CHP, “gol” atmadı ama “fair play” ödülü alacak. Açayım:
Anayasa değişiklik önerisinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in ıslak imzası AKP’de “blok oy” göstergesiydi.
Oysa anayasa değişikliği önerilerinde grup kararı alınamaz.
Bu durum, konu Anayasa Mahkemesi’ne gittiğinde şekil açısından “kesin iptal” nedeni olurdu.
CHP topu ayağında tutsa ve değişiklik önergesinin TBMM’de kabulü ve Çankaya’da onaylanarak Resmi Gazete’de ilanından sonra Anayasa Mahkemesi’ne gitse “iptal kararı” cebinde gibiydi.
AKP’nin bu asistini sayıya çeviremedi ya da çevirmedi.
184 imzadan 50’sini geri çekerek AKP önergeyi düşürdü.
Sonra çok daha fazla sayıda AKP’li imzasıyla yeni bir önerge verdi.
Sanıyorum AKP gene CHP’ye bir asist daha yapıyor.
Çünkü...
CHP’nin hukuk uzmanlarıyla yaptığı araştırmalara göre, önergeden 50 imzanın çekilmiş olması “önergeyi düşürmeye” yetmiyor.
184 imzanın tamamının çekilmesi gerek.
Aksi halde yeni önerge TBMM’de kabul edilip, Çankaya’da onaylansa ve Resmi Gazete’de yayımlansa bile “şekil hatası” nedeniyle gene Anayasa Mahkemesi’ne takılabilir.
Ancak, CHP gene ayakta top gezdirmeyecek.
CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Suha Okay -büyük olasılıkla- bu sakıncayı da medyaya açıklayacak.
Asisti kullanmayacak.
Skor levhasında sayı olmayacak ama CHP “fair play” ödülü alabilir.
REFERANDUMA ‘EMAR’ ÇEKMEK
Son 3 seçimin gerçeğe en yakın tahminlerini ortaya koyan araştırmaları A&G yapmıştı.
Kuruluşun Başkanı Adil Gür, “T24” internet gazetesine referandum için görüşlerini anlattı.
Okuduklarımdan izlenimlerimi yansıtıyorum:
1. referandumda “EVET”lerin daha yüksek çıkma olasılığı ağır basıyor.
Çünkü Anayasa Mahkemesi, Danıştay, GATA, üniversitelerde türban, imam hatip liselerine katsayı konularında halk AKP görüşlerine daha yakın.
Hele toplumun yüzde 70’e yakın oranda türbanı desteklediği düşünülürse, “EVET”ler yüzde 50’nin üzerinde olur.
2. Buna karşılık muhalefet, referandumu işsizlik, yoksulluk, AKP yandaşlarının zenginleşmesi eksenine kaydırarak “iktidara güven oyu” haline dönüştürürse “HAYIR”ları tırmandırır.
3. Bu nedenle AKP referandum kampanyasını Ergenekon, Balyoz, özgürlükler, milli egemenlik, Anayasa ve yüksek yargının hizaya getirilmesi çizgisinde tutmaya çalışacaktır.
Zaten dünya ekonomik krizi patladığından bu yana “yeni anayasa, Ergenekon, medya, Davos, Filistin, yargı ve üniversiteyle çatışmalar, son anayasa değişikliği” gibi sürekli gündem yaratarak, ekonomiyi arka planda tutmuştur.
Referandum sürecinde de bunu yapacaktır.
4. referandumda “HAYIR” oyu verecek kesim gene yazlıklara gidecek.
Bu da etkili olur mu?
Hayır...
Çünkü bulundukları yerlerde oy kullanırlar.
Ama...
O kitle referandumda sandığa daha az giden kesim.
Zaten genelde referanduma katılıp genel seçimlere göre daha az.
5. referandumda “EVET”ler yüzde 60, yüzde 70 olursa bu AKP’nin zaferi diye havalara girilmemeli.
Referandum oyları genel seçimlerde düşüyor.
1981 Anayasası referandumda yüzde 92 oyla kabul edilmişti ama askerin desteklediği parti seçimi alamamıştı.
Turgut Özal’ın da 1987 referandumunda neredeyse yüzde 50 olan oyları seçimde yüzde 36’ya düşmüştü.
6. Dahası...
“Referandumda EVET’ler yüzde 38’den aşağı olmadıkça AKP’nin başarısından söz edilebilir.
DİKTATÖR VE KADIN
Kuzey İtalya’daki Como Gölü bir dünya cennetidir. Gitmemiş olanlara fikir vermek için simgesel bir örnek sunayım.
Gölün kıyısında bir tane bile kumaş ya da plastik güneş şemsiyesi göremezsiniz.
“Şemsiye çamları” diye anılan ve sık dalları gövde üzerinde şemsiye gibi açılan, birbiriyle kucaklaşan doğal örtü altında hoş bir gölge serinliği yaşanır.
Yalılar, köşkler, harika otellerle pırıl pırıl, tertemiz bir su...
Motorla dolaşırken kaptan karşımızdaki tepede bir köy evi gösterdi.
Faşist diktatör Mussolini savaşta yenildikten sonra yakalanmamak için kıyafet değiştirerek o eve gitmiş.
Sevgiliyle buluşmuş.
Son kez sevişmiş.
Sabah gün ışırken bir ihbar üzerine o evde yakalanmış.
Öldürülmüş...
Ve sonra bir bacağından asılarak günlerce sallandırılmış.
Oysa...
Sevgilisiyle buluşmak yerine yakalandığı evin bulunduğu dağı aşıp öte tarafa geçse tarafsız İsviçre topraklarına sığınmış olacaktı.
Mussolini kadınlara olan tutkusuyla da ünlü.
Bunlardan biri ve belki de en güzeli İda idi.
Onunla evlendi, bir de oğlu oldu.
İKSV Film Festivali Mussolini’nin İda ile ilişkileri ekseninde yaşamını yansıtıyor.
Bu kadar mı güzel olur.
.......................
Bu köşede zaman zaman hatalı yazımlar olur.
Hepsini düzeltmiyorum, hoşgörünüze güveniyorum.
Ancak dünkü yazımda “liderler sultası” yerine “liderler suntası” çıkmış.
Nezaket dışı bu yanlışlığı düzeltiyorum.