Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

GERİDE kalan hafta iki “iyi gazetecilik” yapıldı.
Sayfa ve oda komşum Hasan Cemal, Kuzey Irak’ta Murat Karayılan’la konuştu.
32. Gün’de eski Genelkurmay Başkanı em. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar’ın konuğu oldu.
Her ikisi de ilginç ve güncel açıklamalarla gündeme ağırlık koydular.
Bazı meslektaşlarımız övgülerini “kıskandık” sözcüğüyle yansıttılar.
Ben duygularımın tercümesini “Gıpta ettim” diye yapıyorum.
Yani bir tür “imrenmek...”
Her neyse...
İki türlüsünün de dışavurumu “alkış...”

Büyük resim
Derin çelişki
RESME büyük bakarsak, her iki gazetecilik olayı, bir bütünün içinde ve aynı zamanlamada kesişiyor.
Resmi okumaya çalışayım...
Amerika, Türkiye’den Afganistan’a daha fazla asker istiyor.
Amacının “Afganistan’daki Taliban terörüne karşı mücadele” olduğunu söylüyor.
Yani...
Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke sınırlarının ötesinde teröre karşı çarpışacak... Terörün üstesinden gelmek misyonunu yükleniyor.
Peki...
Amerika’nın işgali altındaki Irak’ın Kandil Dağı’nda üslenmiş PKK’ya karşı birkaç istisna dışında TSK, harekât yapabiliyor mu?
Amerika, “no” işaretini gösteriyor.
Oysa... PKK da terör örgütü değil mi?
ABD, resmen terör örgütü olarak açıkladığı PKK’ya karşı ne kendisi harekete geçiyor, ne de TSK’nın harekât yapmasına yeşil ışık yakıyor...
Böylece...
Türkiye, kendisine “doğrudan” hiçbir zararı olmayan Taliban’a karşı
Haberin Devamı
Büyük resim
Afganistan’da görev yüklenecek ama 30 bin yurttaşımızın yitirilmesine neden olan PKK yanı başımızda ABD işgali altındaki topraklarda üslenecek...
Orayı eğitim, lojistik ve yığınak üssü olarak kullanıp, Türkiye’nin sınırlarından sızarak eylem koyacak, kan akıtacak.
ABD, Türkiye’ye “Afganistan’a asker gönder” diyor, buna karşılık yanı başındaki “PKK’yla anlaş” mesajını veriyor.
Bu çok derin bir çelişkidir.

Kelime tasarrufu
İŞTE böyle bir ortamda Büyükanıt Paşa’nın 32. Gün’de “Tüm Silahlı Kuvvetler Kandil’e gitse, işi bitiremezler” diye özetlenebilecek söyleminden “üzüntü” duydum.
Yurtseverliğinden hiç şüphem olmayan Büyükanıt Paşa, böylece Türkiye’nin yukarıda özetlediğim çelişkiye dayanarak Amerika’ya karşı kullanacağı kozlardan birini zayıflatmış oluyor.
Ayrıca... Dilim ve parmağım varmıyor ama Kandil’dekiler de moral bulmuş olmazlar mı?
Ve nihayet... Büyükanıt Paşa, kendi Genelkurmay Başkanlığı sürecindeki iddialı söylemleriyle çelişmiş olmuyor mu?
Zaten Genelkurmay Başkanlığı da “komutanın sözlerinin kişisel olduğu ve TSK’yı bağlamadığı” yolunda bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
İnanıyorum ki, Büyükanıt Paşa da sonradan üzülmüştür.
Ama... Ne yazık ki, ağızdan çıkan söz, Alaaddin’in cini değil ki ovuşturunca sihirli lambaya dönüversin...

SONA DOĞRU
PKK’nın 1 numarası Murat Karayılan, dağdan inmek için görüşme platformunda seçenekler sıralıyor.
-  Apo’yla görüşmek...
-  PKK yönetimiyle görüşmek...
-  DTP ile görüşmek...
-  Bunların hiçbiri olmazsa, iki taraftan akil adamlarının çözüm üretmeleri...
Bütün bunlar, artık “sona doğru” gidildiğinin işaretleri...
Irak’ta Sünni ve Şii Araplar anlaşma yolunda büyük mesafe aldılar.
Kürdistan bölgesi için de petrol gibi zorlu sorunlar formüle bağlanmakta.
Artık bölgede, geri çekilmekte olan Amerika da, bir bütünlük kurmak isteyen Irak da, PKK gibi bir sorunu sürdürmek yanlısı değiller.
Daha önce Suriye’nin yaptığını, PKK, Irak’ta da yaşayabileceğini algılamakta.
Avrupa’ya gaz ve petrol pompalayacak projeler nedeniyle de “enerji tevzi merkezi” haline gelmekte olan Türkiye’nin ve bölgenin sakinleşmesi planı uygulamada.
Bu durumda Türkiye, geçmiş yıllara göre dış destekleri hayli azalan bir PKK ile karşı karşıya.
Akıllı, sağduyulu, kararlı, süratli olmalı.
Dağları boşaltmak için demokratik çerçeve çizmeli ve içini doldurmalı.
Zamanlama Türkiye’nin lehine...
Momentum ıskalanmasın.