Anayasa değişikliği için “CHP topu bir süre ayağında tutsaydı, Anayasa Mahkemesi’ne açacağı dava açmak için önemli bir şekil hatası asistine sahip olacaktı.”
Top kaybı nedeniyle mutlak bir golü kaçırdı.
Kimse “Gördünüz mü, nasıl da hayıflanıyor” diye yorum yapmasın.
Gördüğümü/herkesin gördüğünü yazıyorum.
Anayasa değişikliği önerisinde, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in ıslak imzası “şekil hatası” olarak kesin iptal nedeniydi.
CHP bekleyebilirdi.
Değişiklik TBMM’de kabul edilip, Çankaya’da onaylandıktan ve Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra Anayasa Mahkemesi’ne bu ıslak imza nedeniyle iptal davasını açabilirdi.
Erken konuştu.
AKP uyandı.
50 milletvekiline imzalarını geri çektirdi.
Eski öneri düştü.
Bir madde ilave edilerek ve yeni imzalarla değişiklik paketi tazelenerek TBMM’ye sunuldu.
Tabii Meclis Başkanı Şahin’in ne ıslak ne de kuru imzası var.
Top direkten döndü.
Toplu değil kısmi sözleşme
Sürecin başından bu yana yapılan “Aceleye getirmeyin, geniş tabanlı bir uzlaşma sağlanması için zamanı zamana bırakın” uyarılarının ne denli doğru olduğunun kanıtıdır bu yol kazası...
Belki başka hukuk mayınları da vardır...
Bilemiyoruz.
Yangından mal kaçırırcasına anayasa değiştirmek şimdiden öngörülemeyen yol kazalarına davetiyedir.
Ve...
Anayasa’nın temel ilkesi yok edilmekte.
“Anayasaların toplumsal sözleşme oldukları” esasına dayalı ilkesi toprağa gömülüyor.
Yerini toplumun sadece bir parçası olan iktidar partisinin anayasasına bırakıyor.
Yani...
“Toplumsa değil, kısmi sözleşme” gibi bir “arızalı” üretim tartışması gündemdedir.
“Benim bakanım, benim vekilim, benim müsteşarım, benim valim” söyleminin devamı “Benim anayasam” olmamalı.
VENEDİK’TE SERENAT
Venedik şehri neden suların ortasında inşa edilmiş.
Şehir efsanesi şöyle:
Hunlar Kuzeyden sarkarak İtalya’ya doğru ilerler.
Kuzeydekiler dehşet içinde sığınacak yer ararlar.
Türklerin gelemeyecekleri tek yer denizdir.
Çünkü onlar kara insanlarıdır.
Bunun üzerine Venedik’in bulunduğu coğrafyaya ahşap kazıklar üzerinde bir yerleşke oluştururlar.
Canlarını, mallarını kurtarırlar.
Zamanla dünyanın en güçlü deniz devletini ve donanmasını kurarlar.
Deniz ticaretiyle müthiş zenginleşirler.
Yani...Venedik’in doğum analizinde Türk DNA’sı var.
Şimdi...
Bu Venedik’in kriterleriyle Türkiye Anayasası değiştiriliyor.
AB’nin anayasalarla ilgili referansı bu kriterler.
Döndü dolaştı yüzyıllar sonra Türklerle Venediklilerin yolları yine kesişti.
Ancak “Madem DNA’sı bizden, o halde kriterler de bizden sayılır” diyebiliriz.
O halde Venedik kriterlerine göre “HSYK’da Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın olmaması” gerekiyor.
Peki...
“Anayasa referandumunda birbirleriyle alakası olmayan maddelerin ayrı ayrı oylanması” kriteri?
O da pakette yok.
..........................
AB ülkelerinde en yüksek baraj yüzde 5...
Türkiye’de ise bunun 2 misli; yüzde 10...
Milli irade yasamaya nasıl yansıyor ki?
AB ülkelerinde seçilmişlerin “yüz kızartıcı suçlarda dokunulmazlık zırhları” yok.
Sadece siyasi işlevleri gereği “kürsü dokunulmazlıkları” var.
Peki, madem AB demokrasi ölçütleri amaçlanıyor, “Neden yüz kızartıcı suçlar Anayasa değişiklik paketinde yer almıyor?”
Neden siyasi partiler yasasında değişiklik yapılarak liderler suntası/seçilmiş krallar saltanatı kırılmıyor?
Deniyor ki:
“Elbette bu pakette eksikler var ama hiç yoktan iyidir.”
Bunun yerine, sıraladığım 3-5 temel konuda maddeler getirilmesi için neden tavır konulmaz?
GEY OLMAK