Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

CHP kurultayı ile MARKA Konferansı aynı haftanın takvim yapraklarında örtüştü.
Gündemdeki “yeni CHP nedir” sorusu tartışılırken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu MARKA Konferansı’nda bu sorunun cevabını vermek üzere Fatih Altaylı’nın karşısındaydı.
Bir gece önce de TV8’de eski Genel Başkan Deniz Baykal, Candaş Tolga Işık’ın Bunu Konuşalım programında “CHP’nin marka ağırlığını” anlatıyordu.
Baykal’a göre “CHP Türkiye siyaset hayatında öylesine köklü bir etkinliğe sahip ki muhalefette bile olsa en güçlü iktidarlar dahi adım atarken CHP faktörünü düşünmek zorundalar.”
Baykal “yeni” söyleminin “köklerden kopmakla, CHP’nin deneyimli kadrolarını dışlamakla, laiklik ve Türkiye’nin bütünlüğü gibi temel değerlerde esnekliğe yönelmekle eyleme dönüşmesi halinde marka değerini yaralayacağı hatta tüketeceği” mesajını verdi.
Kılıçdaroğlu da bu görüşü paylaşıyor.
“CHP dışında bütün partilerin zaman içinde siyaset tarihinden silindiklerini, yüzyıla yakın süredir sadece CHP’nin varlığını, büyüklüğünü, ağırlığını sürdürdüğünü” söylüyor.
Ama...
Elbette dokularını yenilemesi, değişen koşullara göre çözümler üretmesi gerektiğini de düşünüyor.
Fatih Altaylı’dan bir soru:
“Coca Cola bunca yılın küresel markası. Coca Cola’nın içeriği değiştirilse, o Coca Cola olmaktan çıkmaz mı?”
İşte “ince ayar” burada.
CHP’nin özünü korumak, köklerinden kopmamak...
Ama kireç tutmamak, paslanmamak, yenilenmek.
Coca Cola örneğiyle devam...
“Coca Cola da zaman zaman ambalajını değiştirmiyor mu? Metalik kutular geleneksel Coca Cola’da var mıydı? Diyet Coca Cola, Zero Coca Cola nedir? Özünü değiştirmeden yenilenmektir.”

Haberin Devamı

CEM YILMAZ MARKA’DA
Cem Yılmaz komedi sanatının büyük ismi...
Zekâ pırıltılarını sesiyle ve beden diliyle tamamlıyor.
Ama...
Cem Yılmaz’ın çok özel bir sosyolojik profiline de işaret etmeliyiz.
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra Türkiye “depolitizasyon” sürecine girdi.
Özellikle gençler, üniversite kampüsleri politikadan koptu.
Tüketim toplumunun, pazar ekonomisinin nesilleri oluştu.
Cem Yılmaz da sahneye ilk çıktığı günden bu yana gösterilerini politikanın kesinlikle dışında bırakarak mizah üretiyor.
Cem Yılmaz ve 1980 sonrası süreç örtüşmekte.
Onun sanatının “depolitizasyon” yıllarının “simgesi” olduğu söylenebilir.
Cem Yılmaz “ilk”tir.
Fakat “tek” değil.
Onun takipçileri de Türkiye’nin mizah coğrafyasında yer aldılar.
Bu bağlamda Cem Yılmaz markasının yıllar içinde klasikleştiğini ve toplumun da ondan etkilendiğini düşünebiliriz.
Türkiye, giderek yeniden “politize” oluyor.
Üniversite gençliği sesini yükseltmeye başladı.
TEKEL işçilerinin öncülüğünü yaptığı çalışan kesim de ayak seslerini duyuruyor.
Yakın geleceğin markaları bu yenilenen oluşumda yükselecek.
Sadece günlük ve sığ politikalardan söz etmiyorum.
Kürt sorunu, yolsuzluklara karşı temiz toplum, çevre bilinci, eğitim gelir dağılımındaki uçurumlar, yandaşların zenginleştirilmesi, başta basın olmak üzere özgürlükler, yargı üzerindeki baskılar, laiklik gibi damarlarda kan yenilenecek.
Ayşegül Yürekli’nin önümüzdeki yıllardaki MARKA konferanslarında yeni yüzler izleyeceğiz.

Haberin Devamı

MARKA’NIN AYNALARI
Fotoğraftaki terliğe bakınız.
Sadece parmak arası bantları olamayan “tokyo” dedikleri lastik terliklerden...
Özelliği dokusundaki vakum sistemiyle üstüne basıldığında ayak tabanına tutunması.
Parmak arası bantlara gerek olmadan, tabanlarla yürümek mümkün.
Bunu “MARKA” Konferansı’nın “PATENTLER” standında gördüm.
İlginç başka buluşlar da var.
Ama daha çok “yeşil” konseptli ürünlerle ilgilendim.
Örneğin...
Kullanılmış küçük bir plastik şişeden şık bir tükenmez kalem üretilmiş.
Bir diğer ürün “kullanılmış kâğıtlardan yapılan tükenmez kalem...”
Yeni plastik üretimiyle kirlenmeyi, önlemeye dönük ürünler.
Fiyatları sadece 50 kuruş.
Dünyayı gelecek kuşaklar için korumamız ve kaynak savurganlığı yapmamamız gereğini hatırlatıyor bu ürünler.
11 yıldır, her yıl tekrarlanan MARKA Konferansı kendini gene yenilemiş.
Salonlara girişte JOY FM’in neşe esintileriyle sarıyor.
Çok sayıda stantta tanıtımlar yapılıyor.
Mini etekli 100 dolaylarında güzel genç kız, telefondan kolalı içeceklere, biraya, çikolataya, viskiye kadar ürünleri tanıtıyor.
“Viski” deyince bir duralım.
Ballantaine bir özel oda açmış.
Asıl tanıtımı sahnede.
Ballantaine adına “yaşam felsefesi” üzerine konuşmak üzere sahneye çıkan bu markanın sözcüsü birkaç cümle sonra ansızın aryaya geçiyor; “Vinçerooo...”
Bu sürpriz ilgiyle karşılanıyor.
Sözcü, meğer operada tenormuş.
İnteraktif keyifli bir gösteri yapılıyor.
Marka üzerine konuşmalar yapanlar da iddialı isimler.
MARKA Konferansı bugün de sürüyor.