Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Hani müzakereler en az 10 yıl sürecekti? 2005'ten 2014'e 9 yıl... Hatta 8 buçuk yıl... Müzakerelerin 1 yıl önce bitmesi gelenek olduğuna göre 7 buçuk yıl... Yani, Türkiye ile müzakereler 7 buçuk yıla çekilmiş bulunmakta. Bir kere müzakereler açılırsa, mutlaka sonu gelir. 7 buçuk yıl sonra Türkiye'nin tam üye olması garantilenir, 8 buçuk yıl bittiğinde de resmileşir, geriye formalitesi kalır. Kabul töreni, Avrupa Birliği Marşı'nın çalınması vs...".........................Bizim sınırların ötesindeki karşıtlarımız, dün açıklanan "Çerçeve Belgesi"ni işte böyle yorumladılar.Türkiye'nin sınırları içinde, "Çerçeve Belge"ye tavırlar, bu göstergede dikkate alınarak konulmalı.Düşmanın yorumu, bazen asıl doğrunun ne olduğunu gösterir..........................Elbette, AB'ye tam üyelik "Çantada keklik... Tam üyelik 7 buçuk yılda tamam" demek değil.Ama... Türkiye AB üyelik hedefinde pusulayı şaşırmaz, yolundan sapmaz, kendi üzerine düşenleri yaparsa, sonunda hem de çok uzak olmayan bir tarihte, 1958'de başlayan yolculuğunu tamamlayabilir.........................."Çerçeve Belge" en önemli iki vurgulamayı yapmış bulunuyor:1- Üyelik müzakereleri 3 Ekim'de başlayacaktır.2- Hedef, tam üyeliktir..........................Üyelik müzakerelerini 3 Ekim'de başlatmayı öngören, tam üyeliği hedef alan, müzakere süresini de neredeyse 7 buçuk yıla çeken bu sacayağı "Çerçeve Belgesi"nin kurumsal yapısıdır.Geriye kalan satırların bir kısmı, müzakerelerin doğasının gereğidir... Elbette her müzakerenin hedefi bellidir ama o hedefe varacak performansın ve koşulların oluşmaması halinde ucu açıktır.Oturduğumuz her iş görüşmesini mutlaka sonuçlandırıyor muyuz?Satırların bir kısmı ise, üye ülkelerin bazılarında esen Türkiye karşıtı rüzgârlar nedeniyle kamuoylarını tatmin amaçlıdır.Örneğin... Hırvatistan için öngörülmeyen ama sadece Türkiye için metne sıkıştırılan "Kopenhag Kriterleri"nin yanı sıra, üstüne düşen tüm gerekleri yerine getirse bile tam üyelik için "AB'nin yeni üye alma kapasitesine" gönderme yapılması...Böylece Fransa, Hollanda, hatta Avusturya gibi ülkelerin karın şişkinlikleri alınmakta.Fransızcada bu tür laf salatalarına, "bla bla" derler.Bizimkiler bunları ciddi dayatma olarak algılar. "Heriflerin zaten bizi almaya niyetleri yok" diye yorumlarlar. Fakat... Avrupa'daki -yeminli- Türkiye karşıtları, sözcüklerle dolu bu sosun içinden asıl yemeği görmüşlerdir; 7 buçuk yıla çekilen müzakereler sonucu "Türkiye'nin tam üyeliği burnumuzun dibinde" diye bağırıyorlar...........................AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var.Kamuoylarıyla paylaşamadıkları stratejik araştırmalar ve belgeler, onları yönlendiriyor.Çok basitleştirilmiş bir örnek vereyim:20 yıl sonra Almanya futbol süper ligi Bundesliga maçlarında sadece hakemler Alman olacakmış.Çünkü, Almanya nüfusu yaşlanıyor. O nedenle, anlaşılan AB ülkelerinde futbolcu gençler bile ithal oyunculardan oluşacak. Bütün Avrupa kıtası yaşlanıyor. En geç 50 yıl içinde AB'nin, birleşmiş Almanya'nın tüm nüfusu kadar ek nüfusa ihtiyacı olacak.Böyle bir demografik alarmda Türkiye, Avrupalı kalitesinde nüfus üretiminin serası olarak görülüyor.Yani... Ekonomi, insan hakları, demokrasi, yaşam kalitesi ve kültür ölçütlerinde Avrupalı olmaya en yakın coğrafya ve insan kaynağı Türkiye'de.Avrupa'nın diğer dinler ve coğrafyalarla ilişkileri için de Türkiye rengi, kendi paletinde çok önemli bir renk.Avrupa ekonomisinin nefes alacağı büyüklük ve enerji hatlarının atardamarının bulunduğu ülke de Türkiye...........................Türkiye eğer kendi ayağına ateş etmezse, kendine çelme takmazsa, sandık kaygılarıyla Avrupa'nın tüylerini diken diken eden siyasal İslam politikalarına sapmazsa, ekonomiyi, demokrasiyi, insan haklarını, kültürel yapıyı, yaşam kalitesini AB standartlarına yükseltirse, Türkiye'nin -yeminli- karşıtlarının kâbusu gerçekleşir. g.civaoglu@milliyet.com.tr AB Komisyonu'nun açıkladığı "Çerçeve Belgesi"nde "müzakerelerin en erken 2014'te biteceği" belirtildi. Ve Türkiye karşıtları lobisi küplere bindi. Soruyorlar: