yıl 10’uncu kez destek veren Akbank’ı da bu bağlamda anıyorum.
Festival filmleri 20 bölümde gösteriliyor.
230’u aşkın film...
Bunlardan biri de “Geceyarısı Çılgınlığı” bölümü...
Cuma ve cumartesi geceleri 24:00 seansları var.
Bu yazı bittikten sonra maraton yapacağım.
Lars Von Trier’in iki filmini birden art arda izleyeceğim.
“Geceyarısı” değil ama “film çılgınlığı...”