CUMHUR-BAŞKANI Abdullah Gül’ün “şu şartlarda siyaset planım yok” söylemi “yorum sağanağı” bastırdı.
Ben de Köşk’e yakın çevrelerde nabız tuttum.
Edindiğim izlenim şöyle:
‘Erdoğan Köşk’e çıkmak istiyorsa, “adaylıkta ben de varım” deyip rakip olmam.
Ama...
Onun kafasındaki cumhurbaşkanı modeline uyumlu bir “emanet” başbakan da olmam.
Kongre’ye gidip genel başkanlığa adaylık koyarak kulislerin içinde mücadeleyi bu saatten sonra düşünmem.’
........................
Peki...
Ne yapacak?
Üniversite öğretim üyeliğinden uluslararası kuruluşlarda onurlu işlevlere kadar geniş bir ufuk çizgisi var.
Kitap yazabilir.
Fakat...
Bunları konuşmak için çok erken.
......................
Tutun ki bu bir “satranç hamlesi!..”
Daha önceki hamle de Erdoğan’dan.
“Milletvekillerini toplayıp onların büyük çoğunluğundan Çankaya’ya çıkın söylemi yankılatmak” aslında bir “hal dili”dir.
Ancak...
Gül’ün de Başbakan’ın en ağır kelimelerle hedefine koyduğu TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısına gitmesi de “hal diliydi!..”
Ne var ki orada yaptığı konuşma bazı TÜSİAD’cılara göre “veda hutbesiydi.”
Orada olduğunu sandığım Murat Yetkin şöyle yazmış:
‘Gül’ün konuşması ardından verilen kahve molasında TÜSİAD üyeleri arasındaki havayı şöyle aktarmak mümkün. TÜSİAD’cıların çoğu, Cumhurbaşkanı’ndan en azından kendi konumuna dair daha net bir mesaj bekliyor. Aralarında “Veda hutbesi” diyecek kadar kesin konuşan da çıktı, “Burada da rahat konuşmadığına göre, niyeti yok, Erdoğan Köşk’te sayabiliriz” diyen de.
Bir grup “zaten burada ortamı gerecek bir mesaj beklenmemeliydi“ görüşündeydi.
Bu gruptakiler arasında “Gül’ün artık Erdoğan’ın vereceği kararı bekleyeceğini, durumu kabullenmiş olduğunu gösterdiğini” söyleyenler oldu.
Erdoğan Köşk kararının kendi tercihine bağlı olduğunu herkese kabul ettirdikten sonra Gül’e ikinci dönem cumhurbaşkanlığını teklif de edebilirdi; stratejik çıkarını Başbakanlık’ta kalmakta görebilirdi.
Bana kalırsa, geçen haftaya göre değişen dengeler var.
Geçen hafta itibariyle tek söyleyebildiğimiz, Gül ve Erdoğan’ın birbirine karşı rakip olmayacağı idi.
Bu hafta başından itibaren gelişmelere bakarak bu cümleyi şöyle değiştirebiliriz: Gül, Erdoğan’a karşı rakip olmayacak. Yani ilk söz hakkını ona bırakacak.
İkincisi, Erdoğan’ın Köşk’e çıkması durumunda Gül’ün AK Parti başkanlığı ve başbakanlığa geçme şansı daha azalmış görünüyor.
Çünkü Erdoğan bu süreçte AK Parti’nin dokusunu değiştirdi ve Gül cumhurbaşkanlığından inip, bir parti kongresi için savaşıp, belki de kaybetmeye hazır olmayabilir.
Üçüncüsü, evet, Erdoğan’ın isterse Köşk’e çıkabileceğini herkese kabul ettirdikten sonra yapılacak daha çok iş var ve zirvede uyum lazım söylemiyle adayını yine Gül olarak ilan etme ihtimali hâlâ mevcut. O yüzden yalnızca TÜSİAD konuşmasına bakarak Gül’ün niyet ve istikbaline dair hükümlere varmak için vakit erken olabilir.
Özet: Erdoğan Köşk’e çıkmak isterse Gül’ün onun yerine geçme ihtimali azalıyor ama Gül’ün ikinci dönem aday olma ihtimali yerinde duruyor ve bu karar da Erdoğan’a bağlı olacak gibi görünüyor.’
................................
Çankaya derbisi için daha epey “hal dili” izleyeceğiz.