Bugün Doğrusu egomuzu okşayan bir istekti. Bunca televizyon kanalı ve yüzlerce program arasından Şeffaf Oda'nın seçilmiş olması güzeldi."Elbette" yanıtını verdik. Olaya önce televizyon şapkamın altında bakmıştım.Gazeteci şapkam altında baktığımda ise "5N" arasından "Neden" sorusu öne çıktı. "Neden"lerden biri, bizim programın özelliğiydi belki. Tartışma türü sert ve köşeli bir süreç olmayacaktı. ABD ile gergin bir dönem yaşanmıştı ve o tansiyonun ikonlarıydı büyükelçiler. Konukların insani yönlerinin konuşulduğu bu tarz söyleşide, Türkiye kamuoyuna Büyükelçi Wilson'un protokol maskesi arkasındaki yüzü gösterilecekti anlaşılan. Tansiyonun düşeceği dönemde ikon imajı da değişmeliydi herhalde. Bundan kısa süre önce ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nden bizim Şeffaf Oda yapımcısı arkadaşlara bir istek iletildi; "ABD Büyükelçisi Wilson programımıza konuk olabilir miydi?" Ankara'daki büyükelçiliğin saray yavrusu gibi konutunda Büyükelçi Wilson ve eşi gerçekten farklı bir görüntü verdiler.Büyükelçi, anne tarafından Kızılderili kökenliydi ve bununla gurur duyduğunu söylüyordu. ABD'nin ezilmiş hatta tüketilmiş bir ırkından gelmekte oluşu -programdan sonra izleyiciden aldığım seslere göre- anlaşılan toplumda sempati yaratmıştı. Konutta müzelerden getirttiği Kızılderili objelerini sergilemesi... İsyanın notalarla çığlığı olarak bilenen caz müziği tutkusu ve Ankara Caz Festivali'nin büyükelçilik konutunda açılmış olması... Büyükelçi'nin pazar günleri yemek yaptığını, Kızılderili ekmeği pişirdiğini açıklaması... Bunlar "Çirkin Amerikalı" filmini hatırlatan daha önceki bazı büyük elçiler izlenimlerini olabildiğince değiştirdi. Ezilen ırk Kızılderili Ama... Bunlar kenar süslemelerdir. Önemli olan, çerçevenin içindeki gerçek fotoğraftır.O programda Wilson, PKK için "ABD ve Türkiye'nin ortak düşmanı olduğunu" söylemiş, "ABD ve Türkiye kamuoyunun bunu kısa zamanda göreceğini" söylemişti.Gerçekten... ABD'nin, Türkiye jetlerine PKK kamplarını vurması için hava koridoru açması, ayrıntılı olarak hedefleri göstermesi, PKK hedeflerinin adeta canlı yayın gibi Genelkurmay'daki ekranlara yansıtılması, Büyükelçi Wilson'un verdiği işaretin bugünlere uzanan kanıtları olarak görülebilir.Son görüntülerden Bağdat'ın ve özellikle Kuzey Irak yönetiminin de gerekli mesajları almış olduğunu umuyoruz.Ayrıca... TSK sürprizleri sürdürüyor. Önce, pazar sabahı gözlerimizi hiç beklenmeyen bir hava harekâtına açtık. Dünkü sürpriz ise sınır ötesine özel kuvvetlerin indirilmesidir. Rüzgâr ekenlere daha başka fırtınalar da var anlaşılan. Çerçeveyi doldurmak Türker İnanoğlu'nun en çok yakın çevresi için kullandığı bir deyim vardır; "cankuş." 'CANKUŞ UÇTU' Çok az insan onun "cankuşu" olabilir. Ve -açık arayla önde- bir numaralı "cankuş", kızı Zeynep'tir. Zeynep'i tanıyanlar bilirler ki, o, beyniyle, yüreğiyle, güzelliğiyle "seçilmiş" insandır.Cankuş yuvadan uçtu. Esma Sultan'daki düğünde, abisi İlker İnanoğlu'nun kolunda Zeynep, Belediye Başkanı'na doğru beyaz gelinliği ile kuğu gibi süzülürken, Türker İnanoğlu onun ardından gözleri nemli ama dudaklarında tebessümle bakıyordu. Bir kız babasının yüzünde aynı anda hem tebessüm, hem gözyaşı nasıl bir çelişki veya nasıl da birbirini bütünleyen iki gerçek. Bir yandan kızıyla gurur duyan ve onun mutluluğunu her şeyden çok isteyen ama öte yandan yavrusunun yuvadan uçuşunun hüznünü yaşayan bir kız babası. Zeynep'e ve Orhan'a mutluluklar diliyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr