Dan Brown’ın dün satışa çıkan “Cehennem” kitabı gene bir tsunami gibi yükseldi.
Kitabın bu kez Türkiye’de daha da fazla ilgi çekeceğini düşünüyorum.
Önceki kitapları 500 bini aşmıştı.
“Cehennem”in son bölümü İstanbul’da geçiyor.
Sırlar İstanbul’da çözülüyor.
Arka kapağında ise Ayasofya Müzesi var.
“Sarnıç” da önemli sır kavşaklarından biri.
Böyle bir romanın ipuçlarını Sait Halim Paşa Yalısı’ndaki sohbetimizde vermişti.
Dan Brown, Türkiye’ye gelmişti ve Şeffaf Oda’da konuğumdu.
“Konuşmakta olduğumuz tarihi mekan” hakkında bilgi istedi.
“Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan mekan olduğunu, Enver Paşa’nın Almanlarla yaptığı anlaşmayı, Almanların Türk denizcilerinin üniformalarını giyerek Ruslara saldırmasını” anlattım.
İlgiyle dinledi.
SATIŞIN SIRRI
KİTAPLARI neden çok satıyor?
Anlatıyor:
“Ben öğrenmeyi severim, sürekli araştırırım.
‘Nasıl bir kitap yazılsa, zevkle okurum’ diye düşündüm ve benim de okumaktan zevk alacağım kitapları yazdım...”
Dan Brown tıpkı bir gazete gibi “haber değeri” olan bilgiler veriyor. Onun etrafını “din, sanat, tarih, felsefe, tıp, teknoloji, müzikle” koza gibi sarıyor.
Sonra da ipekten iplikler halinde çözüyor.
Bu yazdıklarıma bir örnek vereyim.
Dünya son iki yıldır İsviçre’deki CERN’de “Tanrı parçacığının” yaratılmasını konuşuyor.
Nihayet kainatın “hiçten” oluştuğunu kanıtlayan bu parçacık yaratıldı.
Protonların yüksek hızla yeraltı tünellerinde dolaştırılması ve çarpışmalarıyla “madde” üretildi.
Bilim böylece “kainatın sıfırdan/hiçten yaratıldığını” kanıtladı.
Ya tektanrılı dinler?
Dinler de kainatın Allah tarafından “hiçten” yaratıldığını tebliğ etmiyor mu?
“Bilimle dinin bu aynı noktada birleşmeleri” yıllar önce Dan Brown’ın romanındaki eksendi.
Dünyanın bilmediği “CERN” ilk kez bu kitaptan sonra konuşulmaya başlandı.
PİYANO ÇALAR ŞARKI SÖYLERİM
Dini müzik eğitimi veren anne, matematikçi baba, sanat tarihçisi eş ve üst derece mason büyük baba...
Annesi Hıristiyan bir orgcu.
Kilise ayinlerinde çalarmış.
Dan Brown da korodaymış.
Anlattı:
“Annem her zaman ‘Tanrı, Tanrı, Tanrı’ derdi.
Babamsa ünlü bir matematikçi olarak ‘bilim, bilim, bilim’ derdi. ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı kitabımda bunun etkisi var.”
Böyle bir harman onun edebiyatında savrulmuş. Sabaha karşı 04.00’te yazmaya başlarmış, yazarken kum saati kullanırmış.
Aslında Dan Brown kitap yazmaya başlamadan önce şarkı sözü yazarmış.
Piyano çalar, şarkı söylermiş...
Fakat başarılı olamamış.
Çünkü öpüşmek, aşk, ayrılık gibi romantik sözler yerine felsefe, inanç, dini ritüellerle örülmüş şarkıları kimsenin hoşuna gitmemiş.
İsa’nın Tanrı’nın çocuğu olduğuna inanmıyor.
Ama bunun Hıristiyan inancında olanları etkilemesini yanlış buluyor.
Şu söylemi dikkatimi çekmişti:
“Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediği yönündeki düşünceler benim düşüncelerim değil. Birçok tarihçi yazdı, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediğine dair tarihi kanıtların olduğunu iddia edenler var. Cevabı bilmiyorum, bütün cevapları bilmiyorum. Bence burada sorulması gereken ilginç soru, eğer Hz İsa çarmıha gerilmediyse bu Hıristiyanlar için ne anlama gelir? Bizim kaderimizi hangi yönde değiştirir?
.............................
Ben ve birçok okurum için ‘Da Vinci’nin Şifresi’ndeki hikaye, kilise okullarında öğrendiklerimizden ya da İncil’den daha mantıklı geliyor. Hz. İsa’nın çocuklarının var olması benim için Hıristiyan dinini amaca daha uygun, daha yakın, daha erişilir hale getiriyor. Bu benim için güçlendirici bir düşünce. Başkaları böyle düşünmeyebilir ama sorun değil, bunu tartışabiliriz.”
Dan Brown gelecekte bütün dinlerin bir araya gelip tek bir inanca dönüşeceği görüşünde.
............................
“Ne söylendiği kadar, kimin söylediği” de önemlidir.
Son kitabı “Cehennem”i okurken onu yazanın da bilinmesi, satır aralarını doldurabilir.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025