'TÜRKİYE'YE BÜYÜK BİR TEŞEKKÜR',Bu gazetede Türkiye için böyle bir başlık "büyük ikramiye vurması" gibidir.Acaba "kara mizah mı" diye bir kuşkuyla okumaya başladım.Hayır...Türkiye için çok önemli bir yazı... Oxford Üniversitesi Avrupa Etütleri Merkezi Direktörü Timothy Garton Ash'a, Le Monde için yazdırılmış ve Fransızcaya tercüme edilerek yayımlanmış.Yazı, "Avrupa Birliği'nin 3 Ekim'de çok dikkat çekici bir misyon gerçekleştirdiğini" vurgulayarak başlıyor ve Türkiye için alınan kararın çok daha geniş önemini işaretliyor: Avrupa Birliği kısmen Avrupalı ve uluslar üstü olmaktan tüm Avrupa'yı kapsayan "Pan Avrupa Devletler Birliği'ne" geçiş yapmaktadır...................Bu yargıyı, "Türkiye'nin nedenini oluşturacağı olası gelişmeleri" ortaya koyarak açıyor:Türkiye'nin yanı sıra Hırvatistan da Avrupa Birliği'ne katılacak. Daha sonra Balkan ülkeleri de Brüksel'e başvuracaklar."Biz Türkiye'den Avrupa'ya daha yakınız. Türkiye'yi üye yapan Avrupa Birliği bize HAYIR diyemez" gerekçesine sahipler.Haklılar.Romanya ve Bulgaristan zaten 2007'de AB üyesi oluyorlar.Norveç ve İzlanda da böyle bir Avrupa bütünlüğü kurulurken artık dışarıda kalmayabilirler.Türkiye'nin üyeliği, Avrupa devletlerini bütünleştirici bir kimya katkısı gibi.Yani... Sadece büyük bir ülkenin üyelik müzakerelerinin başlamasıyla sınırlı değil.....................Avrupa Birliği ilginç bir uluslar ve devletler arası ilişkiler sinerjisi yarattı.Tarihi düşmanlıkları olan ülkeler, bir bakıldı ki, birbirlerinin AB üyeliği için sponsoru olmuşlar.Örneğin... Almanya, Polonya'nın AB üyeliği için lokomotif rolü aldı. Yunanistan, Türkiye'nin AB üyeliğini en hararetli destekleyen ülke. Polonya, Ukrayna'yı AB üyesi yapmak için uğraşıyor.....................Peki ya Rusya?Moskova'dan Pasifik kıyısındaki Vladivosnok'a kadar bütün bir Asya Avrupalı sayılabilir mi? Kuşkusuz hayır.Rusya, AB ile özel ilişkiler içinde kalmalı... O kadar.Peki Avrupa'daki Edirne'den, ülkenin Asya parçasında en uç kent Hakkâri'ye kadar Türkiye de aynı şey değil mi?Hayır.Kısa süre önce İran yönetimindeki bir Molla ile konuşuyordum... Bana "2 model var... Biri İran, diğeri Türkiye" demişti.Bu durumda halkının büyük çoğunluğu Müslüman ama devleti laik Türkiye'yi içimize almak doğru olan şeydir.....................Türkiye, büyük mesafeler aldı. Türkiye'ye verdiğimiz sözleri tutmamız gerekir.40 yıldır Türkiye'ye, Avrupa Birliği'ne girebileceği sözlerini verdik. Son 10 yılda bu sözlerimizi tekrarladık, altını çizerek güçlendirdik, vaatlerimizi somutlaştırdık.....................Sonuç... Avrupa sadece Türkiye için karar vermiş değil.Bu "ne olması ve ne olmaması gerektiğinin" kararıdır....................................................................Yukarıdaki satırlara bir ekleme yapmak istiyorum.Türkiye'nin AB üyeliğini, at gözlükleriyle görmemeye ve geniş bir vizyonla bakabilmeye çalışmalıyız.Bu tarihi süreç, sığ politik hesapların ve ucuz/hamasi polemiklerin çok üstündedir.Konuyu Avrupa'da bile sığlaştıranlar az değil.Küçük, dar politikalar ve politikacılar yadsınamaz.Beyin kıvrımları yetersizler tarafından ırkçı ya da kökten Hıristiyancı yazılar da yayımlanıyor. Kimileri kurnazlık yapıp, "Türkiye'yi üye yapacakmış gibi gösterelim ama oyalayalım" diyorlar.Ama... Türkiye'nin AB ile bütünleşmesinin kanaat önderleri ne onlar, ne de bizdeki benzerleri...Yukarıdaki satırlar da bunun kanıtı... g.civaoglu@milliyet.com.tr Yerkürenin en saygın gazetelerinden Fransız Le Monde'da "Görüş Açısı" köşesinde gözlerime inanamadığım bir başlık:
