Ortada dolaşan yeni “kaset” iddialarına ve vuruşmalarına girmiyorum.
Girmek de istemiyorum.
Ancak...
“Temel İnsan Hakları” için çok önemli bir çağrıyı yansıtmayı görev biliyorum; “BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İ dijital çağda insan haklarının korunmasının önemini kabul etmeye ve ULUSLARARASI HAKLAR BEYANNAMESİ oluşturmaya davet” çağrısı bu.
10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü”ydü.
83 ülkeden aralarında 5 Nobel’li yazarın da bulunduğu 530 yazar tarafından “dinlemelere ve gözetlemelere” karşı yayınlanan ortak manifestodan altını çizdiğim satırlar şöyle:
.......................
- Gözetleme, özel alan ihlalidir ve düşünce ve ifade özgürlüğünü tehlikeye sokar.
- Kitlesel gözetleme her bir vatandaşı potansiyel şüpheli olarak görür. Tarihi miraslarımızdan biri olan masumiyet karinesini altüst eder.
- Gözetleme, devlet ve şirketler gizlilik içinde hareket ederken bireyi şeffaf kılar. Gördüğümüz gibi bu güç sistemli olarak kötüye kullanılır.
- Gözetleme hırsızlıktır. Bu bilgiler kamu malı değildir: Bize aittir. Davranışlarımızı öngörmek için kullanıldığında, başka bir şeyden yoksun bırakılırız: Demokratik özgürlüğün olmazsa olmazı olan hür irade ilkesi.
Herkesin, demokratik vatandaşlar olarak, kişisel verilerinin yasal yollardan hangi ölçüde ve kimler tarafından toplana-bileceğine, saklana-bileceğine, işlenebileceğine karar verme; bu verilerin nerede saklandığı ve nasıl kullanılacağı hakkında bilgi sahibi olma; verilerin yasal olmayan biçimlerde toplanması durumunda silinmesini sağlama HAKKINA SAHİP OLMASINI
TALEP EDİYORUZ.
TÜM DEVLETLERİ VE ŞİRKETLERİ bu haklara saygılı olmaya davet ediyoruz.
TÜM VATANDAŞLARI bu hakları korumaya çağırıyoruz.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İ dijital çağda insan haklarının korunmasının önemini kabul etmeye ve Uluslararası Dijital Haklar Beyannamesi oluşturmaya davet ediyoruz.
TÜM DEVLETLERİ bu anlaşmayı imzalamaya ve bağlı kalmaya davet ediyoruz.
......................
George Orwell “1984” adlı kitabında dünyayı “büyük birader (big brother)” diye bir diktatörün yönettiğini ve ekranlardan her bireyin gözetim altında tutulduğunu yazmıştı.
Orwell’e göre 1984 dünyası böyle olabilecekti.
O kadar erken değil ama 2013 dünyası -neredeyse- bireylerin tümünün dinlendiği, gözetlendiği, kayda alındığı, fişlendiği “büyük biraderler” yönetiminde.
Buna tepki vermek, “dur demek/durdurtmak” temel insanlık haklarına sahip çıkmaktır.
Herkes kardeş (hemşire/birader) olsun ama kimse diğerinden “büyük” olmasın.
Bir fotoğraf bir cilt kitaptır
MUSTAFA Balbay’ın hapisten çıktıktan sonra evinin girişinde paltosunu bile çıkarmadan oğluyla karşılaştığında çekilen fotoğraf bir cilt “nehir romanın” son sayfası...
4 yıl 277 gün önce 8 aylıkken bırakıp hapse girdiği oğluyla karşılaştığı an.
Fotoğrafta Mustafa’nın el hareketine bakın aynısını 5 buçuk yaşındaki oğlu Deniz de yapmış.
Mustafa’nın yüzünde sevinç, oğluyla saklambaçta yakalanmış gibi bir oyun mizahı, insanlığın en güzel halleri.
Bu karşılaşmanın “Dünya İnsan Hakları Günü” olması da tarihin ve talihin güzel bir sürprizi.
Balbay ailesi çok çekti.
Mutluluklarının devamını diliyorum.