Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu

Cumhurbaşkanı Demirel'e, ABD Başkanı Clinton'dan bir mektup geldi.
Mektupta... "Karabağ sorunu bağlamında, yöredeki tansiyonun düşürülmesi için Demirel'in müstesna devlet adamlığı ile mesafe alındığına" işaret ediliyor.
Belki de...
Devletler arası ilişkilerin ince ayarında bu övgü satırları, Demirel'in bir virtüöz ustalığıyla gerçekleştirdiği, son siyaset tablosuna destek anlamında görülebilir.
Bir sorun yaratmadan, Meclis'i açık tutarak... demokrasinin şekil koşullarını uygulayarak... demokrasi kurumlarını işler halde tutarak... irtica kuşkularının odağı haline gelmiş Refahyol'un noktalanması, laiklikten ve demokrasiden ödün vermeksizin geniş tabanlı hükümetin kurulması önemlidir.
Türkiye'nin tankla, irtica arasına sıkıştığı kaygıları duyan Avrupa Birliği'ne olduğu gibi, ABD'ye de rahat bir nefes aldırmıştır.
Karabağ "vesile" edilerek, Clinton'un, Demirel'e övgüleri, bir bakıma "Refahyol'un noktalanması ile başlayan ve rotası belli olan sürece sempati bildirimi" olarak yorumlanabilir.

Elbette...
Türkiye, içişlerinde bağımsız bir ülkedir.
Ama...
Refahyol'un son günlerinde, Çiller'in "Washington'daki dostlarımız, durumun farkına varmışlardır. Bizi destekleyen açıklamalar yapmışlardır. Teşekkür ediyoruz" sözleri, kubbede "boş" seda olarak kalmaktadır.
Çiller'i, sadece Meclis'e getirdiği A Takımı, partisinin milletvekilleri, medya, sendikalar, işveren, esnaf, Odalar Birliği, savcılar ve hakimler ve hatta ordu değil, galiba "Sevgili Bill" de bırakmakta.
Etrafındaki eski DYP'li son birkaç siyaset klasiğinin bile - adımlarının geri geri gittiği - söylenebilir.
Erbakan da, herhalde, sistemin, kendisine ve partisine açtığı muhteşem krediyi nasıl batırdığını hissediyor olmalıdır.
Aklı başında ve tıpkı batıdaki Hristiyan demokrat partiler gibi, ılımlı bir Müslüman - demokrat parti örneği vererek, laik / demokrat çizgide kalabilseydi, Refah Partisi'nin yazgısı çok farklı olabilirdi.
Türkiye'nin sadece bu yılına değil, geleceğine de, bir denge unsuru olarak ağırlık koyabilirdi.
Merkez partilerin küçülmeleri ve merkezdeki koskoca bir alanı boş bırakmaları, RP'nin uçlardan kendini kurtarıp, ılımlı bir kitle partisi olmasına olanak veriyordu.
Ama...
RP, inanılmaz bir basiretsizlikle, sertliğe ve sistemle çatışmaya yöneldi.
Kendisini ve koltuk değneği olan DYP'yi, sonu olmayan, bir macera yörüngesine sürükledi.
Şimdi...
İçeride ve dışarıda, Türkiye'nin, Refahyol adlı bitli yorganı üzerinden atışı "ohh" dedirtiyor.

Türkiye Watergate'i diye anılan son skandal, Refahyol'dan kurtulmakta geç bile kalındığını ortaya koymakta.
Türkiye, neredeyse, bir çemberin içine alınıp, sıkıştırılmak üzereymiş.
İddialara göre...
Ordu, medya, siyasi parti liderleri, Yalım Erez gibi muhalifler, dinleniyor, izleniyor ve gözleniyor idiyse...
Bunun için sayıları 3 bini bulan Emniyet İstihbarat Örgütü'nün yöneticileri, siyasi iktidara hizmet arz etmişse... "- 180 bin polisle kendi rejimimi kurarım - " hayal alemine düşülmüşse... böyle bir görüntü, ancak, Evita özentisinde sahneye konurdu.

İstihbaratçıların savunması şöyle:
"Askerin darbe hazırlığı içinde olup olmadığını araştırmak, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası'nın 7. maddesi gereği görevimizdi. İstihbaratı yapmanın ve amirlerimize sunmanın yanlışlığı nedir? Daha önceki ihtilallerde, hep, başbakanlar, darbe istihbaratının önceden verilmemiş olmasından şikayetçi değiller miydi?"
İlk yaklaşımda, haklı gibi görünen bu gerekçe, aslında, görevin yanlış yorumlanmasıdır.
Ya bunu söyleyenler saf... ya milleti saf sanıyorlar.
Emniyet İstihbaratı'na verilen görev, kaçakçılık, terör, hırsızlık, organize suçlar, vs. gibi zabıta kapsamındaki istihbarattır.
Darbe
gibi özel durumlar için, siyasi anlamda görev yapabilecek kuruluş - belki - MİT'tir.
Öte yandan...
Emniyet İstihbaratı'nın yasadışı yollarla elde ettiği gizli belgeler, darbe hazırlığı konulu değil... komutanlar ve ordu birimlerinin hakkında özel bilgilerdir. İrtica araştırmalarıdır.
Üzerine demokrasi kılıfı geçirerek, devlete karşı işlenmiş bir cürüme itibar kazandırılmak isteniyor. Böylece kurtuluş yolu aranıyor.

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr