Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Son zamanların siyaset sarsıntılarında bir bu mu eksikti?
Anayasa Mahkemesi, kuruluşundan bu yana belki de ilk kez bir bildiri yayınlayarak, parti kapatmayı neredeyse imkansız hale getiren Anayasa değişikliğine karşı tavır koydu.
Anayasa Mahkemesi'ne göre; "Bu girişim, görülmekte olan bir davayı etkileyebilir. Anayasa'ya aykırıdır".
Gerçekten...
Anayasa Mahkemesi, iki partinin kapatılması davasını görmekteyken, TBMM'de parti kapatılmasını imkansız hale getirecek bir Anayasa değişikliği süreci, hakimleri etkilemez mi?

Eğer, böyle bir Anayasa değişikliği gerekiyor idiyse, bunca ay neden beklendi?
Neden tam Anayasa Mahkemesi'nin karar aşamasında, ekspres hızla değişiklik yapılıyor?
Eğer bütün çaba, Fazilet Partisi'ni kurtarmak ise amaç; Anayasa Mahkemesi FP'yi kapatırsa olası bir ara seçim ve - belki de - genel seçimi önlemekse... Bunlar siyasi nedenlerdir.
O taktirde hukuk, siyasetin altında ezilmiş olmaz mı?

Değişiklik, "Anayasa Mahkemesi'nin parti kapatmak için 3'te 2 çoğunlukla karar alması" hükmünü getiriyor.
Böyle bir çoğunluğu bulmak, neredeyse imkansız.
O zaman terörle içli dışlı, bölücü bir parti veya bir irtica partisi için kapatma kararı nasıl alınacak?
Demokratik Cumhuriyet, nasıl korunacak?
Hadise, FP yahut HADEP davalarının dar açısında değil... Geleceğin bir ufuk turu gibi görülmeli.

Anayasa Mahkemesi'nde, sadece "devletin yapılanması demek olan Anayasa değişikliği şekil denetimi" ile sınırlı, "nitelikli oy çoğunluğu", ilk kez bir başka alana genişletiliyor.
Parti kapatma kararında 3'te 2 çoğunluğuk isteniyor.
Anayasa Mahkemesi'ne göre; "Bu, bir anlamda azınlığın çoğunluğu esir alması" demektir.
Çünkü çoğunluk karar alamayacaktır... Direnen azınlığın dediği olacaktır.
Bütün bu sakıncalar zaten biliniyordu.
Ama... Nasıl oldu da Anayasa değişikliği paketinde bu madde yer alabildi?

Çağdaş demokrasilerde, hiç kimse "partiler kolayca kapatılsın" diyemez.
Hele partiler mezarlığı haline gelmiş olan Türkiye'de...
Ama... İlk değişiklik düzenlemesinde parti kapatma, kademe sistemine bağlanmıştı.
Başsavcı'nın "Kapatma İstemi Dosyası"nda yer alan fiillerin ağırlığına göre, parti için kademeli cezalar öngörülmüştü.
Anayasa Mahkemesi, partinin Anayasa'ya aykırı en hafif bir fiili için, "hazine yardımını kesme cezası" verecekti.
Sonra sırasıyla fiilin ağırlığına göre, o partiyi "ilk ara seçimlere sokmamak"... "İlk genel seçimlere sokmamak"... Ve çok ağır bir fiil söz konusuysa "partinin temelli kapatılmasına karar vermek..."
Bu düzenlemeye kimsenin itirazı yoktu.
Ama... Komisyonda FP'liler dayattılar.
"Ara seçime ve genel seçime sokmamak" hükümleri kaldırıldı.
Gene FP'nin dayatmasıyla "parti kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nde 3'te 2 oy çoğunluğu" öngörüldü.
Parti kapatmak, neredeyse imkansız hale getirildi.
Anayasa Mahkemesi'nin yorumuna göre, bunun bir diğer ifadesi ise; "Demokratik Cumhuriyet'in savunmasız hale getirilmesidir."

Anayasa Mahkemesi, ilk kez böyle bir açıklama yapıyor.
Ve Hükümet'e bakınız...
Çankaya ile arası pek iyi sayılmaz.
"Asker ve rejim" tartışmalarıyla, asker ocağının rahatsızlığı biliniyor.
Şimdi de Anayasa Mahkemesi'nden zehir zıkkım bir uyarı...
Bugün Enerji Bakanı için Meclis'te bir gensoru önergesi bağlamında duyarlı gündem...
Türkiye bunalıyor, sıkışıyor.
Lütfen sağduyu, lütfen akılcılık...
Hükümet, önce kendi kendine çelme takmaktan vazgeçmeli.